Geciktiğini biliyorum ama evde oturudğum gün sayısını bütün tanıdıklarıma sorabilirsiniz. Yine de özür dilerim, beklemekten sıkılıp okumayı bırakan varsa da.... Güle güle? Yine de gerçekten üzgünüm. Elimden geleni yaptım, ama hayalinizdeki gibi bir şey olduğunu sanmıyorum, neyse diğer bölüme toparlayacağım sanırım. Neyse bu sefer fazla uzatmayacağım, buyurun okuyun :dd
Sabah gözüme güneş ışığı girerken onları açıp açmamak konusunda kararsızdım. Çünkü açarsam göreceklerim hakkında ne hissedeceğimi bilmiyordum, ama yüzleşmek konusunda kararlıydım.
Gözlerimi araladığımda ilk gördüğüm şey çıplak bir sırt olduğu için başta olduğum yerde sıçradım. Bir an için bunun onu uyandıracağından korktum, ama neyse ki panikle kolumu göğsünden çekmeme rağmen tepki vermedi. Derin nefes alıp verirken yavaş yavaş doğruldum ve bulunduğum yere göz gezdirdim.
Duvarlarda rock gruplarının posterleri, hatta plakları vardı ve duvar koyu bordo rengindeydi. Ergenlik döneminden kalma bir oda olmalıydı, en son liseye başladığında buradaydı sonuçta. Odası da genel olarak kendi gibi kokuyordu, sigara kokusu kedisine göre daha hafifti üstüne bir de çok ağır bir kokusu olmayan parfümü eklenmişti.
Odada göz gezdirmem bittikten sonra bakışlarımı ona çevirdim. Yüzünü göremiyordum, ama nasıl uyuduğunu bildiğim için oluşan manzarayı tahmin edip kendi kendime gülümsemeden edemedim. Aslında izlemek istiyordum, ama öne eğilmeye bile cesaretim yoktu. Hatta dün olanları kafamda canlandırmaya bile cesaretim yoktu.
Dün sonlara doğru ayılmış olsam da, sistemimdeki alkolü tamamen atabilmiş değildim, yani en azından cesaretimi bundan almış olmalıydım. Söylediğim ve yaptığım şeyler-- ah Tanrım.
Saniyelerdir sırtına baktığımı fark ettiğimde hafifçe kıpraştığını gördüm ve nedensizce panikledim. En azından boş boş etrafa bakınırken görmemeliydi değil mi? Böyle anlarda ne yapılırdı ki?
İzlediğim tüm filmleri aklımdan geçirdiğimde, aklımda yorganı beline sarıp doğruca duşa ilerleyen tipler canlanıyordu. Veya yanında yatan kişiye romantikçe sarılıp romantik bir öpücük kondurarak kulağına "Günaydın" diye fısıldayanlar. İkinci seçenek kesinlikle geçerli olmayacaktı, ilk seçenekse Sarah'yla olandı ama bunun her zaman insanı suçlu hissettiren bir tarafı olduğunu düşünürdüm. Tabii duştan çıktıktan sonra karşı tarafın tüm sevgi gösterilerinden kaçmazsam bu olmayabilirdi, çünkü Sarah resmen sülük gibi yapışmıştı ve karşılık vermeye pek de hevesli değildim.
Aklım komedi filmlerine kayarken, onca basılma anının arasından giriş kapısına anahtarın giriş sesinin duyulması aklıma gelmişti. Ne kadar boktan bir durum olduğunu düşünürek kendi kendime gülerken bir anda sırıtışım yok oldu.
Bu aklıma gelen bir şey değildi. Şu anda yaşanıyordu.
Panikle soluma döndüğümde bana sırıtan August'la beraber iyice yerimden sıçradım.
"S-sen ne kadar süredir uyanıksın?" dedim olan en düşük ses tonumla fısıldayarak. August'un sırıtışı iyice genişledi.
"Etrafa bakınıp gülümseme nedenini merak edecek kadar." dedi yüksek ses tonuyla. Tam ona sessiz olmasını söyleyecektim ki açılan kapı sesini duyduğumda buna vaktim olmadığını fark ederek elimi ağzına kapattım. Gözleri şaşkınlıkla açılıp sinirle kaşları çatıldığında bu sefer parmağımı dudaklarıma bastırarak susması gerektiğini işaret ettim. Bir süre daha anlamayarak baktıktan sonra kapı sertçe kapandığında çatık kaşları havaya kalktı ve gözleri büyüdü. Elimi ağzından yavaşça indirirken "Babam," diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After Decisions (GAY)
Teen FictionCole kısa bir süre önce kızlara o kadar ilgi duymadığını fark eder. Hoşlandığı asıl çocuk da onu hayal kırıklığına uğrattığı sırada çalıştığı yerin sahibinin oğlu kaldığı yerde yarattığı sorunlar yüzünden babasının yanına yerleşir.