"Kalbime bir not ; sen çok güzel sevdin."
Unutamadım affet...
Artık takvime bakmıyorum. Günler gelip geçiyor. Ama bir türlü şu miniği bir türlü geçiremiyorum içimden. Unutmak için kendimle savaşıyorum. ıssız sokaklarda yürüyorum , kitap okuyorum , arkadaşlarımla geziyorum. Ama bir türlü unutamıyorum. Hem ne kadar gezerseniz gezin , dünyanın en güzel yeri olsa bile insanın en sevdiği yanında olmayınca ona her yer kötü geliyor. Okuduğu her kitapta onu arıyor. Gezdiği sokaklarda o çıkacak umuduyla adımlarını atıyor. Ama olmuyor. Ben unutmaya çalıştıkça onu daha çok hatırlıyorum , sevmemeye çalıştıkça daha çok seviyorum. Ben bu çaresizliği hiç bir zaman yenemiyorum. Aslında bir şey yaparken hep ortasında kalıyorum. Çok kararsızım. Bu kararsızlık yüzünden geri dönüşü olmayan hatalarda yaptım ve hala o hataları yapıyorum. Sonra her insan gibi bende pişman oldum. Yine pişmanım.
"Ama eğer müsaden olursa şu kalbinin çiçeklerini benim sevgimin sulamasını isterim."
Her gün ki gibi özlemiyle uyandım. Daha doğrusu o gittikten sonra özlem farklı oldu benim için. Belkide onun herkesde aramayı onu özlem olarak adlandırmıştım. Ama ne kadar onu herkesde arasamda bir türlü bulamamıştım. Belkide bulmak istememiştim. Bence insan sevince diğer tüm varlıklara kör oluyor ister istemezde olsa. Onun sevdiği şeyleri seviyorsun , onun huylarını , onun tarzını benimsiyorsun. O benim için vazgeçilmez bir kadın adayıydı. Vazgeçilmezdi.
"Seni unutmak akıl işi değildi , bu yüzden hep delileri sevdim."
Ona her savaş açışımda kaybediyordum. Ya bilerek yapıyordu ya da en güzel silahı olarak çocukluğunu kullanıyordu. Bence en güzel silahı çocukluğuydu. Ne zaman onu öyle görsem. Beni tam kalbimin ortasından vuruyordu. Bende çareyi kaçmakta buldum en sonunda kaçarak sevdim. Ama inkâr edemem. Hala seviyorum , hala miniğe karşı ilk gün ki gibiyim.
Sevgiyi yitirmek."
Gün geçtikçe yokluğuna alışmaya başladım. Artık her sabah uyandığımda aklıma gelmiyordu. Yavaş yavaş ölmeye başlamıştı içimde. Rüyalarımada girmiyordu hem. Artık onu beklemekten başka bir karaktere bürünmüştüm ; çocukları sevmiyordum eskisi gibi , insanlara olan güvenimide yitirmiştim , herşeye bağırıp çağıran , herkesten uzaklaşan bir umut diye beklediğim herşeyten vazgeçtiğim gündü.
10 Nisan Salı