Benim Olmayan Mutluluk

43 3 4
                                    

Gözlerimi kapayıp uyumaya çalışıyordum ama nafile . Kendime geldiğimden beri ne olduğunu anlayamadığım bir arzu içerisindeydim . Yataktan kalkıp kendimi daha dikkatli incelemeye başladım . Tamamen çıplak bedenimi inceledim . 1.90 cm boylarında yağsız bir beden , karın ve göğüs kısmı ortalama kaslı , boynumu dolayıp vücudumun her yerini saran siyah zincir izleri . Elimle zincir izlerinin üzerinde gezdirmeye başladım , insan vücudu çok yumuşaktı ve kılsız bu beni en çok şaşırtan olaydı . Kendimi incelemeyi bitirdikten sonra ahşap kapıya yöneldim karanlık olsada bu beni etkilememişti , anlaşılan insana benzemem insan olduğum anlamına gelmiyordu . Kapı bir anda açılmıştı Elizabet'ti bu elinde kıyafetler vardı . Karşısında duran çıplak adamı görünce afallamıştı . Kalbim hiç bu kadar hızlı atmamıştı . Şuanda karşımda duran kadını arzuluyordum . Vücudumu zapt edemiyordum Elizabete doğru yürüdüm ve sağ elimle belinden kavrayıp kendime doğru çektim , Elizabet elimdeki kıyafetleri yere düşürüp
"Bay Fenrir ne yaptığınızı sanıyorsunuz!?"
Sol elimle Elizabeti duvara yapıştırıp kulağına doğru fısıldadım
"Seni arzuladığım kadar daha önce hiçbir şeyi arzulamamıştım Elizabet . Benim ol."
Elizabet beni itmeye çalışsa da onun için fazla güçlüydüm . Elizabet bağırmaya çalışmıştı ama sesi çıkmamıştı , vücudumdaki zincirler Elizabetin bedenine akın etmeye başlamıştı . Elizabet gözlerime anlamsız bakışlar atmaya başlamıştı ki bir anda dudaklarıma yapışmıştı . Dehşet verici bir arzuyla dudaklarımı parçalıyordu , Elizabet'in üstündeki kıyafetleri çıkarmaya başlamıştım bir yandan onu öpmeye devam ediyordum . Elizabet'in süt gibi beyaz vücudu karşımdaydı hayallerimin ötesinde bir güzelliğe bakıyordum . Elizabet üstüme atlayıp dudağıma yapışmıştı , bir yandan beni öpüyordu bir yanda da elleriyle aletimi kavramıştı . Boynumdaki zincirler Elizabete doğru adeta hücuma geçmişti bir süre sonra zincirler Elizabet'in vücudunda hareket etmeyi kestiler . Elizabet
"Artık seninim , bana her istediğini yapabilirsin . Tanrılar tarafından önce kandırılıp sonra unutulan CANAVAR . "
Elizabet'in ne değini anlayamıyordum bunları ona kim söylemişti? Elizabet beni yere doğru itti ve üzerime çıkıp
"Çektiğin acıları ve nefreti bedenimde hissedebiliyorum . Beni arzulayışını her şeyi hissedebiliyorum .
Aletimin üstüne çıkıp yavaş yavaş içine almaya başlamıştı , şimdi onun içindeydim üzerimdeki kadın çıldırmış gibi hareket etmeye başlamıştı . Omuzlarından tutup Elizabeti yere yatırdım ve tekrardan içine girdim , her gir çık yapışımda Elizabet daha fazla inlemeye başlamıştı . Elizabet ellerini boynuma dolayıp tekrardan dudaklarıma yapıştı . Hayatım tutsak olarak geçsede şu anda hiçbir düşünce yoktu sadece Elizabet vardı . O akşam deliler gibi seviştikten sonra olduğumuz yerde uyuya kalmıştık . Gözümü sabahın loş ışığına doğru açmıştım arkamda duran pencereden odanın içine giren loş ışık havadaki toz zerrelerinin dans edişini gün yüzüne çıkarmıştı . Kucağımda uyuyan Elizabeti kollarıma alıp yanımdaki yatağın üstüne bıraktım , dudağına ufak bir buse koydum . Yerde duran koyu kahve rengi kıyafetleri giydim kapıya doğru yöneldim kapının eşiğinde ayakkabı vardı bunları benim için getirmiş olsaydı , ayakkabıları giydikten sonra merdivenlere yöneldim sesimi duyup bana doğru kşan Lizz bacağıma sarılıp
"Amca bizi bırakıp gitme ."
Lizzi kaldırıp omuzuma oturttum
"Sizi bırakmayacağım artık sizin yanınızda olacağım ." Lizzin sevinci gözlerinden anlaşılıyordu ağlamaklı bir sesle
"Teşekkürler amca."
Mutluluk duygusunu hayatımda hiç tatmamıştım . Lizz'le beraber aşağıya indik o sırada karnım guruldamaya başlamıştı . Lizz sesi duyunca gülümseyerek
"Amca beni yere indir beraber kahvaltı yapalım"
