Flashback -mühürden önce-
"H-Hey, bırak beni!" Gecenin soğuk bir vaktinde, sürümün topraklarından sınıra doğru, sertçe, güçlü kollar tarafından sürükleniyordum.
"B-Beni böyle çekiştirmeye hakkın yok!" Kurdum huzursuzlukla ve korkuyla köşeye sinmişken, sınırı geçmememi söylüyordu.
"Bırak beni alfa!" Sınırlara iyice yaklaştığımızda, kısık çıkan sesimle alfaya seslenmiştim.
Yüzünü ilk defa gördüğüm alfa, soğuk, kızgın bir suratla bana dönüp sertçe konuştu.
"Yerini bil omega." Soğuk, koyu kahverengi gözlerini gözlerime diktiğinde, alfanın emrine karşı gelememiş ve kurdum sessizliğe bürünmüştü.
Çoğu kez lanet ettiğim duygusallığıma ve sürekli dolan gözlerime bir daha lanet okudum.
"Ah, küçük omega korktu mu? Ağlayacak mısın yoksa?" Beni iyice alaya aldığında, kurdum kızmaya başlamıştı.
İçimde kalan küçücük cesaret parçasıyla, konuşmaya başladım.
"Biz omegalar, sandığın kadar güçsüz değiliz!" Hayır, öyleyiz... "Biz olmasaydık, bu dünyada olamazdın alfa!" Alfa o kadar haklıydı ki... Küçük bir çocuk gibi aptalca laf atmaya çalışıyordum sadece...
Sözlerimi söyledikten 2 saniye sonra kendimi, koyu gözlerinden oldukça korktuğum alfa ile, sararmış yaprakları dökülen bir ağacın arasında bulmuştum.
Anında değişen aurası ile, beni korkutan cümlenin kelimelerini, tek tek söylemeye başladı.
"Sözlerine..." Tek eli ağaca dayalıyken, diğer elini yavaşça belime koydu.
"Dikkat et..." Belimdeki elini yavaşça belimden yukarıya doğru çıkarmaya başladı.
"Küçük omega." Kulağıma eğilip sessizce hırladı. Aynı anda ise soğuk ellerini boğazımda hissedebiliyordum.
Kurdum ise iyice küçülmüş bir halde, kıvrıldığı yerde göz yaşları döküyordu.
Tabii ben de.
Alfanın boğazımı sıkan elleri, göz yaşlarımı görünce, yavaşça gevşedi.
"Ona benziyorsun." Göz yaşlarımla süslenmiş iri gözlerimle, alfanın yumuşamış, dolu gözlerine bakıyordum.
"Ağlama, bana onu hatırlatıyorsun." Göz yaşlarımı, boynumdan yanaklarıma çıkardığı elleriyle hafifçe siliyordu.
"...Ağlama." Alfanın değişken hallerinden gerçekten korkan kurdum ve ben daha da şiddetli ağlarken, fısıldıyordu alfa, gecenin sadece yıldızlar tarafından aydınlatıldığı ormanda. "Ona çok benziyorsun... Sana sarılsam ve sen de, bunu unutsan olur mu küçük omega?"
Titreşen gözlerini yavaşça açıp kapatırken, gözlerimin derinliklerine istekle ve yoğun duygularla bakıyordu.
Değişen aurasından da anlaşılıyordu isteği.
Bir alfanın gardını indirmesi, hele ki bir omega karşısında, imkansızdır. Ölüm döşeğinde olmadığı sürece.
Veyahut aşık olmadığı sürece, fakat bu, tanımadığım alfa ve benim için mümkün değildi.
Beni benzettiği kişiyle, geçmişte arasında ne olmuş olabilirdi ki, onu bu denli etkileyecek?
Alfalara olan nefretimi ve korkumu biraz da olsun unutarak, alfanın sorusunu hafifçe başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım.
Kollarını nazikçe etrafıma sardı, kırılacak bir cam bebek gibi tutuyordu beni.
"Özür dilerim, çok özür dilerim..." sanki her an düşüp kırılabilirmişim gibi tutuyordu beni kendine çekerken.
"Fısıldıyordu alfa, tekrar tekrar. "Özür dilerim, özür dilerim..."
Yanımda kalan ellerimi nereye koyacağımı bilmediğimden, benden çokça uzun olan alfanın boynuna doladım.
Bu hareketimden cesaretlenen alfa ise, belimi daha da sıkı sardı.
Boynuma gelen ve hızla üstümden aşağıya akan ıslaklıka alfanın ağlamaya başladığını fark ettim.
"Neden ağlıyorsun alfa?" Parmak ucuma kalkıp kulağına fısıldarken sormuştum alfya.
Beni duyduğuna emin olduğum alfa, sorumu cevapsız bıraktı.
Ne kadar böyle kalmış olduğumuzu bilmiyorum ama ayrılmamıza sebep olan, ve benim korkudan hafifçe sıçrama a sebep olan, kızgın bir ses duyuldu. Başka bir alfanın sesi.
"Park Chanyeol, ne sikim saçmalıyorsun sen bu topraklarda hala!?" Adının Chanyeol olduğunu öğrendiğim alfa önümde durduğundan, gelen alfayı göremiyordum fakat, onun aurası... O, oldukça sinirliydi.
"Onu baş alfaya götürmen gerekiyordu ve şu saçmalığa bak, daha sınırlardan bile çıkamamışsın!" Alfa hızla yanıma gelip kolumu tuttu ve sürüklemeye başladı.
"Bunu baş alfaya söylemeyeceğim Chanyeol, fakat seni bir daha bu şekilde görürsem bil ki, gördüğüm her şeyi baş alfaya anlatırım." Keskince fısıldadı yüzünü göremediğim alfa, beni sertçe çekerken.
Biz sınırı geçerken, arkada kalan Chanyeol'un sesini duydum. "Teşekkür ederim, Yoongi."
Ve fısıldayarak devam etti.
"Teşekkür ederim küçük omega."
.
.
.
y.n/ Tae: rca edrm yaprağım
yazı stili normal mi görünüyor, sanırsam yanlışlıkla bir şeyler yaptım, umarım normaldir,,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unique, taekook
Fanfiction-Tamamlandı.- •Omegaverse• • Benzersizdi. Işıldayan gözleri, parlayan kürkü... Güzeldi. Tek bir bakışta önüne diz çökmelerini sağlayacak kadar güzeldi. • Benzersizdi. Ölümcül bakan gözleri, günahkar meleklerin kanatlarından daha koyu kürkü... Güçlüy...