"Açsana artık şu telefonu!"diye bağırdım sanki duyabilecekmiş gibi. Telefondan gelen kapanma sesi ile yeniden ağlamaya başlamıştım. Tam bir haftadır, ağlamaktan çok yorulmuştum. Her şey üst üste geliyordu, annem ortalıkta yoktu yani arada giderdi ama gittiğinde en azından not bırakırdı, ve o gittiğinden beri geceleri korkuyla uyuyordum, hatta çoğu zaman uyuyamıyordım. Bir haftadan beri okula gitmemiştim, ve Bay Bieber yoktu, gitmişti.
Ona o kadar ihtiyacım vardı ki... Her gün belki gelir diye umutlansam bile tek yaptığım şey her şeyin yoluna girmesi için dua etmekti.
Burnumu çekerek kafamın dağılması için televizyonu açtım, o sırada telefonum çaldığında heyecanlanarak hemen elime aldım. Richard'ın aradığını görünce ağlama isteğimi bastırdım. Neden aramıyordu?
"Bella, güzelim uyandın mı?"dedi neşeli sesiyle. Annemin gittiğini bilmiyordu, eğer bilseydi zorla kendi evine götürürdü ve ben bunu kesinlikle istemiyorum.
"Evet uyandım."dedim.
"Peki beş dakikaya evin önünde olacağım, beraber kahvaltı ederiz bir şey ister misin?"diyince gülümsedim. Bir haftada yalnız olmak beni çok boğmuştu.
"Hayır, çabuk ol seni bekliyorum."gülerek telefonu kapadım, daha sonra onun burda olmayışını telefonlarımı açmadığı aklıma geldi.
Keyfimi bir tek o yerine getirebilirdi. Ama o da yoktu, nerde olduğunu bilmiyordum. Her şey o kadar güzel başlamıştı ki... Sonra o, gitti. Ve beni binlerce soru ile yalnız bıraktı.
Neden böyle yapıyordu, neden bana güzel şeyler söyleyip, beni öpüp, sonra bir açıklama bile söylemeyecek kadar değersizmişim gibi beni bırakıyordu?
Belki de bu kadar değersizdim...
Bunları düşünürken bir andan da çatal bıçakları çıkartıp masaya yerleştiriyordum. Mutfaktaki camdan baktığımda, Richard'ın arabasını gördüm hemen ellerimi mutfak önlüğüme silip kapıya doğru ilerleyip o kapıyı çalmadan açtım. Kendimi felaket hissediyordum, ve birine ihtiyacım vardı.
Richard gülümseyerek gelirken, neredeyse ağlayacak yüzümü gördüğünde suratı endişeli bir hal alıp koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Bana sarılınca tüm gözyaşlarım bir kez daha akmaya başladı.
//
"Daha iyi misin?"diye sordu Richard sakince. Burnumu çekip kafamı salladım, daha sonra kafamı omzundan kaldırdım.
Kahvaltı etmemiştik, çünkü ağlamam yeni durmuştu. İşin kötü tarafı aç hissetmiyordum.
"İstersen kafanı dağıtmak için bir yere gidebiliriz, burda bunalırsın."deyip nefesini dışarı verdi.
"Ben, bilmiyorum kafam çok karışık ve dışarı çıkmak istemiyorum. Aslında ne istediğimi de bilmiyorum."dedim ve of'ladım.
Richard çok bilmişçesine gülümsedi,
"İşte tam da bu yüzden ben ortaya çıkıyorum, En Yakın Arkadaşın."dedi.Burukça tebessüm ettim.
"Peki nereye gideceğiz"deyip burnumu koluma sildim.
"Aslında seni bir gece klubüne götürmek isterdim ama, şu anlık öylesine gezebiliriz."dedi.
Gece klubü dediğinde ağlama isteğimi bastırmaya çalıştım.
"Peki, olur"dedim ve ayağa kalktık.
"Tamam hadi üstünü giyin ben aşağıda bekliyorum."ben merdivenlere doğru giderken mırıldanıp gülümsedi. Hemen koşup tekrar ona sarıldım.
"İyi ki varsın Richard."derin bir nefes aldım. Hemen ellerini belime koydu.
"Sende öyle güzelim."dedi.
//
Merhaba, şu aralar günüm harika geçerken, sanki dünya buna katlanamıyormuş gibi, bugün günüm berbat geçti. Kafam gerçekten çok karışık o yüzden yeni bölüm ne zaman gelir bilmiyorum.
Umarım beğenirsiniz sizi seviyorum ❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven // jdb
Fanfic"İyi çocukların cennete gideceğini söylerler, ama kötü çocuklar cenneti sana getirir."