Hiiii. Çok bekleyenler varsa üzgünüm, bu pek beklediğiniz bir bölüm çıkmayabilir çünkü Cole ve August iletişimi yok ve pek bir olay da olmuyor maalesef :( Ama bunu yazmalıydım, yine de okursanız sevinirim. Ve ne olursa olsun o güzel yorumlarınızı eksik etmeyin! (çok güzel olmasa da olu,r eleştiriye açığım.)
Hayatım anlamsız bir boşluk içinde yüzüyor gibiydi. Bir anda zevk aldığım her şey elimden alınmıştı sanki. Sürekli istediğim şeyi arıyor, ama bulamıyordum. Uyuşturucudan 6 ay ayrı kalmak zorunda bırakılmış bağımlılar gibiydim, ama hayat devam ediyordu aslında. Yalnızca bazı insanlar eksikti.
O akşam dükkanda yaşadığım şoku atlattıktan sonra zorlukla eve vardığımda annem o kadar paniklemişti ki beni acile götürmeyi bile düşünmüştü ve ne olduğunu sorup durmuştu. Ona bir grup uyuşturucu çekmiş, sarhoş gencin zevk için bana saldırdığını söyledim. Bileklerimi sorduğunda ellerimi çevrede buldukları tellerle bağladıklarını söyledim.Kim olduklarını görebildiğimi sorduğundaysa karanlıkta yüzlerini seçemediğimi. Biraz da o pansuman yaptıktan sonra başımda nöbet tutarak beni yatırmıştı.
Tabii ki ertesi gün işe gitmedim ve iki okul gününü evde yatarak geçirdim. Okula gitmemek iyi bir şey olabilirdi, ama kafamda bu kadar düşünce beni boğarken yalnız ve rahat olmak pek mümkün değildi. Onu düşünmeden yapamıyordum.
Benden yalnızca iyiliğim için uzaklaşmamıştı, burada tutunduğu tek işi de berbat etmişti. Tabii yine beni korumak uğruna kaybetmişti. Beni korumanın onun için en ön sırada olduğunu gerçekten bilmiyordum. Olayların etkisi biraz hafifledikten sonra bunun üzerinde düşünecek vaktim çok olmuştu ve bana değer verdiğini bilmek içime tekrar mutluluk kırıntıları serpiştirmişti. Beni neden bu kadar etkilediğini bile bilmiyordum. Ama şu cümleyi kurmanın bana nasıl bir mutluluk verdiğinin farkındaydım:
August bana değer veriyor.
Bunun sadece bir basit koruma içgüdüsünden ya da sorumluluktan ibaret olduğunu düşünmem çok kolaydı ama bakışları ve babasının söylediklerinden sonra bundan daha fazlası olduğundan emindim. Yine de bu mutluluk bana çok kısa bir süre yetiyor, söylediği cümlelerin amacını bilsem de etkisi canımı yakıyordu. BENDEN UZAK DUR LANET OLASI!
Okula gittiğim gün her ne kadar kafamda kapüşon olsa da yüzümdeki korkunç morlukları kapatmıyordu. Herkesin gözü üzerimdeydi ama onları görmezden gelmeye çalışıyordum. Boynum önümde yürümeye devam ettim. Aklımdan August’un ortalıklarda olup olmadığını kontrol etmek geçiyordu ama pek umudum yoktu.
Her zamanki gibi dolaba ilerlediğimde Lilly yanındaki gülerek konuştuğu kızdan kafasını kaldırdığında beni fark etti ve gülümsemesi anında silindi. Hızla bana doğru ilerleyerek etraftakileri düşünmeden kapüşonumu çıkardı ve eliyle yüzümü yoklamaya başladı.
“Cole? Aman tanrım ne oldu!” Kafamı kaldırıp etrafa şöyle bir göz gezdirdikten sonra sweatshirtün kollarını avuç içlerime kadar çektim. Gözleri bileklerime kayanlar olmuştu.Fısıldaşmalar başlamıştı bile.
“Şu an olmaz Lilly… dersten sonra.”
“Ama Cole—“ onu dinlemeden hızla sınıfa doğru yürüdüm. Ders Latince’ydi. En arkadaki sıralardan birine oturup yüzümü sıraya gömmeden önce onun her zaman oturduğu cam kenarına baktım. Tabii ki de yoktu.
Öğlene kadar sınıftan çıkmadım. Bütün gün kafam sıranın üstündeydi ve Lilly’i kovup duruyordum. Bir teneffüste kafam sıranın üzerindeyken başucumda birinin fısıldadığını duydum.
“Hak ettiğin buydu, Cole Simmons. Şimdi beni anlıyorsun.” Ayak sesleri hızla uzaklaşırken bir anda kafamı kaldırdım. Elindeki kitaplarla sınıfın kapısından çıkan Sarah’yı pürüzsüz düz sarı saçlarından tanıdım. Kapıdan çıkarken kafasını çevirip bana son kez buz gibi gözlerle baktı ve çıktı. Bunun Sarah’yla son iletişimim olduğunu düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After Decisions (GAY)
Teen FictionCole kısa bir süre önce kızlara o kadar ilgi duymadığını fark eder. Hoşlandığı asıl çocuk da onu hayal kırıklığına uğrattığı sırada çalıştığı yerin sahibinin oğlu kaldığı yerde yarattığı sorunlar yüzünden babasının yanına yerleşir.