PRENSESİM

10.1K 511 418
                                    

Adrian

Sabah telefonumun çalması ile uyandım. Sabahın köründe kim arıyor ya. Telefonu bulunca kim olduğuna bakmayıp açtım ve konuşmaya başladım.

"Kim o beni sabahın köründe uyandıran? Nereden geliyor sana bu cesaret?"

Dedim hiç kimse beni bu saatte uyandırmaya cesaret edemezdi.

"Kanka 1.si benim kankan Nino 2.si sabahın körü değil dersin başlamasına 15 dakika var 3.sü Marinette geldi sen hâlâ gelmedin."

Dediğinde kendimi yerde buldum lanet olsun yataktan düştüm

"Kanka noluyor o ses ne?"

Dedi Nino

"Yataktan düştüm. Neyse onu boşver gerçekten Marinette okulda mı?"

Dediğimde bıkmış bir şekilde nefes verdi.

"Oğlum gerizekalı mısın? Kız niye okula gelmesin? Ah Tanrım tam bi gerizekalısın." dedi

"Evet gerizekalıyım ama Marim'in gerizekalısı."

Dediğimde kahkaha attı.

"Neyse beni oyalama çok işim var."

Diyip telefonu suratına kapattım. Kesin şuan sinir küpü olmuştur.

Neyse yerden kalkıp banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip kıyafetimi giydim. Saçlarımı düzeltip çantamı aldım ama birşey eksikti tabi ya!

Benim peynir canavarı kwamim olan Plagg. Etrafa göz gezdirdiğim de yastığımın yanında horlaya horlaya uyuduğunu gördüm. Bir kaç tane kokuşmuş peyniri poşete koyup çantamın içine koydum. Plaggıda nazik! Bir şekilde alıp çantama koydum.

Hemen evden çıkıp korumayı atlattım ve okula doğru koşmaya başladım. Okula geldiğimde Ninoyu gördüm. Kapının önünde beni bekliyordu. Hemen yanına gittim beni görünce konuşmaya başladı.

"Dostum neredesin? Dersin başlamasına 5 dakika kaldı."

"Banane dersten Marinette nerede sen bana onu söyle."

Dediğimde bana kötü kötü bakmaya başladı.

"Hay senin Marinettene varya-"

Dediğinde sözünü tamamlamadan kafasına sertçe vurdum.

"Ah kafam napıyorsun sen ya!"

"İyiyim sen napıyorsun?"

Dediğimde yüzünü buruşturdu

"Sen bir daha espiri yapma!"

Onu takmadan hemen sınıfa koştum. Ninoda arkamdan koştu içeri girince onu gördüm.

Gece mavisi saçlarını maviş maviş bakan gözlerini gördüm. O acayip güzeldi o güzelim saçlarını topuz yapmıştı. Altına kısa siyah etek üstüne ise gri bluz siyah dizine kadar gelen kalın çorap ve siyah ayakkabı giymişti.

 Altına kısa siyah etek üstüne ise gri bluz siyah dizine kadar gelen kalın çorap ve siyah ayakkabı giymişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beni görünce kocaman gülümsedi yanıma gelip;

"Nerede kaldın ya? Bir an gelmeyeceksin sandım."

Dediğinde yanağından öptüm o da kızarmaya başladı.

Marinette beni en yakın arkadaşı olarak görüyordu ama ben onu öyle görmüyorum. Ona aşığım hemde ilk günden beri. Onun yanağını öptüm evet ama o bunu dostça bir öpücük sanmıştı fakat yinede utanıyordu. Onun o kızaran yanaklarını çok seviyorum.

Yerimize geçince hoca geldi ve ders anlatmaya başladı. 6. dersin sonuna doğru akuma kurbanı olan birisi okula saldırdı. Hoca hepimizi eve gönderdi Nino yanıma gelip kulağıma fısıldadı.

"Anlaşılan gene zorlu bir görev seni bekliyor."

Dediğinde başımı salladım ve gidip bir yere saklandım. Çantamdan Plaggı çıkartıp dönüştüm.

Nino sırrımı biliyor birgün beni geri dönüşürken görmüştü. Hemen kötü adamın yanına gittim beni görünce.

"Chatnoir bana mucizeni ver!"

Dediğinde göz devirdim. Birinizde değişik birşey söyleyin ama yok gene aynı şeyler. Sanki ver dediğinde vericem ya¿

Akuma kurbanı biraz uğraştırdı ama sonunda başardım. Akumayı avucumun içine alıp onu iyileştirdim. Mor kelebek beyaza dönüştüğünde onu avucumdan bıraktım o da uçup gitti. Bu iş gerçekten zordu ya koskaca Parisi kurtarıyorum sonuçta. Keşke bir panterim olsaydı o zaman daha kolay olurdu.

Acaba benim prensesim napıyor? Yanına gitsem mi acaba? Zaten bugün felaketi kullanmadım o yüzden istemediğim süre dönüşmem. O yüzden evet en iyisi yanına gitmek.

Hemen çatılardan atlaya atlaya Marinette'nin evine gittim. Camdan bakınca birşeyler çizdiğini gördüm. Sanırım kıyafet çiziyordu. Beni görünce önce korktu benim olduğumu anlayınca gülümseyip camı açtı.

"Merhaba chatnoir."

"Merhaba prenses nasılsın?"

Prenses diyince önce afalladı sonra gülümseyip;

"İyiyim chatnoir sen?"
Dedi

"İyiyim bende."

Dediğimde kenara çekilip beni içeri aldı.

Odası çok güzeldi duvarlarda bir sürü fotoğraf vardı. Alya ile olan, Nino ile olan, benim ile olan yani Adrian halimle olan bir sürü fotoğraf...

"Onlar senin arkadaşların mı?"

Diye sordum sanki bilmiyorum ha!

"Evet arkadaşlarım hepsinin yeri bende ayrı onları çok seviyorum."

Dediğinde kalbim çok acıdı. Sanki birisi kalbimi avucunun içine almış acımasızca sıkıyordu.

Marinette eline telefonunu alıp yanıma geldi. Elini omuzuma atıp beni kendine yakınlaştırdı. Ah napıyorsun prensesim ya? Senin o kokunu içime çekmek ne kadar güzel birşey sen biliyormusun?

Telefonun selfie pozuna alıp yukarı kaldırdı ve bana bakıp;

"Gülümse kedicik."

Dedi bana kedicik dedi yaaa...

Onumu kırıcam tabiki de hayır. Kocaman gülümseyip kameraya baktım ve güzelce fotoğraf çekildik. Galiba 7 tane fotoğraf çekildik.

Marinette fotoğraflara bakmaya başladığında bende ona bakmaya başladım. Ben bu prensesi izlemekten hiç bıkmıcam galiba. Kim bu prensesi izlemekten bıkar ki ama ona kimse bakmasın bir tek ben bakıyım.

"Neyse prenses benim gitmem lazım ama yarın gelicem tamam mı?"

Dediğimde önce üzüldü ama sonra gülümseyip 'tamam' dedi.

Bende camdan çıkıp bir çatıya atladım. Arkamı dönünce bana baktığını gördüm. Ona el salladığımda daha çok gülümseyip o da bana el salladı. Ona bakmayı çok isterdim ama babamın azarını dinlemek istemediğim için hemen eve gittim.

Devam Edecek

Evet arkadaşlar bugünlük bu kadar oy verip yorum yapmayı unutmayın bir sonraki bölümde görüşmek üzere by by 😘😘

Kelime sayısı= 774

İlk Aşkım : MarichatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin