Sen yoksun
Yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri boşaldı.
-"Kesin şunu!" diye tısladı orta yaşlarda olan fakat oldukça genç gözüken sarışın kadın.
Oğlunu seviyordu ve oğlunun o kadını ne kadar çok sevdiğini de biliyordu, o kadına bir şey olursa oğlunun yapabileceklerini de. Bunun için endişeleniyordu.
Dönen, siyah deri koltukta oturan genç adam elinde tuttuğu kadehinin içindeki viskiyi incelerken histerik bir şekilde gülümsedi.Karşısında duran kadına oranla o gayet rahattı -ki olmaması için bir sebep de yok gibiydi- hissiz bakışlarını kadehden kadının gözlerine çevirdi. Saniyeler öncesine oranla şu an gayet ciddi yüz ifadesiyle kadını inceliyordu. Diliyle damağına yaptığı hareketle ihtiraz sesini bir kaç kere çıkartıp konuşmaya başladı genç adam.
"Benimle bir anlaşma yaptığınızı hatırlıyor olmalısınız Zerrin hanım, değil mi?".
Kadın ela gözlerini adamdan kaçırarak kafasını aşağa yukarı sallayarak sessiz bir onay verdi adama.
"Bu durumda benim yaptığım anlaşmaların ben bitti demeden bitmeyeceğini, attığım zarların bana bir şey kazandırmadan, beni mutlu etmeden zarları toplamayacağımı da bilmeniz gerekir." .Kadın oturduğu deri koltuktan hızla kalkarak masanın üstüne ellerini bastırdı.
Korkuyordu ve karşısında hiç bir şey olmamış gibi durup pahalı saatini inceleyen adama sinirlenmişti. Fakat şu anlık korkusu sinirine galip geliyordu. Koran'ın karşısında olan insanlar genellikle bu halde olurdu zaten."Bakın Koran bey! Ben sizden sadece oğlumun hayatından o kızın çıkması gerektiğini söyledim ve si-" Koran sarışın kadının sözünü aniden keserek yüzünde oluşan eğlenir ifadeyle konuştu.
"Gerekçe verdiğinizi hatırlamıyorum Zerrin hanım." .
"Kadını öldürmek istiyorsunuz! Kadın hamile! Üstelik karnında ki bebek benim oğlumun bebeği!".Adam odasındaki dekerasyona inat duran yanındaki tahta masanın çekmecesini çekerek içinden küçük bir kutu çıkarttı, sakince kutunun içinde bulunan beyaz haplardan bir tanesini ağzına atıp gülümsedi. Onun için her şey normal ilerliyordu, gayet normal.
"Karnında olan bebek hala sizin torununuz, oğlunuzun da bebeği, benim işim bebeğin annesiyle.". Kadın kaşlarını çatarak adama baktı doğruca."Siz bu kadından ne istiyorsunuz!".
Koran'ın bu sefer yüzü gerilmişti, insanların ona cevabını veremeyeceği sorular sorması hiç hoşuna gitmezdi.
"Orası beni ilgilendiren bir konu Zerrin hanım. Doğuma 1 ay var. Doğumdan sonra siz sadece oğlunuzun oyalayın yeter.". Kadın koltuğa bıraktığı düz beyaz çantasını alarak sinirle kapıya yönledirdi adımlarını."Hmm, bu arada o hapları gelininize her gün eksiksiz bir şekilde vermeyi unutmayın. Görüşmek üzere.".
-
"Seni seviyorum.". Prk göz deviren biri değildim aslında ama Yavuz yüzünden bugün fazlasıyla göz devirmiştim. Sabahtan beri belki de 20 kez aynı iki kelimeyi söyleyip duruyordu. Evet, hoşuma gidiyordu, kabul.
Ellerimle Yavuz'u kapıya doğru iterken yalandan kaşlarımı çattım.
"Biliyorum, biliyorum. Beni seviyorsun Yavuz ama askerliği de seviyorsun değil mi? Çağırdılar hâlâ gitmedin.". Gülümseyerek beni kollarının arasına aldı, burası oldukça huzurlu, çok fazla. Saçlarıma derin bir öpücük kondurduğunda ister istemez tebessüm oluştu yüzümde.Geri çekilip kafasını karnımın hizasına getirdi. İyice belirginleşmiş karnımda bir süre elini gezdirdi ve bir öpücük bırakıp fısıldadı.
"Seni seviyorum kızım.". Yeniden benim hizama gelince yüzümü avuçlarının içine aldı ve dudağıma minik bir buse kondurdu.
"Kendine ve kızımıza iyi bak, seni seviyorum Elfida'm.".
"Seni seviyorum, dikkat et.".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elfida.
Fiksi PenggemarBen mucizelere inanmazdım aslında. Çünkü, mucizeler sadece hikayelerde olurdu.