marketin hemen yanındaki depodaydım. Uğur'un beni neden çağırdığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. tek bildiğim onun tehlikede olabileceği. ve o ne isterse elimden geleni yapardım.
korkuyordum. ama benim değil, Uğur'un başına bir şey gelir diye. Uğur'un hayatta olmadığını düşündüm. ondan başka birini sevmek istemiyorum. bu düşünce midemi bulandırıyor. onun beni sevmesi önemli değildi, gerekirse ikimizin yerine de severim ben.
depo boş. bomboş. Uğur diye bağırıyorum. ses yok. intikam sırası teorik olarak onda ama bu iyi bir şaka değil. tam üç kez tekrar ediyorum adını. ayak sesi bile duyamıyorum.derken biri geliyor. uzun boylu. Uğur değil. topallıyor. elinde silaha benzer bir şey. bana doğrultuyor.
'kusura bakma canım. Uğur gelemeyecek, fakat selamını yolladı.' hayır ölmemişti. demek Uğur babasının şerefsizliğine rağmen tetiği çekerken bile merhamet göstermişti.
'Uğur nerede?'
'seninle şöyle bir oyun oynayalım küçük hanım. depoda bir sürü oda var. Uğur onlardan birinde olabilir. hepsini açıp bakmakta özgürsün. ben de yarım kalan işimi daha eğlenceli hale getirmek için silahımda sadece bir mermi bırakacağım. sen her bir kapı açtığında silahı sana doğrultup tetiğe basacağım.'
ölümün nefesi ensemde esince korkudan düşüp bayılacaktım. beni tutan Uğur'un varlığıydı. bu adam beni tehdit ediyorsa demek ki Uğur yaşıyordu.
tamam hazırdım. koşarak ilk kapıya geldim tetik çekildi. ikinci kapıya geldim. tetik boşa gitti. üç. dört. Uğur yoktu. altıncı kapıdaydım. kesinlikle silah patlayacaktı ama ben Uğur'u bulamadığımla kalacaktım. en azından boşuna değil, aşk uğruna ölmüş olacaktım. adam yanıma geldi. silahı patlatmadan önce son bir hareket yapmak ister gibiydi. belimden tuttu. yere yatırdı. üstüme çıktı. o an aklımda Uğur falan yoktu. yalnızca elinden kurtulmak istiyordum. gerçek korku şimdi beni ele geçirmeye başlamıştı. ağlamaya başladım. o gülüyordu. iki kolumu da bileğimden tuttu. hala korkuyordum. ardından iki el silah sesi. ama ikisi de bana gelmedi. bunlar polisti. ama adamın beni bırakmaya niyeti yoktu. gözlerim etrafa bakıyordu ama görmüyordu. kulaklarıma ses geliyordu ama duymuyordu. bir anda üstümdeki ağırlık kalktı. biri beni kucağına aldı.
'geçti güzelim'
