"On yedi yaşım ve öncesi."
On yedi yaşındayım. Bu zamana kadar ne sevilmişim , ne de adam akıllı sevgilim olmuştur. Hayatım sıradan ve sevilmeyecek bir tipim olduğundan fazla sevilmedim. Bende asosyaldim zaten. Kimsenin sevmediği zamanlardaydım. Sabahtan akşam'a kadar bilgisayarda online oyunlardaydım. Kilolu biriydim. Dışarda arkadaşım fazla yoktu. Tek yaptığım sosyal aktivite okula gitmekti. Okul dönüşü direk bilgisayar oynamak ve yemek yemekti. Ödevmiş , oymuş buymuş hiç yapmazdım. Yapmadığım içinde notlarım düşük ve öğretmenlerim beni fazla sevmezdi. Bu böyle dokuzuncu sınıfta tekrar olana kadar devam etti. Ortaokulda sınıf tekrarı diye birşey olmayınca lisede de aynı havaya sahip olmuştum. Ama sınıf tekrarı yapacaktım. O günden sonra derslerime çalışmayı , kendime bakmayı , gerektiği yerde kendi üstüme sorumluluğu almaya başladım. Sevdiğim bilgisayar oyunlarını bıraktım , utangaçlığımı hafifte olsa yenmeye başlamıştım. Sonra gün geldi. Ben kilolu biri olduğum için spora başladım. Spor bana gerçekten iyi geldi. Artık rahat koşabiliyordum , rahat yüreyebiliyordum , fazla terlemiyordum. Ama bir türlü sevilmiyordum. Sınıf tekrarı yaptığım seneden bir sene ki sonra sınıfı geçmiştim. Yazın bilgisayar oynamamak için gittim. En ağır işe girdim. Sabahtan akşama kadar ağırlık taşıdım. Akşamda spora gidiyordum. Eve gelincede uyku vaktim geliyordu. Zor oluyor muydu ? Evet hemde çok zordu. Ama başarabilirdim. Başardımda.
Onuncu sınıf başlangıcı."
Yaz bitti ve okul başladı. Onuncu sınıftım. Hayatım boyunca en iyi geçen senemdi. Miniğim beni bu sene sevmişti. Eğer ilk adımı o atmasaydı. Belki de ben hayatım boyunca hiç bu kadar çok sevilmeyecektim. Beni çok güzel sevmişti. Ama tabi ben sevilmek nedir ? Bilmezken onu terketmiştim. Sonra bir sene sonra ben ona dönmüştüm. Pişman mıyım ? Hayır değilim. Bu bir sene aralığında uzun bir süre ilişkisi olmuştu. Ve o çocuğu unutamıyordu. Eee haklı tabi bende unutamazdım. Neyse uzun bir süre konuştuk. Geceleri uyurken ona masal okudum , çocukluğunu sevdim , teselli ettim , beraber güldük , beraber ağladık , yeri geldi o çocukla yaşadığı anıları bana anlattı ve ben de bunların hepsini dinledim. Benim için çok zor olmuştu. Ama dinlemiştim. Dinlediğim her dakika benim yüreğimi parçaladı. Ağladım , sustum. Onunla geçen anıları ve o çocuğun ona sarılmasını düşünmek beni yeterince intihara sürüklüyordu. Sürükledi hatta bir insanın ölmesi için toprağın altına girmesi gerekmiyormuş. Ben 17 yaşımda birisi için gençliğimi öldürmüştüm.
Uzun süreden konuştuktan bitişimiz."
Bir sabah ben okuldaydım. Tabii oda bizimle aynı okuldaydı. Sabah konuşurken anlaşmıştık okula gelmek için konuşmayı bitirdik ve ben okula gittim. Ben okula geldiğimde o yoktu. Gün boyu onu merak ettim. Hatta en çok utandığım arkadaşına utana , sıkıla sormak zorunda kaldım.
- pardon miniği gördün mü ?
- hayır. Muhtemelen uyuya kalmıştır.
- tamam. Bir arar mısın. Merak ettim.
- ben arayıp sana söylerim.Dedi ve gitti. Bence bana yalan söylemişti. Çünkü sabah uyanıp hazırlanan birisi nasıl olurda uyuya kalırdı. Son dersti. Bitti dersimiz çıktım evin yolunu tuttum. Yoldayken mesajıma sonunda cevap verdi.
- okula neden gelmedin. Nerdeydin ?
- boşver mehmet.
- anlatır mısın miniğim.
- ya sabah okula geliyordum. Bir anda önümü kesti. Bana sarılmaya çalıştı ittim ısrar edince zorla bana sarıldı.
- kim çocuk mu ?
- evet.
- ee sonra ne oldu ?
- konuştuk baya mehmet bu kadarı yeterli.
- anlat dinlerim ben.
- anlatılacak birşey yok. Artık seninle de onunla da konuşmayacağım.
- sen bilirsin.Sonra akşam bana bir daha yazdı.
- herşey için teşekkür ederim. En zor zamanlarımda yanımda oldun. Çok iyi birisin. Benden daha iyilerine layıksın.
