MERHABAAA!!
YİNE VE YENİDEN BİZ 🌚
BİRAZ GEÇ OLDU AMA KUSURA BAKMAYIN,EH GEÇ OLSUN GÜÇ OLMASIN.
VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN!Bölüm müziği:Willy William-Ego
Bu arada multi:EsilaHayat birçok parçadan oluşan yapboz gibi.
Her parça hayatımızın belli bir kesiminden bahsediyor sanki.
Bazı insanların bir çok parçası eksik. Bu ne kadar kötü bir şey olsa da, onlar korkmuyorlar. Çünkü her şey açık,her şey ortada hangi parçalarının kayıp olduğunu biliyorlar. Peki ya tüm parçalarının yerinde olduğunu zannediyorsan? Oysa bir bir bölümü kayıp ise hayatının ve sen bunu bilmiyorsan? İşte böyle insanlar için üzülürüm ben. Korkarım onlar için.
Şimdi içimde huzursuz olduğum bir sıkıntı var. Sanki ben de o insanlardan biriymişim gibi. Sanki yapbozumda bir parçam eksikmişte ben bunu bilmiyormuşum gibi.
Ama bu imkansız değil mi?
Galiba bu aralar çok fazla dram filmi izliyorum. Çünkü sürekli böyle garip düşünceler içerisinde buluyorum kendimi. Ya da okuduğum kitaplardan çok fazla etkilenmeye başladım.Ee tabi kitaplara aşık olduğum düşünülürse bu çok mümkündü.
Hatta bazen Uras ondan çok kitaplarla ilgileniyorum diye bana trip atıyor.
Ve dün bana beddua etmişti galiba tuttuğunun kanıtı da kafama düşen bu kutu.
Ne?Kafama düşen kutu mu?Biri kafama kutu mu attı?Kutunun düştüğü yere doğru kafamı kaldırırken bağırmam yarıda kaldı. Baktığım koyu kahverengi bir çift göz beni içine çekmişti sanki. Şaşkınlıkla bakan gözlerini çevreleyen kirpikleri uzundu. Ona ağzını ayırıp bakmayı kestiğimde yerden kutuyu alıp tekrar ona fırlattım.Arkamı dönerken başıma bir darbe daha yedim. Bu sefer sinirlerim iyice gerilince yere düşen kutuyu elime aldım.
" Hey aptal! Neden aşağı bir şeyler fırlatırken bakmayı denemiyorsun?"
Cevap vermeyip hala bakmaya devam edince hızlıca yürümeye başladım.Beni durduran tok bir ses oldu.
" Onu nereye götürüyorsun?"
Sesi;farklıydı, güzeldi.Buna aldırmamaya çalışarak,
" Madem dışarı attın ben de alıyorum.Nereye istersem götürürüm."
Çene kaslarının gerildiğini o kadar uzaktan bile görebiliyordum." Ne diyorsun kızım sen?"
Bunu söylerken sesi yükselmişti.Ne sanıyordu bu kendini?" Bana sesini yükseltme!" Diyerek arkamı döndüm. Ve eve hızlı hızlı yürümeye başladım. Sonunda eve geldiğimde hala sinirliydim. Annemin hoşgeldin demesini aldırmayarak yukarı çıktım.
Odama girdim ve her şeyin gri olmasına zıtlık oluşturan kocaman pembe ayıcığımı alıp yatağın üstüne zıpladım.
Gözlerimi tavana diktiğimde aklıma çantamdaki kutu geldi. Ayağa kalkıp kutuyu çantamdan çıkardım ve masaya koydum.
Onu inceleyemeyecek kadar yorulmuştum bu yüzden tekrar yatağa uzandım. Göz kapaklarım ağırlaşmıştı. Yumuşacık ayıma sarılırken daha fazla direnmeyip kendimi uykunun kollarına bıraktım.Uyandığımda deprem oluyordu. Hem de büyük bir şiddetle. O an bütün hayatım gözümün önünden geçti. Henüz ölmem için çok erke-
Bir dakika ya. Deprem oluyorsa bu gülüşme sesleri ne?
Sırtüstü döndüm hala sarsılırken yatakta zıplayan kardeşime yılmışlıkla baktım.Ahh..
Tabi ya Alya ve müthiş uyandırma taktikleri(!)
Gözlerimi tekrar kapattım uyumaya çalıştım. Ancak ne mümkün!"Alyaaa.Hadi ama git.Biraz uyuycam."
Sarsılmalar durdu tam gittiğini düşünecekken yanağıma sulu bir öpücük kondu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMIZDA KALSIN
Teen FictionHer şey bir adamın seçimi ile başlamıştı. Bu seçim bir çocuğun nefretle büyümesine, diğer bir çocuğun ise sırlarla büyümesine yol açtı. Peki ya nefret ve sırların kapıları birbirlerine aralanıyorsa? Ya aşk, nefrete bürünmüş sırların karşısında e...