Lizzi dikkatli bir şekilde yere indirdim . Lizz mutfağa doğru koştu bende onu takip ettim . Dolaptan 2 somon ekmek , reçel ve tere yağı çıkarmıştı . Ortadaki masaya elindekileri koyduktan sonra bana bıçak verdi . Daha önce hiç kullanmamıştım aslında daha önce böyle bir şeyler yememiştim . Lizz bana baktı ve elimdeki bıçağı alıp somon ekmekleri dilimlere ayırdı , yağı dilimlediği ekmeğin üstüne sürüp sonradan reçele bulayıp önüme koydu . Ekmeği elime alıp ağzıma götürdüm tadını alamıyordum , yutkunmaya çalışsam da boğazımdan bir türlü geçmiyordu . Lizz yemeği yediğimi görüce yukarıya ablasını çağırmaya çıkmıştı . O sırada dışarı çıktım ve ağzımdaki ekmeği çalıya tükürdüm . İnsanların yediği şeyleri yiyemiyor muydum ? Aklıma gelmişken Lizz ablasını benim yatağımda çıplak bir şekilde bulabilirdi daha kötüsü benim vücudumdaki zincir izleri Elizabette'de vardı . İçeri girdim o sırada Lizz ablasıyla gülerek aşağıya inmekteydi . Elizabet'in üstünde kıyafet vardı ama izler gözükmekteydi Lizz bunları fark etmemiş gibi gözüküyordu .
"Günaydın Elizabet." Elizabet gülümseyerek
"Sanada Fenrir." Artık bana ismimle hitap edişi hoşuma gitmişti .
"Yemek için teşekkür ederim Lizz."
"Önemli değil amca doyduğuna eminmisin ?
"Evet , sayende . Siz yemeğinizi bitirene kadar dışarda sizi bekleyeceğim . " Dışarı çıktıktan sonra kapının önüne oturdum ve etrafı izledim . Ormanlık bir alandı , güney ışıkları çam ağaçlarının arasından kesik kesik geliyordu , kuşların sesisyle yükselen güneşe baktım sonsuza kadar onlarla kalabileceğimi düşünmeye başlamıştım . Yaklaşık bi yarım saat sonra Lizz ve Elizabet dışarı çıkmışlardı oturduğum yerden kalkıp arkamdaki tozları temizledim . Lizz ablasını eli tutuyordu benim yanıma yürüyüp
"Fenrir amca seni gezmeye götüreceğim."Lizz ablasının elini bırakıp benim elimi tutup yürümeye başladı .
"Lizz Elizabet gelmeyecek mi ?" Lizz ablasına dönüp el sallayarak
"Abla hava kararmadan geleceğiz . " dedikten sonra yürümeye devam etti . Elizabet arkamızdan gülümseyerek bize el sallıyordu . Bulunduğu durum peri masalı gibiydi . Lizzle ormanın içine girmiştik ağaçların arasında bir süre yürüdükten sonra dar bir patikaya girmiştik . Lizz durup
"Fenrir amca ablamı seviyormuşsun ?" diye sorunca afallamıştım her şey çok hızlı gelişmişti .Lizz bu soruyu sorduktan sonra elimi bırakıp
"Utanmana gerek yok çünkü ablam seni seviyo ." diye gülümsedi . Bende gülümseyerek
"Bende Elizabeti seviyorum ."
Patikayı takip ediyorduk aklımda çok soru vardı . Önümde neşeli bir şekilde ıslık çalıp yürüyen kıza odaklanmıştım . Çok mutluydum hayatımı adayabileceğim onlar için ölebileceğim 2 kişi vardı .
"Lizz bana bu dünyayı anlatırmısın ?" Küçük kız ıslık çalmayı bırakıp cevap verdi .
"Fenrir amca sanki bu dünyadan değilmişsin gibi sordun ."
"Hahahaha . Sen onu bunu boşverde soruma cevap ver."
Patikanın sonunda büyük bir kaya parçası vardı . Lizz kayanın üstüne çıkarak
"Burda biraz dinlenelim . Ben çok yoruldum." diyerek olduğu yere oturdu . Bende yanına oturarak ona eşlik ettim . Lizz bana ayaklarını sallayarak bir yandan da benimle konuşuyordu .
"Fenrir amca sana dünyamız hakkında bir hikaye anlatacağım . Uzun yıllar önce Tanrılar arasından bir canavar doğmuş , bu canavarın gücünden faydalanmak isteyen Tanrılar canavarı kandırmışlar ve onu hapsetmişler , bu olay üzerinden asırlar geçmiş Tanrılar canavarı unutmuş . Canları sıkılan tanrılar yer yüzündeki insanlara eziyet etmeye başlamış ve canavarı lanetlemişler...
"Lanetlemişler mi ? Devam et hadi."
"Tanrıalr onun hiç mutlu olamaması ve acı çekmesi için onu lanetlemişler." Lizz'in gözünden yaşlar akmaya başlamıştı.
"Tanrılar neden böyle bir şey yapmış."
"Çükü Tanrılar canavarı onlara gönderilmiş bir lanet olarak görmüşler....."
"Eeeee sonra!"
"Tanrılar yer yüzündekilere açı çektirmeye , canavarlar göndermeye başlamışlar . İnsanları katleden canavarlar , asırlar geçmiş insanlar bıkmışlar ve güç aramaya başlamışlar . İnsanlar uzun uğraşlar sonucunda BÜYÜ adımda her insanda farklı türde ve şekilde bir güç keşfetmişler . Bu güç ile Tanrılarla savaşmışlar ."O sırada Lizz!in boynunda hareket eden bir şeyler görmüştüm .
"Çok insan ölmüş ama savaşı kazanan insanlar olmuş . Bir gün hapiste olan canavarın yer yüzene ineceği ve acısının tam bittiğini düşündüğü anda Laneti onu bulacak ve her şeyini elinden alacakmış ." Boynundaki izlerin bendeki zincirlere benzediğini fark ettim . Kız konuşmasına devam ediyordu ama konuşurken zorlanıyormuş gibiydi , sanki nefes alamıyordu . Gülümseyerek ban baktı ve
"Cana-na-varın is-mi Fenrir olduğu söylenir....."

FenrirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin