-Kırık Kolun Ziyaretçileri-

15 2 1
                                    

"Çok acıyor mu ?"diye sordum Alara'ya.

Kendimi o kadar suçlu buluyorum ki intihar edesim var.Bir de Alara kolunun acısından yüzünü buruşturuyor ya...Şeytan diyor git soluk boruna mandal tak intihar et.Gerçekten diyor.Zaten benim şeytanımın işi gücü böyle şeyler düşünmek ,işimi bozmak,beni sinir etmek.

"Yok ya ,aslında o kadar acımıyor."dedi canım arkadaşım.Kolu alçıya alınmıştı.Ben öyle üstüne süşünce ters dönmüş kırılmış.İlk önce güledim geldi hani düştük diye ama sonra Alara kolunun acısından ağlamaya başlayınca hastaneye götürdük.Daha doğrusu bizi Harry götürdü.Arabası da varmış.Böyle öğrenci mi olur ya?O öğrenciyse ben değilim yani.Hayır yani bizde para var ama kullandırtmıyorlar da o açıdan.

Doktor çok da kötü birşey olmadığını 1 aya iyileşeceğini söyledi.Ama Alara'da kurt olduğu için elini alçının içine sokup kaşımaya çalışıyor ve alçıyı yavaş yavaş açıyor,gevşetiyor.

"Ben yeniden özür dilerim Alara'cığım.İstemedim gerçekten."

diyip yavarınca gözlerini küçük bir çocuğa kızıyormuş gibi açtı ve sağlam olan sağ elinin işaret parmağını bana salladı.

"Boşver sen , hem her kötü şeyde bir hayır vardır.Bence bu kırık kol benim başıma iyi şeyler açacak.Açıyor da.Bak bulaşıklar senin ,evi süpürmek silmek senin...Ben de koltuğa yayılacağım ve lay lay lom...Tek kötü yan gece bazen ağrı giriyor olması ve kaşınması, o da bu güzelliklere değer."

"Ay...Ben hiç bu açıdan düşünmemiştim!"

Gerçekten de tüm bulaşıklar bana kalacaktı.Evi süpürecek olan kişi de benim .Eyvah!Desenize yandım ben...

O zaman bugün ilk iş bulaşık işini devreden çıkarmalıyım.Nasıl mı ? Birşey bulurum.Evi de süpüreceğiz artık yapacak birşey yok.Yemekler için de ...Aslında bir kulaklıkla hepsini atlatırım ama yine de 1 ay pizza mı yesek ne?Ama o da olmaz.Annemler paramı bu kadar çar çur ettiğimi öğrenirlerse beni mahvederler.

"Canım sıkılıyor."

Harry de iki gündür uğruyor bize.O da kendini sorumlu hissediyormuş.Ne saçma!Benden daha sorumlu olamaz ya...Sonuçta hayvan gibi kızın koluna düşen benim.O girmeseymiş böyle birşey olmazmış falan da filan.Aman neyse...En azından birileri uğruyor.

Hem okul saatlerimiz de aynı bizim.Tabi bazen değişik oluyor ama olsun.Bu sayede birlikte birşeyler yapma şansımız da artıyor.Zayn'in saatleriyse neredeyse bizimkilerle aynı.Ama o biraz...Nasıl desem,asosyal?Ya da yobaz.Evet yobaz olabilir hiç yanımıza gelmiyor.Eve kapanıp ders çalışıyormuş.Çalışkan çocuk yani.Notları da çok iyiymiş ve o da bunları bozmak istemiyormuş.Ama benim notlarım bozuluyor mu ?o kadar geziyorum tozuyorum(duyan da hergün ayrı bir şehir geziyorum sanır.)ama dersimi de çalışıyorum.Ayıptır söylemesi (söylemiştim ama neyse :) )notlarım da şıkır şıkır.Her neyse ...

"İstersen film izleyelim."Diye öneride bulundum ama burun kıvırdı.

"Ya başka birşey olsun..."

"Oyun oynayalım."

Gözlerini kocaman açtı.Sağlam elini hızla iki yana salladı.

"Yok saol.Ben bir kırık kolla acı çekiyorum zaten."

"Yok ya öyle değil...Bilgisayardan işte eski günlerdeki gibi."

"Hımm...İçimizdeki çocuk adına!"

"Hangi oyunu oynasak?"

"Ateş ve Su !"

"Peki."

Az sonra oyunu açmıştım.Alara ateş oldu ben de su.Ben zaten hep su oluyorum.Adım Nehir ya Alara beni hepsu karakterine itiyor.

Oyunla iyice eğlendikten sonra kapı çaldı.Acaba yine mi Harry?

Bilgisayarı Alara'ya bıraktım ve kapıya koştum.Açtığımda bakkaldaki çocuk vardı.Neydi bunun adı ya hatırlayamadım.

"Merhaba.Ben geçmiş olsun demek için geldim.Karşı komşunuz konuşurken duydum da.Girebilir miyim?"

"Nereye?Ha...Gel gel .Alara ! Ziyaretçin var!"

Onu içeri aldıktan sonra ben de kapıyı kapatıp içeri girdim.Çocuğun elinde çiçek gördüm.Kırmızı güller...Arkasına saklamıştı.Alara da toplanmaya çalışıyordu.Çocuk çiçeği Alara'ya verdi ve yanına oturdu.

"İyi misin ? Geçmiş olsun."

"İyiyim ben,turp gibiyim hatta.Ay çiçekler çok güzelmiş ya....Çok teşekkür ederim."

"Senin yanında sönük kaldılar sanki ? Değil mi?"

Çocuk bana baktı."Sence de öyle değil mi ?"

Baş parmağımı kaldırdım ve abartılı bir şekilde onayladım.

"Tabiki de .Ama senin çiçekler de fena değiller hani."dedim.

Alara da utangaç utangaç gülüyordu."Ya tamam yapmayın ya..."

Sonra kapı çalındı ve ben yeniden kapıya koştum.Bu sefer kapıyı açtığımda elinde çiçekle başka biri vardı.

Neredeyse onunla tanıştığımızdan beri en fazla  iki kez gördüğümüz biri.Şaşırdım doğrusu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 13, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İyiki Varsın...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin