SWAG | BWOO

0.8

JİWOO

Biraz azar yedikten sonra, bütün sepete eklediklerimizi almadan marketten çıktık. Bu dakikalar benim için çok dram dolu dakikalardı.

Eve giden yolda yürürken, hava hafif karanlıktı.

Matthew'in "Eve gitmeden önce sahile gidelim mi?" sorusuyla ona döndüm.

"Olur" diye cevap verdim ve yolumuzu sahile çevirdik. Kayalıkların olduğu yere oturduğumuzda Matthew söze girdi.

"Jiwoo bak beni kötü biri olarak görmeni istemiyorum. Aynı grupta çıkış yapıcaz, ikimiz de hayallerimizi gerçekleştiricez. Ama aramız kötü olursa, grubumuz fazla ilerlemez. Evet, seni güzel buluyorum, senden etkilendim ve çok havalısın (SWAG!) yalan söylemicem. Ama bu aramızı kötü etkilemesin lütfen" dedi.

"Peki" dedim. Başka ne diyebilirim yahu?

Hafifçe gülümsedi ve denize bakmaya başladı. Bende denize bakarken sert bir dalga üstümüze geldi.

Hemen ayağa kalkarken "Bugün niye bu kadar şanssızız?" dedi Matthew.

"Bilmiyorum, eve gidelim" dedim.

"Tamam" dedi ve kayalıklardan uzaklaştık.

----

Eve gittiğimizde Somin ve Taehyung yoktu. kendimi koltuğa attım ve hafif ıslanmış Matthew'in hırkasına baktım. Odaya çıkıp, hırkayı yatağıma bıraktım.

Gri bir tişört ve bol siyah bir eşorfman giydim ve aşağı indim. Matthew mutfaktaydı.

"Napıyorsun?" diyip yanına gittim.

"İstediklerini yapim dedim" dedi.

Yüzümü anında alan bir gülümsemeyle şarkı sözü yazdığımız defteri de alarak sabah oturduğum sandalyeye oturdum. O yemek yapıyor, ben de şarkıyı tamamlıyordum. Sonunda bittiğinde hafifçe mırıldanarak söylemeye başladım.

Matthew ani bir hareketle bağırarak parmağını suya tuttu.

"Noldu?" diyerek yanına gittim.

"Parmağım yandı" dedi ve suya tutmaya devam etti.

Buzdolabından açılmamış yoğurdu aldım, açtım ve parmağını tutup onun içine soktum. Yoğurt soğuk olduğu için iyi gelecektir.

Yüzünde ki rahatlayan ifade ile kendimi kötü hissettim. Sırf gıcıklık için ayağımın acıdığını söyleyip, yemek yaptırıyordum. O ise benim yüzümden parmağını yakıyordu.

"Özür dilerim" dedim.

"Ne için?" dedi Matthew.

"Benim ayağımın ağrısı çoktan geçti, gıcıklık olsun diye yemek yapmanı felan istedim" dedim yere bakarak.

Yoğurtta olmayan eliyle çenemden tuttu ve hafifçe başımı kaldırdı. Yüzünden rahatlatıcı bir gülümseme vardı.

"Sorun değil Jiwoo. Hatalı olan zaten bendim" dedi ve parmağını yoğurttan çıkardı, suya tuttu. Aklıma gelen fikirle "O zaman yemekler benden" dedim.

"Hayır, bizden" dedi ve hafifçe güldü.

"Hadi bakalım yardımcım, daha yapıcak çok şey var" dedi ve ocağı yaktı. Gülerek dolaptan gerekli şeyleri çıkarmaya başladım.

°|°

Yemekler bitmişti, masayı kurmuştuk. Tabi yemek yapma zamanlarını bahsetmiyordum bile. Sürekli Matthew hem yavşamıştı hem de güldürmüştü beni sürekli. Tam sandalyeye oturduğumuzda kapının açılma sesi geldi. Baktığımızda Somin ve Taehyung oppaydı.

Hiç konuşmadan yemek yemeye başladık Matthew ile. Kararlaştırmıştık, trip atacaktık. Somin "Oha yemek" diye koşarak yanımıza gelirken "Hop hop hooop" diye durdurdum onu.

"Ama, açım ben" dedi Somin kedi gibi bakarak. Taehyung oppada yanımıza gelmişti.

"Bizi bırakıp kaçmadan düşünecektiniz. Hem o kadar dışarıdaydınız yemek yemediniz mi?" dedi Matthew oppa.

"Yedik ama şuan tekrar acıktık" dedi Taehyung oppa. Somin hala bana kedi gibi bakıyordu. Dayanamadım ve Matthew'e döndüm.

"Belki bi' seferliğine affedebiliriz" dedim.

Derin bir nefes verdi ve "Peki" dedi. Somin'in kedi bakışı, aç bir aslanın bakışına döndü ve ikisi birlikte hemen masaya oturup yemeğe gömüldüler.

"Somin sakin, Somin, pişt kanka boğulan" dememi dinlemiyordu bile.

Aklıma gelen fikirle Matthew'e döndüm. Kulağına eğildim ve "Hadi kaçalım, bulaşık bunlara kalsın" dedim. Sinsice gülerek onayladı ve belli etmeden mutfaktan kaçtık. Salona geçip koltuklara yayıldığımızda saate baktım ve baya bi geç olduğunu fark ettim.

"Ben uyuyacağım" dedim Matthew'e.

"Ben de birazdan uyurum. Yarın da şarkı sözünü başkana götürürüz." dedi.

"Tamam, iyi geceler" dedim ve odama ilerledim.

"İyi geceler Jiwoo" dediğini duyduğumda kapımı açmıştım bile.

Buraları çok boş bırakmışım sanırım