- senden daha iyilerine mi layığım. Güldürme. Beni hayatımda en güzel seven kişi sensin.
- artık kimseyi istemiyorum. Kafam allak bullak.
- o çocuğa döneceksin. Ben buna birşey diyemem. Ama o çocuk seni üzerse kötü yaparım.
- saçmalama ne dönmesi o benim için bitti.Demişti. Ama ne yazık ki bitmemiş. Üç gün sonra barışmışlar. Bende o günden sonra herşeyi hayırlısına bıraktım. Üzüldüm , ağladım , rüyalarıma girdi. Ama unutmayı değil , ben beklemeyi seçmiştim. Hala daha bekliyorum. Hep şu sözü de aklımda tutuyordum.
"Kötü günlerin ardından , daha güzel günler gelir."
İşte bundan sonra. Ben uzun bir süre bekledim ve hala bekliyorum. Notlarım yeniden düştü , özgüvenim yerlere indi , sevdiğim uzun saçlarımı kestirdim , her gece ona kim masal okuyacak diye düşündüm , şimdi kime sarılıyordur , kimi öpüyodur , kimi seviyordur diye düşüne düşüne kafayı yedim. Ve hala ben o kafayı yiyorum. Ben ona yaşattım , o da bana yaşattı. Yaşattı derken ben istemiştim aslında konuşmayı konuşmayalım felan desede ben herşeye razı olduğumu dile getirmiştim. Üzmüştüm. Hakkını helal etmesi gerekirdi. En azından giderken bana hakkını helal etmişti. Şimdi içim çok rahat. Bundan sonrasınıda hayırlısına bıraktım. Ama şu sözü anladım ki ;Herkes yaşattığını yaşar."
Şu söz gerçek yemin ederim. Yaşattığını yaşamadan ölmüyor kimse. Elbet veya kesinlikle bir gün yaşıyorsun. Terkedersen , terkediliyorsun. Üzersen , üzülüyorsun. Yani insanlara nasıl davranırsan karşılığını elbet alıyorsun. Bundan sonra bende değiştim. İnsanlara iyi davrandım. İyilik yap , iyilik bul misali. Kimsenin kalbini kırmadım , kimseyi üzmemeye çalıştım.
Bıraktım sevdiğim herşeyi. Kendimi çalışmaya odakladım. Kimse benden önemli değil dedim. Kimse beni üzemez dedim. Kimse beni Annem kadar sevemez dedim. Kimse benim hayatımda Annemden başka değerli birisi olamaz dedim. Ve en sonunda sustum. Ordan bir çağan şengül - unut beni parçasını açtım. Gözyaşlarımın , göz bebeklerini yıkamasına izin verdim.
Sonra onu içimde öldürmeye karar verdim. Kararım kesindi. Katil olacaktım. Benim için zor olsada bunu yapmalıydım. Yoksa ben her gün onu düşünmekten kesinlikle delirecektim. Belkide deliydim. Evet ben kesinlikle deliyim.
O gece uyuyakalmışım. Uyandığımda sabah yediydi. Kalktım. Düşündüm hemde baya düşündüm. Halının desenlerini sayıyordum , duvarlar üstüme geliyordu , arkamdaki televizyon sesi , sıkışan kalbim , kardeşlerimin okul hazırlığı ve benim düşünmem gereken olaylar. Düşündükten sonra hazırlandım. Okula giderken de düşündüm. Aklımdan binlerce soru geçiyordu. Ama hiç birine cevap veremiyordum. Ama bildiğim tek şey onu içimde öldürmekti. Öldürecektim. Canlı canlı kalbime gömecektim.
Okula geldim. Derse girdik. Ders bittikten sonra sınıfın kapısından çıktığım an göz göze geldim. Güleryüzle çıkmıştım. Göz göze geldiğim an ciddi bir simâya bürünmüştüm. Ama içimde fırtınılar kopuyordu. Göz göze geldikten hemen sonra hızlı adımlarla tuvalete gittim. Hemen bi yüzümü yıkadım. Kendime geldim. Beni aşırı büyülemişti. Kısılan gözleri , kusursuz simâsı , asil tavırları , giyinişi ve gülüşü. Ben miniğe aşıktım.
Lütfen bana aşık öl.
Kendime savaş açtım. Bir yanım daha çok sev diyordu , bir yanım ise içinde öldür. Ben arasında kalmıştım. Ne yapacağımı bilmeden dolaşıyordum etrafta. Çok şey denedim. Unutmayı denedim , onu hatırlatan şarkıları sildim , ona bakmamayı denedim. Yeri geldi kendime bedduâ ettim. Sevdiğim kadının mezarını kendi ellerimle kazdım. Arkasından sevdim , arkasından özledim , arkasından yazdım. Ama olmadı. Yapamadım. Onu kazdığım mezara koyamadım. Onu bir türlü içimde öldüremedim. Bunlara rağmen yine sevdim , sövdüm , saydım. Güzel sevdim , güzel sövdüm.
Ve bir gün gelecek. Biz sevenler kazanacağız. Üzülmemize değecek mi ? Bilmiyorum ama sevmenin acısıda , mutluluğuda güzel.