Ta daaaa! Yeni kurgu. Umarım beğenirsiniz. Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın. Düşüncelerinize her zaman açığım.
Kelime sayısı: 753"Camelia! Pencereye yapışmayı bırak ve testlerine dön!"
Sımsıkı tuttuğum pencere kenarlarını bıraktım. Ve son kez pencereye baktım.
3...2...1! Geçtiler işte!
Her zaman ki saatte, aynı kişiler. 4 bisikletli çocuk. Aslında birisinin arkasında birisi daha var. Ama erkek mi kız mı anlayamamıştım.
Bir de arkadan onları kaykayla takip eden kızıl saçlı bir kız.Her zaman bu şekilde olurdu.
Ben ise onlarla bisiklet sürmek için hep dualar eder, pencereden onları izlerdim.
Evde eğitim görüyordum. Okula gitmek hep en çok istediğim şeylerden biriydi. Ama yapamıyordum işte.Annem diğerlerine göre daha zeki olduğumu, eğer okula gidersem aptallaşacağımı söylüyor. Ki bence yanılıyor.
Ben hep pencereden yaşıtlarını izleyen yalnız kız olacaktım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Bugün kaç test çözdün?" Sevmediğim bir soruyu sorunca zaten somurtan yüzüm daha çok asıldı.
Benim hayatım sadece kitaplar, derslerden ibaretti.
"2 tane test kitabı bitirdim anne."
"Hmm." Hoşnutluğunu belli eden bir homurtu çıkardı. Yüzü hafifçe gülümserken her zaman olduğu gibi şansımı denedim.
"Anne belki de artık okula yazılmamı-"Bıçağını sertçe masaya vurdu.
"Lia? Tatlım. Biz bu konuyu hallettik sanıyordum. Sadece kütüphane. O da ayda bir kez."Kütüphaneye ayda bir kez gidebiliyordum. Onda da yanımda oluyordu zaten.
"Belki de daha iyi ders çalışırım orada. Bak bir sürü kitap var hem. Haftada bir kez? Söz veriyorum çok kalmam. Hem başımda sen varken hızlı soru çözemiyorum."
Birkaç dakika sessizlik olunca kabul etmeyeceğini düşündüm.
Ama düşüncemin aksine neşeyle konuşmaya başladı.
"Tamam o halde. İlk hakkını yarın kullanabilirsin. Bende birazcık arkadaşıma uğrarım."Arkadaşıymış. Tabii canım. Ben sanki bilmiyorum Ted Wheeler ile arkadaş olmadığını. Sahi ne zaman tanışacaktım acaba?
Yemeğimi bitirdim ve tabağımı mutfağa götürüp odama çıktım. Biraz kitap okuduktan sonra düşüncelerimin içinde boğulmadan kendimi uykuya teslim ettim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Her zaman ki saatimde uyanıp ev eğitimim için hazırlandım.
Güzel bir olacaktı çünkü kütüphaneye gidecektim.Derslerim bitince bir kot ve üstüne de bir tişört geçirip kabanımı giydim. Heyecanla evden çıkmak için kapıya doğru ilerledim. Kolumda ki saate göre birkaç dakika içinde geçmeleri gerekiyordu.
Acaba onlar da kütüphaneye gidebilir miydi?Evden tam zamanında çıktım. Elimde birkaç defter ve kitap vardı.
Belime uzanan kumral saçlarımı elimle arkaya attırıp yeşil gözlerimle etrafı taradım.İşte geliyorlardı.
Onları daha önce -pencereler dışında- şeker mi şaka mı için geldiklerinde canlı canlı görmüştüm.
Onda da kapıyı annem açmış, ben ise geriden onları izlemiştim.
Bisikletleriyle yavaşça süzülerek geliyorlardı.Tam yanımdan geçmeden önce konuşmalarına şahit oldum.
"Will sen ilk olarak 3. Koridora bak. Aradığımız kitabı bulmamız zaman alacaktır. Dustin yiyecekler sende mi?"
"Pudinglerimi unutacak kadar aptal mıyım?"İsminin Will olduğunu öğrendiğim çocuk kafasını hiç beklemediğim bir anda bana çevirdi. Onu izlediğimi farketmesi bir saniye bile almamıştı.
Şaşkın bakışlarla hafifçe gülümsedi.
Bir diğeri -isminin Dustin olduğunu öğrendiğim- de bir anda döndü. O da bana bakarken bir anda pedalları çeviremedi ve bisikletiyle beraber yere devrildi."AMAN TANRIM NELER OLUYOR?!" Kaykaylı kız yavaşça kaykayından indi ve Dustin'in yanına doğru eğildi.
Yanlarına gitme şansı yakalayınca hemen onların yanında bittim.
"Hey iyi misin?" Elimi uzattım.
Elimi tuttu ve
"Teşekkür e-ederim." Ayağa kalktı. Bende diğerlerini incelemeye başladım.Hepsi bana bakıyordu.
"Burda yeni misin? İlk defa görüyorum."
Saç kesiminden dolayı kafasında tas varmış gibi görünen Will kaşlarını kaldırarak bana bir soru sordu."Aslında 4 yıldır oturuyoruz burada. Hiç, yani şey çok fazla dışarı çıkmamıştım. Evde eğitim görüyorum."
Bir anda herkes ellerini uzatarak isimlerini söylemeye ve elimi sıkmaya başladı. Bir kişi hariç. Saçları kısa bir erkek/kız. Hala daha emin değildim.
Ama sonra Will bunu farketmiş olacak ki kulağıma fısıldadı.
"Adı El. Hakkında fazla soru sormasan iyi anlaşacağınıza eminim." Minnettar bakışlar attım."Üzgünüm kütüphaneye gitmem gerek. Zamanım kısıtlı."
"Bizde oraya gidiyorduk aslında. İstersen benim arkama binebilirsin. Hem pudingimiz de var." Kıvırcık saçları rüzgarda dalgalanıyordu. Ve sanki...dişleri yok gibiydi ama vardı da. Garipti.
"Sanırım olabilir." Gülümsedim ve hep birlikte bisikletlere yöneldik.Kütüphaneye gelince hep birlikte bir masa seçtik.
Oturduk ve herkes araştırmaya başladı.
Bende kitap seçmek için birkaç raf gezmeye başladım.
Bir kitap seçtim ve yerinden yavaşça çektim. Karşımda Mike'ı görünce tabii ki de küçük çaplı bir kalp krizi geçirdim."Mike! Tanrım!" Biraz geriye sendeledim ve dengemi tekrar sağladım.
O sürede de Mike de karşı raftan çıkıp yanıma geldi ve omzuma dokundu.
"Üzgünüm korkutmak istememiştim. İyisin değil mi?"
"Sanırım iyiyim." Sırtımı sıvazladı."Mike?" El kitaplığın köşesinden bize bakıyordu.
"Napıyorsunuz burada?" Sesi kısık çıkıyordu. Ama sinirli olduğu her halinden belliydi.Bir anda sağ elini kaldırdı ve kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.
Mike koşarak El'in yanına gitti.
"ELEVEN DUR?"
Eleven mı?Aklıma gelen soruyu daha düşünemeden bir anda ayaklarım havalandı ve arkamda kitaplığa çarptım. Gerisi ise karanlık.
Bölüm sonu.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Beğendiniz mi? Devam etmeli miyim? Önerilerinize açığım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lonely Girl // Stranger Things Fan Fiction
FanfictionAnnem fazla akıllı olduğumdan bahseder beni dışarı salmazdı. Ama bilmiyordu ki aslında pencereden izlediğim, hep bisikletleriyle dolaşan gençler gibi olmak istediğimi. Belki bu sene başlayabilirdim. Hawkins Lisesinde ki ilk seneme.