edebiyat öğretmenim hep rastgele yazdığımdan yakınırdı, ne yapayım! gerçekten çalakalem yazıyorum, aklıma ne gelirse. aklımda hep sen varsın, susmuyor sözcükler.
sen zaten geçip gittin ya, umarım diğerlerinde kalabiliyorsundur. kelebek ömrü kadar olan konuşmalarımızın güzelliğinin kanat çırpışlarındayım ben, henüz eskideyim. sayfaları çevirirsen karşılaşırız yine bir gün bir yerde.
tesadüflere inanır mısın? ben inanırım. bir hikaye yazıyordum geçenlerde sinek olduğum hakkında. kendimi yanında ve seni severken hep öyle düşledim, hatta daha çok öyle hissettim biliyor musun? o hikayedeki sinek, ah, sinek olmaktan yakınıyor işte şimdi. eğer sinek olmasaydım, edebiyat öğretmenimi dinlemez ve rastgele yazmaya devam ederdim. kalemtıraşımı özlüyorum, kalemimle küsüz.
bir süre böyle devam etti. sayfalar yetmedi.
kaçtın, kaçtım.
sevdin, öldüm.
kaybettim mi, orası meçhul.
eğer seni ben kaybedersem ve birisi tümden kazanırsa işte o gün şiirlerimi kesmek zorunda kalma zahmetine girmeyeceğim. çünkü ben oturup hep seninle konuşacağım her mevsim bu mısralarda. beş, altı hatta yedi mevsime böleceğim. ya da on iki mevsime. her ay sensiz farklı şekilde üşüyeceğim. yaz geldi mi kalbim üşüyecek mesela. yazacağım ki sana bir mektubumda;
''şimdi bir sahil kenarı, bir sen, bir yakamoz ve bir tesadüf yeter bana. hadi şu sokak aralarından birinde çık karşıma.''
bak yine çalakalem yazdım. öğretmenim kızacak, ama endişelenme.
bugün şiir yok.