Sevgili Günlük,
uzun bir aradan sonra arkadaşlarımın da bana sahip çıkacağını bildiğim için içkinin dibine vurmuştum. ama bilincim yerindeydi. halimden memnundum. Uğur Uğurluk yapıp ben hariç bütün kızlarla eğleniyordu. göz göze geldik. midem bana karşı çıkmaya başladı. kusmak için tuvalete gittim. kabine girerken arkamdan bir el saçımı topladı. Uğur peşimden gelmişti. içimdeki her şeyi çıkarmıştım ve bence benim için eve gitme saatiydi. Uğur yüzümü yıkadı ve bana sarıldı. geçen yıla geri dönmüştüm. kokusunu hatırladım. hayır hiçbir şey değişmemişti. ne sevgimin miktarı ne de ne kadar özlediğimin tarifi.
beni eve getirdi. yatağıma yatırdı ama gitmesini istemiyordum.
'uyuyana kadar kalır mısın?' yatağın başına oturdu. elimi tuttu.
'daha önce başını derde sokmamıştın değil mi?'
'evet çünkü sen vardın.' gözlerimi Uğur'dan ayırıp odanın bir köşesine baktım. sonra ona geri döndüm 'senin başın nasıl? dertte mi iyide mi?'
'dert mi bilmiyorum ama sende olduğu kesin. benim ya da başkasının yüzünden sana bir şey olacak diye korkuyorum. seninle geçirdiğimiz günleri özledim biliyor musun.' bir şeyleri itiraf etmemi mi bekliyordu.
'uzaktan hiç öyle durmuyor ama' bunu çok kısık bir sesle demiştim. güldüğünü duydum.
'uzaktan sen de baya eğleniyor duruyordun. benden başka kimse anlamadı tuvalete koşacağını. nedense bugün yanında yeni arkadaşın da yoktu' Yekta'dan bahsediyordu.
'evet yeni arkadaşım. Yekta, iyi çocuk'
'azra seni kimseyle paylaşmak istemiyorum.' belki biraz alkol Uğur'da da vardı. çünkü ne dediğini duysa bulunduğu yeri terk ederdi.
'uğur' ismiyle hitap etmeyeli uzun zaman olmuştu. ama ismi söylerken yorgunluktan çenemi bile oynatamıyordum. gördüğüm son şey Uğur'un yüzü oldu.
