Kan Damlaları

898 121 33
                                    


Yüzüme vuran küçük esinti ile uyandığımda, güneş büyük ihtimalle henüz yeni doğuyordu ve Chanyeol yeni yatmıştı. Kolları belimi sarmış, yüzü boynuma gömülmüştü ve bir bacağı bacaklarımın üzerinde tamamen beni kendisine hapsetmiş haldeydi. Gülümsemeden yapamadım, tamamen onun olalı yalnızca yarım yıl oluyordu ancak ben sanki yıllardır onunla berabermişim gibi hissediyordum. Sanki doğduğumdan beri onunmuşum, sanki yıllarca bu anı beklemişim gibi.

Belki de gerçekten öyledir, diye düşünmeden de edemiyordum tabii bazen. Belki de gerçekten, gerçekten böylesine sevilmeyi, böylesine sevmeyi arzulamışımdır içten içe. Belki de o sarhoş adam ne kadar sarhoş olursa olsun şanslı biridir. Arkasında onu seven bir karısı olduğunu biliyordur çünkü.

Gözlerim istemsizce kapandı yeniden. Bu anı seviyordum. Güçlü kollarını belimde hissetmeyi, nefesinin hırıltısını boynumda duymayı seviyordum. Göğsü sırtıma yaslanmışken, geride kalan hiç bir şey yokmuş gibi hissedebilmek, paha biçilemez bir şeydi.

Dün akşam, gölden çıktıktan sonra beni odamıza taşımış, ardından odaya getirtiği su dolu küvet ile beraber yıkanmış, birbirimizi yıkamıştık. Birazda oyalanmıştık tabii her zamanki gibi. Konu suyun içinde ki Chanyeol olduğu zaman, parmaklarım rahat duramıyordu bir türlü ve ben kendimi onun ıslak göğsüne saklanırken buluyordum hep. Chanyeol de zaten bir şeyleri fırsata çevirmeye pek bir meraklıydı.

Haliyle yatmamız, uyumamız baya geç bir saatte olmuştu.

Veya, benim uyumam Chanyeol'den daha erken olmuştu.

Yatağa geçtiğimiz gibi odanın kapısı çalınmıştı ve Kyungsoo bizim sesimizin gelmesini beklemeden odaya girmiş, Chanyeol'ü, o mahmur bakan gözleriyle yaka paça çıkarmıştı odadan. Büyük ihtimalle toplantı salonuna gitmişlerdi ve oldukça acil bir haber getirmişlerdi saraya.

Tam olarak hesaplayamasam da, beş saatin sonunda odanın kapısı yavaşça, hiç bir şekilde ses olmasını istemezmiş gibi açıldığında gözlerim açılmıştı ve Chanyeol küçük adımlarla da odaya girmiş, nefes bile almadan yanıma uzanmıştı. Gözleri kapalıydı, sonunda nefes alış verişleri düzene girdiğinde elimi arkaya, saçlarına atmış onu seviyordum.

Bir süre sonra Chanyeol elimi hissetmiş gibi hafifçe kıpırdandı ve çocuk gibi ağzını şapırdatarak biraz daha sokuldu boynuma. Derin bir nefes alıp yeniden uykuya daldığında rahatlayarak yataktan çıktım çünkü artık tamamen uykuya teslim olmuştu.

Altı ay boyunca biriyle aynı yatakta yatıyorsanız, onun tüm alışkanlıklarını da bir şekilde öğreniyordunuz. Ki eğer bu kişi kardeşisiniz değilse sadece uyku alışkanlıklarıyla da sınırlı kalmıyordu.

Mesela Chanyeol çilek yemeği çok seviyordu. Tüm o böğürtlen ve karadut tarzında olan meyvelere aşıktı. Şarap içmeyi de seviyordu ama yanında balık yemekten daha çok zevk alıyordu. Tam olarak derin uykuya geçmeden önce de minik bir çocuk gibi ağzını şapırdatıyordu ve yüzünü boynuma gömüyordu, bir keresinde çok güzel koktuğumu ve tam boyun girintimde nefes almayı sahip olduğu tüm diğer şeylere değişebileceğini söylemişti.

Bende saçmaladığını söylemiştim ve üzerinde oturduğum çimenleri yolmaya girişmiştim çünkü bu çok utanç vericiydi. Ama gerçekten çok mutlu edici bir utançtı.

Chanyeol denize girmeyi de çok seviyordu. O uzun Toga kumaşını katlıyor, katlıyor ve katlıyordu sonrada beline sarıyordu ve beni gerçekten deli ediyordu. Uzaktan uzaktan onu çatılı kaşlarımla izlediğim ilk sefer sonrasında kumsal tamamen boşalmış ve sadece ikimizin kaldığını da fark etmem uzun zaman almıştı tabii. Ama beni yine de deli etmişti.

άρρητη |Tarifsiz|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin