bir şeyler tersine gidiyor(du) işte. otobüste ters tarafa oturmuşum gibi. yağmur yağarken gökyüzünde güneşin yansımaları selamlaması gibi. gökkuşağında sekizinci bir rengi fark etmişim de en büyük sırrım olarak kalacakmış gibi.
ölü bir çiçeği suluyormuşum gibi.
giden birinin arkasından bakıp bana geleceğini umuyormuşum gibi.
kavgaların arasında gülüyormuşum,
terapi koltuğunda dünyanın en tasasız kişisiymişim,
cenaze töreninde bembeyaz giyinmişim,
karlı bir günde kısa kollularla bisiklet sürüyormuşum gibi.sanki sen beni seviyormuşsun gibi,
akşama sevişecekmişiz gibi.
yatağın dağınıklığını düzeltirken üstünü örtüyormuşum gibi.
bir şeyler ters gidiyordu işte, toparlayamadım. tüm dünya acı çekiyordu ve ben bir psikolog edasıyla davrandım. insanlara kalsa, benim bir problemim yoktu. ah! tüm problem hayat şartlarında! haklıydılar.