Saat 13.00 olmuştu. Mike tam olarak 7 saat uyumuştu. Ceketini ve gömleğini değiştirip lokantaya doğru gitti. Lokantaya girip Ray'den kendine bir yemek söyledi. Kahvaltısını lokantada yapacaktı. Ray lokantada yemek işlerine bakardı. Michael sigara yakıp yemeğini beklemeye başladı. Önüne Jayce oturdu. "Güzel haberlerim var." Diyip o da bir sigara yaktı. Karşılıklı içmeye başladılar. "Neymiş?" Diye sordu Mike. "Aldığım bilgilere göre Penny bugün kız arkadaşıyla buluşacakmış. Luigi'ye gidip bir dinamit al ve sana az sonra vereceğim adrese git. O adreste olan evin önünde Penny'nin arabası olacak. Siyah renkli. Git ve dinamiti arabanın altına bağla. Penny arabayı çalıştırdığında BUM! Keff ailesinden birinden daha ölmüş olacak. Geriye Pana kalıcak." Mike kabul etti. Wells'e de haber verdiler. Wells'te planı beğendi. "Git ve bitir şu işi Mike. Sana güveniyoruz." Mike'ın yemeği gelmişti. Yemeğini yiyip işin başına koyulacaktı.
Penny evinde ayaklarını uzatmış dinleniyordu. Kafasında planlar kuruyordu. Tanıdığı bir millet vekili vardı. Kendisi başkan olmaya adaydı. Ama Kolombiya'da değildi. Amerika'daydı. Yarın oraya gidip bu işi halledecekti. Saatine baktı. Sevgilisi ile buluşmasına yarım saat vardı. Üzerine güzel bir şeyler giyinip dışarıya çıktı. Evi bahçeliydi. Bahçedeki sandalyesine oturup etrafı izlemeye başladı. Ama daha sonra dışarıda gazete okumaya karar verdi. İçeriden gazetesini alıp dışarıda okumaya başladı. Pana haberini görmüştü. Kendi adını da gördü. En başarılı avukat seçilmişti. Mutlu olmuştu. Mike evi bulmuştu. Arabayıda gördü. Etrafı koloçan etti. Gazete okuyan bir adam gördü. Hızlıca dinamiti yerleştirdi. Karşıdan karşıya geçip arabayı izledi. Şapkasını azıcık öne eğip duvara yaslandı. Ama işler istediği gibi gitmedi. Bir hırsız arabayı zorlamaya başladı. Mike şapkasını kaldırdığında bunun Penny olmadığını anlamıştı. "HAYIRRR!" Hırsıza doğru koştu. Ama engel olamamıştı. Hırsız arabaya bindi. Mike arabanın patlayacağını biliyordu. Bu sefer hızlıca geriye doğru koştu. Hırsız arabayı çalıştırdığı anda patladı. O sırada arabanın yanından bir otobüs geçti. İkisi de havaya uçtu. Penny gazeteyi fırlatıp kaçmaya başladı. Evinin arkasında bir araba daha vardı. Ona binip kaçtı. Mike kovalamayı denemedi bile. Birsürü kişinin hayatı sonlanmıştı. Lokantaya doğru gitti. Jayce lokantada yoktu. Toplantı odasına girdi. Wells ve George vardı. "Ne yaptın Mike?" Dedi Wells. "Adam kaçtı. Arabaya hırsız bindi." Çok sinirlenmişti. Elini masaya vurdu. Penny yine çok şanslıydı. Onu birçok defa öldürmeye çalıştılar. Ama hep bir şeyler oldu. Penny'de fırsattan istifade kaçmayı başardı. "Herkesin başına gelir Mike. Üzülme." Mike'ın siniri dinmemişti. "O alçak herifi öldüreceğim."
Penny arabayla havalimanına gitmişti. Kolombiya'da bir işi kalmamıştı. Los Angeles'e doğru uçuyordu. Keff'lerin bölgesiydi. Başkan adayı da ordaydı. Biletini alıp uçağa bindi. Son anda yetişmişti. Yine şanslıydı... Los Angeles'e vardığında ilk işi mekanlarına gitmek oldu. Burdaki yerleri de bir bardı. Ama çok genişti. Bara geçip kendisine bir içki aldı. O sırada telefon çaldı. Barmen telefonu açtı. "Bay Penny. Bu telefon size." Penny içkisiyle beraber telefona doğru yürüdü.
-Alo?
+İyi Dinle. Wells'in Kolombiya'da bir lokantası var. İçeride yemekten ziyade kokainde üretiyorlar. Birkaç ormanda yerleri var. Sana şimdi bu yerlerin konumlarını söyleyeceğim. Not al ve polise ver.
-Anlaşıldı. Yardımın bedelsiz kalmayacak. Yarın yanıma gel.
+Tamamdır. Görüşürüz Bay Penny.
-Görüşürüz.
