Sensin prenses!

11.9K 934 512
                                    


Billboard'ı oylamayı unutmayın! Link biomda! 💜

Yorumlarınız beni çok mutlu ediyor, lütfen yorum yapın💜

Ve, bu bölüm hiç içime sinmedi...

Beğenmeniz dileğiyle, iyi okumalar💜

"Güzelim..." Yanmış pastadan üzgün suratımı kaldırıp, bana seslenen Jungkook'a baktım. "Pastayı boş ver, sana sıcak çikolata hazırlamamı ister misin?"

Çikolata kelimesini duyduğum anda, büzüşen dudaklarım normale döndü, büyük bir gülümsemeyle onayladım.

Dans ederek mutfaktan çıkıp salona yöneldiğimde, gözlerim pencereye takıldı. pencerenin açık olduğunu, gecenin soğuk ama sakinleştirici havasının havasının içeriye süzüldüğünü fark ettim.

Ve ben, farkına varmadan ayaklarım pencereye gitmişti bile.

Kollarımı pencerenin kenarlarına, ellerimi de yanaklarıma koyarak dışarıyı incelemeye başladım.

Gökyüzünün, içindeki sayılamayacak fazlalıktaki yıldızlar ve zifiri karanlıkla birleştiğindeki görüntüsü, dışarı çıkma isteğimi fazlasıyla arttırmıştı.

Jungkook'u dışarı çıkmaya ikna etmek için arkama döndüğümde, Jungkook zaten arkamdaydı, başıma bir battaniye koydu ve ellerimden tutarak dışarıya çıkardı.

Çimenlerin üzerine oturarak söylendi. "Ben gelene kadar, bu battaniye böyle kalacak tamam mı?" Kafamdaki battaniyeyi, omuzlarıma ve bacaklarıma da sarıp hareket edemememe neden oldu. "Hareket etme sakın, hemen geleceğim."

Sinirli bir şekilde homurdandım. "Hareket edemiyorum zaten, Jungkook." Boğuk çıkan sesime gülerek içeriye girdi.

Geceyi izlemek için başımı yukarı kaldırdığımda, yıldızlar yoktu.

"Jungkook! Yıldızlar nerede!?" Elindeki fincanları yere bırakıp kıkırdayarak yorganı başımdan çekti. "Aptal, battaniyeyi kafandan çekmeyi deneyebilirdin."

Sinirle soludum. "Kollarımı da dolamasaydın, belki yapardım." Vücuduma sarılı battaniyeyle komik görünüyor olmalıydım ki, kahkaha atmaya başladı."Çok komik, Jungkook! Bak ben de gülüyorum, ha ha ha."

Battaniyeden kurtulup sadece omuzlarıma aldığımda, gözlerimi gökyüzüne çıkardım. Ama, ağaçtan başka bir şey görünmüyordu.

Ayağa kalkıp, gülümseyerek Jungkook'un elini tuttum."Nehre gidelim, Jungkook!" Elimdeki sıcak çikolatayı dökmemeye çalışarak, Jungkook'u nehre sürüklüyordum, ormanın içinden.

Nehre yaklaştıkça, zifiri karanlık hava renkleniyordu.

Bir süre sonra nehre ulaştığımızda ise, oturmadan, sadece büyüleyici güzellikteki gökyüzüne baktım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
 unique, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin