Sağ elimin işaret parmağını beş inçlik telefonumun ekranına sürünce telefonun ne kadar ısındığını fark ettim. Şaşırmadım buna çünkü saatlerdir telefon ile vakit öldürüyordum. Yalnız olduğumu düşünebilirsiniz ama aslında değildim o an. Ülkenin en güzel üniversitesinin en kalabalık kantinindeydim.. İçerisi hınçla doluydu. Öğrenciler kümeleşmiş şekilde ya ders çalışıyorlar ya da etrafa kahkahalar salarak sohbet ediyorlardı. Bense en köşede tek başına oturmuş telefonumla oynuyordum.. Habitatta tek başıma değildimama itiraf etmek ve kendimi çürütmek acı verse de evet, yalnızdım; hem de yapayalnız.
Lisedeyken de durum böyleydi. Pek arkadaşım olmamıştı. Üniversiteye geçince her şeyin düzeleceğini hayal ederek bütün odağımı sınavlara vermiş ve dereceye girmiştim. Herkesin övdüğü bu üniversiteyi kazanmıştım ama sosyal açıdan pekte bir kazanım elde edememiştim. Sadece başarılı ve ailesinin övgü kaynağı olan bir yalnızdım artık. Üniversitede neden yalnız olduğumu düşünce birkaç cevap geliyor aklıma. Her şeyden önce dereceye girdiğim için üniversite bana tek kişilik bir oda vermişti. Doğal olarak oda arkadaşım yoktu. Dersler ilk yıl kitle halinde verildiği için sınıf arkadaşım da yoktu. Kulüplerin tanışma toplantılarını kaçırdığım için sonradan aralarına katılma fikri çok zorlayıcı geliyordu.
Kantin daha da kalabalıklaşınca kalktım ve kitle dersime doğru büyük binaya yürümeye başladım. Yanımdan yüzlerce insan birbirleriyle muhabbet ederek geçmesine aldırmadım. Matematik dersinin verileceği sınıfa geldiğimde sınıfın neredeyse dolduğunu gördüm. Bu yüzden en arkaya oturmak zorunda kalmıştım. Tam yerleşmiştim ki ders başlamıştı. Herkes gibi ben de hocaya odaklandım. O anda telefonum titredi. E-postadır diye düşünerek bakmadım ama ikinci kez daha titredi. Merakla telefona baktım. WhatsApp’ten biri bana mesaj yollamıştı. Profil fotoğrafı kapkararıydı. Numarası gözüküyordu. Yani rehberime kayıtlı biri değildi. Mesaja baktım. “Merhaba aşkım. Şu an aynı sınıftayız.” yazıyordu. Şaşkın bir halde ikinci mesaja baktım. “Bu arada ben senin evleneceğim kadınım :)” Anlam veremedim ve “Kimsiniz?” diye yazdım. Yirmi saniye içinde de cevap geldi: “Dedim ya senin evleceğinin kadınım”. İstemsiz bir şekilde numarayı aradım. Sınıfta olduğuna göre telefonu ya çalar ya da titrer diye tahmin ettim ama hiçbir şey olmadı. Telefon meşgule verildi. Ardından de mesaj geldi. “İyi denemeydi!”. Tam bir şey daha yazacaktım ki ondan mesaj geldi yine. “Merak etme. Çok acımasız değilim. Şimdi sana ipucu veriyorum. 5 dakika sonra sınıftan üç kız birlikte ayrılacak. İşte onlardan biri benim. Tahmin et bakalım ben hangisiyim” yazıyordu.
Garip bir şekilde ya işletiliyordum ya da yalnızlıktan delirmiş ve hayaller görmeye başlamıştım. Olanlara anlam verememiştim. Kim ne diye böyle bir şey yapar ki? Sınıfı süzmeye başladım ama sonra vazgeçtim. Yaklaşık olarak üçyüz kişi vardı sınıfta. Dakikaları saymaya başladım. Tam beş dakika sonra en önden üç kız söylendiği ayaklanmıştı. Hoca ders anlatmaya devam ediyordu ama bu kızlar umursamadan ayağa kalkmış ve kapıya doğru gidiyorlardı. Gözlerimi kısarak kızları süzmeye başladım. Garip bir şekilde en öndeki siyah, ortadaki kızıl ve sondaki kız ise sarışındı. Hiçbiri bana bakmadan hızla sınıftan çıktı. Bir dakika sonra da “Şimdi inandın mı?” diye mesaj geldi. Ben de sadece “Evet” yazabildim. Ve hemen geri döndü. “Merak etme Sinan. Yarın tanışacağız”. Adımı biliyordu. İşte bu garipti. Kimseyle tanışmamış ve geldiğim şehirden de kimse kazanamamıştı. Hiçbir sınıfta kendimi tanıtmamıştım. Hiçbir sosyal ağa da kazandığım okulu yazmamıştım. Beni tanıması imkansızdı ama tanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whatsapp 'taki tanımadığım kız
Novela JuvenilBu hikayeyi ben yazmadım. Google play store'da buldum. Ücretsiz bir hikaye olmasına rağmen kredi kartı numarası verilince satın alınılabiliyor sadece. Ben satın aldım ama bazılarınız kredi kartı numarası veremezsiniz diye buraya yazmayı düşündüm. To...