Penny'nin keyfi yerine gelmişti. Wells'leri Kolombiya'dan attıracaktı.Penny olan biteni polise anlatmıştı. Hatta beraber bir ittifak bile kurmuşlardı. Ama Penny kendisini gizli servis olarak tanıtmıştı. Polis bu olayı halleder diye kendisi millet vekili ile konuşmaya gitti. Beraber uzlaştılar. Penny artık hükümete girmişti. Millet vekili Carl'ın avukatı olmuştu. Hem de 2 yıl sözleşmeli. Beraber el sıkışıp Penny evine doğru gitti. Tender ailesini silmek artık kolay olacaktı.
Torenno sonunda hapishaneden çıkmıştı. İlk işi lokantaya gitmek oldu. Herkes onu görünce sevinmişti. "Aileye hoş geldin adamım." Dedi George. Torenno mutluydu. "Evet. Tekrardan bir arada olmak güzel." Mike Torenno'yu tanımıyordu. Hapishaneye 11 yıl önce girmişti. O zamanlar Mike Tender'lara çalışmıyordu. Torenno Mike'a elini uzattı. "Sen yeni olmalısın. Benim adım Torenno." Mike'da Torenno'nun elini boş bırakmadı. "10 yıldır burdayım. Benim adım da Mike. Tanıştığıma memnun oldum." Torenno'nun yüzü gülüyordu. "Güzel. Bize katılmana sevindim. Ee patron siz ne yaptınız?" Wells bu konuda hüzünlüydü. "Epey şey oldu dostum. Epey şey... Seninle birlikte bu aileyi temizleyeceğiz. Şuan tam gücümüzdeyiz. Eskisi kadar kalabalık olmasakta burdayız işte." Torenno bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. "Tamam patron. Senin emirlerin doğrultusunda ilerleyip şu işi..." Torenno sözünü tamamlayamadan lokantanın kapısı kırıldı. "Polis polis! Kimse kıpırdamasın." Mike, George ve Torenno silahlarını çıkarıp kapıyı açtılar. Önlerinde 6 tane polis vardı. Silahlı çatışmaya girdiler. Mike'ların pozisyon kötü olduğundan şarjörlerini boşaltıp kapıyı kapadılar. Wells masanın altından Thompson'ı çıkardı. "Bunu kullan Mike. Mike silahı aldı. Polisler kapıya ateş etti. Daha fazla mermi gelmediğini farkettiğinde kapıyı tekme atıp Thompson'ın kurşunlarını polislerin üzerine püskürttü. Tüm müşteriler kaçmaya başladı. "Torenno şu adamların üstlerini ara." Dedi Mike. Torenno polislerin üzerlerini aradı. Kana bulanmış bir kağıt parçası buldu. Torenno musluğu açıp kağıdı suya tuttu. Ama kağıt birden paramparça olup gitti. "Geri zekalı Torenno. 11 yıldır beynin hala çalışmıyor." Dedi George. "O soktuğumun kağıdı bize lazım olabilirdi." Diye devam etti. "Siktir et. Alt tarafı bir kağıt parçası." Diyip sigarasını yaktı Torenno. George yumruğunu sıktı. Torenno'ya vuracakken barın telefonu çaldı. Telefonu Wells açtı.
-Alo?
+Alo patron. Polis bizim yerleri öğrenmiş. Şuan yoldalarmış. 3 yeri de ateşe verip kaçalım mı? Yoksa polis kokain olayını öğrenir. Ordan da sizi öğrenir.
-Lanet olsun. Tamam yakın. Oradan kaçın. Yakma işleminden sonra özgürsünüz.
Wells telefonu sert bir şekilde kapadı. Mike sordu. "Neyi yakacaklar?" Wells sinirli bir şekilde. "Bir şerefsiz bizi ortaya çıkarmış. Aramızda ya bir ajan var ya da bu adamın hisleri çok kuvvetli. Bizim kokain ürettiğimiz yerleri bulmuşlar. Bu mekanı da öğrendiler. Sanırım Kolombiya'dan çekiliyoruz. New York'a gidelim. Zaten orası bize ait." Herkes onayladı. Bu gece New York'a gidiyorlardı.Bar telefonu tekrardan çalmıştı. Barmen telefonu açtı. Telefondaki polisti. Penny'e ileticek yeni haberleri vardı. Ertesi gün Penny bara tekrar uğradı. "Hoş geldiniz bay Penny. Sizi dün bir polis aradı. 3 tane kokain üreten yer yakılmış. Lokantaya giden polisler ise silahlı saldırıya uğramış. Ardından bir grup polis daha gitmiş. Lakin etrafta kimse kalmamış." Penny aldığı haberlere sevinmişti. Şimdi tek yapması gereken onlara Amerika'da rahat vermemekti. "Güzel sevindim. Bugün herkesin ilk içkisini bedavaya ver Luigi. Bu bir kutlamadır!"