Çok tempolu geçen 1 saatin ardından baya büyük olan konferans salonumuzu organize edebilmiştik. Yorulmuştum koltuklardan birine oturdum ve düşündüm; herkes sevgilisiyle eğlenirken ben ne yapacaktım? Neden daha önce birilerine kavalyem olmasını teklif etmemiştim? Okulda hiç mi boş erkek yoktu? Bir anlık cesaretle kalktım hemen yerimden. Diğerleri zaten meşguldü. Çıkışa doğru yöneldim okul kapısına geldiğim sırada yağmur azalmıştı. Tam çıkacaktımki telefonum titredi;
TUĞÇE:
-Nereye kayboldun?
BEN:
-Ufak bir işim var gelicem.Yanıma çanta almamıştım sadece telefonum vardı. Elimde taşırdım. Ceketimin cepleri yoktu. Zaten şuan ceketimi başka bir amaçla kullanacaktım. Ceketimi çıkarıp kafama serdim. Ellerimle önümü görebilmek için önüme gelen tarafını kaldırdım. Ve yürümeye başladım. Yağmur hala yağıyordu. Peki ben ne yapıyodum? Sokak ortasında kavalye arıyodum. -kavalye önemli ltfn.-
Hayır yani yoldan geçen tek bir insan bile görememiştim. Yağmurdandı herhalde. Gözüme bir kafe kestirip oraya doğru yürümeye başladım.
Kafeden içeri girince başımdaki ceketi indirip giydim. İçeri şöyle bi göz gezdirdim; kalabalıktı. Biraz daha göz gezdirdim yaşıtım bir erkek aradım. Bi iki masa ileride bir grup erkek vardı. Tamam cesaretliydim ama ne biliyim yani... biraz daha bakındım. Ve köşede arkası dönük olan tahminimce benim yaşlarımda bir çocuk gördüm. Heyecanlanmıştım! Ona doğru yürümeye başladım ve tam karşısına oturdum. Bana baktı. Koyu kahverengi saçlı, yeşil gözlü, zayıf yüzlü -ki bu yüzden elmacık kemikleri ortadaydı- ve de bence yakışıklı bir çocuktu. Serseri gibi değildi ama çok da düzenli gibi de değildi.. üstünde bir deri ceket. İçinde lacivert bir tişört vardı. Saçlarını hafif kaldırmıştı. Ben onu incelerken o anlamsızca bana bakıyodu. O an neden burda duvara dönük ve yalnız oturduğunu çok merak ettim.. "Neden burda yalnız başına boş duvara bakıyodun?" Duvara bakıp bakmadığını bilmiyordum ama duvara dönüktü. "Neden burda ve bu halde (bu arada beni süzdü) benim karşıma oturdun?" Soruma cevap vermemişti. Ve soru sormuştu. O an çocukluk yapasım geldi. Ben de soru soruyum dedim cevap vermek yerine. "Neden bu kafedesin? İşin gücün yok mu?" Dememle "sana sormalı" demesi bir oldu. Soruma cevap vermişti. Demekki sadece ilk sorumu cevaplamak istememişti. "Kavalyem olur musun?" Direk konuya giriş yapmıştım. Gözlerini biraz belertmişti. Ve o an omzuma bir el dokundu. O tarafa döndüm. Esmer bir kız -biraz inceleyince gerçekten çok güzel olduğunu fark etmiştim- anlamsızca bana bakıyodu. Bi anlam veremedim kız bakışlarını çocuğa çevirince aklıma gelen şeyle yerin dibine girmek istedim. YOKSA?