Miyutally'i o kara topraklara vermek istemiyordu bu yüzden Miyutally'i olduğu yerden kaldırdığı gibi banyoya gitti Miyutally'in soğuk bedenini nazikçe küvete bıraktı, suyu açtı ve yıkamaya başladı Beloste su ile değilde göz yaşları ile yıkıyordu sanki..
Sonra çıkardı Miyutally'i duruladı, kucağına alıp yatağa bıraktı yavaşça ona derin derin baktı en sevdiği elbiseyi giydirdi, o soğuk, solmuş yüzüne makyaj yaptı özenle sevdiği ojeleri sürdü ve takılarını taktı. Etrafına bakındı tanıştığında Beloste anı olarak sakladığı parfümü... O ilk tanıştığında ki parfümü sıktı. Miyutally ölmemiş, yeniden canlanmıştı sanki. Beloste biraz elini tuttu, biraz saçlarını okşadı, biraz gözlerine baktı, biraz o güzel kokusunu kokladı içine çekti, anlından öptü ve odadan çıktı.
Sonra intihar ettiği odaya gitti başı dönmeye başladı tekrardan odadan çıkmak istedi ama çıkamadı. Yere düştü kulaklarında " Eğer pes edeceksen neden başladığını düşün " cümlesi çınladı irkildi kendisine geldi gözlerinden yaşlar akıyordu ortalığı temizledi ipi çözdü ve kanları sildi. Sanki orada hiç bir şey olmamış gibi derli toplu, temizdi. Tekrardan Miyutally'nin yanına gitti yanına uzandı, sarıldı ona. Gözlerini kapattı uyumaya çalıştı. Uyursa her şeyin geçeceğini düşünüyordu çünkü küçükken en ufak kötü bir şeyde hep uyuyor ve sorun çözülüyordu. Beloste çocuklaşmak eski yıllarına dönmek hiç bir şey yaşamadan masum, güzel bir hayat istiyordu. Ama o büyümüdü, çocuk olması mümkün değildi. Tüm acılara, dertlere, sorunlara rağmen git gide büyüyor ve yaşamaya devam ediyordu. Sırt üstü döndü yatakta tavana baktı, tavanda sanki hayatı boyunca yaşadığı her şey bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden bazen sinirli, bazen mutlu, bazen üzgün oluyordu Miyutally ile tanıştığı an geldi. Yüzünde ufak bir tebessüm aralarında ki diyalog kahkaha atmaya başladı Beloste. Hayalleri geldi, gerçekleştirdiği günler güzel günleri geldi sonra ise tartışmaları, intiharı.. Bir anda HAYIIRRR!! diye bağırmaya başladı her şeyi aniden yaşamıştı sanki. Miyutally'e bakarak onu silkeledi sen ölmedin! sen ölmedin! hadi kalk uyan artık saat kaç oldu uyan! diye bağırıyor, silkelemeye devam ediyordu Miyutally ne var be azıcık daha uyumak istiyorum git başımdan demişti. Beloste bak ölmedin sen ölmedin yaşıyorsun diye yatağın etrafında dört dönüyordu kafayı yemişti kendi kendine Miyutally'i konuşturuyor sonra da kendisine cevap veriyordu.. Tüm günü böyle geçmişti resmen yorgun düştü ama uyumak istemiyordu. Miyutally'i uyandırmak istedi çok uyudun kalk artık dedi. Miyutally olduğu gibi duruyordu Beloste sinirlendi silkelemeye başladı uyansana uyan dedim sana! uyan! diye ikaz ediyordu.. Sonra, madem sen uyanmıyorsun ben senin rüyana gelirim dedi gözlerini kapattı dudaklarından şu sözler çıktı; "Beni yanına al buralar sensiz çok karanlık, ürkütücü, zevksiz."