İlk yazdığım kurgu olacak.
Yazanları gördükçe yazasım geliyordu, belki çok okunmaz ama eğlenmek için yazıyorum.
Eğer ilk bölüm hoşunuza giderse yazmaya devam edeceğim ve şunu söylemeliyim ki eğer kurgum çok okunursa, ayrı ayrı kitap olarak ikincisini de yazabilirim.
Dip not: Bölümler uzun olacak kısa ve hemen biten kurgulara karşıyım. :) :)Yoongi
***
Yoongi geceden kalma bir şekilde çalan alarmına küfürler ederek gözlerini açtı. "Böyle bir hayatım olduğu için kendimden nefret ediyorum." Kendiside ne kadar çocukça konuştuğunun farkındaydı, neticede kendisi yetişkin bir insandı hayatın zorluklarına göğüs gerebilmeliydi.
***
Telefonunu şarja takıp kısa bir duş almak için banyoya ilerledi. Suyu ayarlayıp küvetin dolmasını beklerken soyunuyordu. Küvet dolduktan sonra yavaşça suya girip, kollarını iki yanına koydu.
Düşünüyordu; "Hayatım neden bu kadar boktan." Diye. Hayatında ne biri vardı, ne düzenli para kazanabiliyordu, ne de onu seven insanlar...
Çok vakit kaybettiğini düşünerek hızla duşunu aldı ve banyodan çıktı. Havluyu beline sıkıca sarıp dolabının önünde durdu. "Bugün çok kalabalık olacak, rahat bir şeylere giyinmeliyim yoksa seokjin hyungun gazabından kurtulamam." Değip güldü kendi kendine. Siyah dar pantalonunun üzerine pembe bol kazak giyinmişti, pembe zorunluydu; garsonluk yaptığı yerdeki kıyafet kuralları böyle idi.
Saçını eli ile dağıtıp telefonunu şarjdan ayırıp cebine attı. Cüzdanını aldığından da emin olduktan sonra gündüzleri çalıştığı kafeye yürüyerek gitti.Jimin
***
Jimin sabah kalktığında kalçasındaki sızı ile kıvrandı. "Keşke normal bir hayatım olsa, böyle şeylerle uğraşmak zorunda kalmasam." Ama kendiside biliyordu zorundaydı. Duş alıp üzerini giyindi ve aşağı inip fahişelik yaptığı patronundan izin istedi; "şey, acaba kafeye gidip biraz kafa dinliyebilir miyim donghe?"
Donghe onaylamadı." Saçmalama jimin otur oturduğun yerde." Ama jimin ısrarcıydı! "Ne olur donghe lütfen." Donghe derin bir nefes verdi ve konuştu; "Peki, ama en fazla üç saatin var jimin." Jimin kafasını sallıyarak onayladı ve gülerek odasına çıkıp giyindi. Cüzdanına Donghe'nin verdiği parayı koyup, telefonunu ve cüzdanını cebine koydu.
Aşağı inip evden çıktı ve ara sokaklarda pembenin bol olduğu bir kafe aramaya başladı.
Yaklaşık 20 dakika sonra
Yazar
Jimin sonunda aradığı kafeyi bulmuştu, sevinçle içeriye girdi ve cam kenarında bir masaya oturup etrafı süzmeye başladı. Bir süre sonra elini kaldırıp seslendi "garson!" Biraz sesli söylemişti çünkü duymayabilirdi değil mi? Yani en azından jimin öyle düşünüyordu.
Yoongi yüksek ses ile seslenilmesinden dolayı kulaklarını kapadı, ve söylendi. "Kim cırlıyor böyle!!" Arka taraftan çıkıp masalara baktığında şirin pembe saçlı, minyon tipli, elmacık kemikleri belirgin, burnu küçük ve şirin, dudakları dolgun bir genç görmüştü ama daha çok çocuk gibi gelmişti gözüne. Giyimi çok hoştu pembe unicornlu bir kazak ve pembenin daha açık tonlarında dar pantolon giyinmişti. Yoongi daha fazla gözleri ile çocuğu taciz etmeyi bırakıp, spariş defterini cebinden çıkarıp bir menüyü eline aldı. Yavaş yavaş ilerliyordu, masaya varınca menüyü uzatıp gülümsedi. "Ne alırdınız?"Jimin
***
Kafasını kaldırdığında gördüğü siyah saçlı çocukla mest olduğunu hissetti. "Vay canına." Ağzı açık bakıyordu çocuğa karşısındaki çocuk anlamaz bir şekilde sordu "efendim?" Jimin hemen kendisini toparladı. "A-ah şey ben şey oldu ondan öyle şey dedim." Çocuk gülümsedi ve tekrar sordu. "Ne alırdınız?" Jimin çocuğun yaka kartına baktı ismi yoongiydi vay be güzel isim "teşekür ederim" jimin hemen kendine geldi ahh!! Sesli söylemişim aptlak kafam. "Ah evet rica ederim, ben bi soğuk kahve bir de çilekli dilim pasta alayım lütfen." Yoongi onayladı gözleri çocuğun konuşurken kıpırdayan dudaklarındaydı. "Peki efendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİNK BOY pjm~myg
FanfictionJimin kız gibi yetiştirilen ve sokağa atıldığı için bedenini kullanarak geçinmeye çalışan biri idi. Yoongi ise geceleri free (improvisation) style rap yaparak para kazanır, gündüzleri ise bir kafede garsonluk yapardı. Her şey jimin'in kakaotalk da a...