manasız bir elma hikayesi

1.6K 206 32
                                    

-11- [6 Yıl önce]

Hatırlamanı sağlayacak pek çok şey verdiyse, unutmak zordur.

Eski yan komşumuz Min Jia Ajumma, yedi yirmi dört verendasında, elinde bir bardak Hawaii'den geldiğini iddia ettiği çayıyla birlikte sallanan sandalyesinde otururdu - ki o çayın aslında Hawaii'den gelmediğini çok iyi bilirdik. Kocasının sokağın sonundaki markette çayı veresiye yazdırması dün gibi aklımdaydı.

O olaydan sonra ilk defa Min Jia Ajumma ile konuşmuştum sanırım.

Yugyeom'ın gitmesinin ardından bir hafta geçmişti ve toparlanamamıştım. Psikoloğa gitmiştim, pek bir faydası da dokunmamıştı. Aksine bilinçaltımın iyice içine sıçmıştı.

Yugyeom'ın geri gelmeyeceğini bilmeden yaşamak, acıtıyordu işte.

Sabah kalkıp, kahvaltımı yaptığımdan ve okula gitmek için dışarı çıktığımdan sonra duraksıyordum.

Yugyeom yoktu.

Her sabah bu gerçekle yüzleşiyordum.

Hayatımı o olmadan geçiremezdim ki ben. Bu hayatın boyunca bir parçan olmuş, her sabah aynaya baktığında görebildiğin bir uzvunun artık orada olmamasıyla eş değerdi. Çok, fazla eksik hissettiriyordu.

O gün parkta, salıncakta oturuyordum ve şiddetli bir şekilde ağlıyordum. Göğüs kafesim kırılacaktı sanki. Özlemekten kalbim ağırıyordu.

Sonra yanımdaki salıncağın gıcırtısını işitmiştim. Min Jae Ajumma, elinde elma dolu bir kese kağıdıyla oturmuş tonton yanaklarının arasında gülümsüyor; bana bakıyordu.

"Hatırlamanı sağlayacak pek çok şey verdiyse, unutmak zordur." dedi ve bir süre sonra ağırca açtı kollarını. Zorlukla dindirmeye çalıştığım gözyaşlarım artarken koynuna bastırmış beni.

Sırtımı okşamaya başladığında, ağlamaktan kızaran burnumu çekmiştim. "Alışacak mıyım peki?" Sesim titremişti. Yumruk yaptığım ellerimle durmaksızın akan gözyaşlarımı sildim.

"Bana çok şey verdi Ajumma."Alışacak mıyım?"

"Daha çok küçüksün, biliyor musun?" Geri çekilip ağır haraketlerle kese kağıdından bir elma çıkardı ve uzattı bana.

"Biraz büyü. Bir sürü elma ye, böylece kocaman olursun."

Çok ama çok mantıksızdı, ayrıca ben elmaları sevmezdim.

"Büyüdiğüm zaman Yugyeom geri gelecek mi ajumma?"

Yugyeom'dan da büyüktüm, bu arada.

"Bilmem ki. Elmaları seviyorsa döner bence. Birazını da onun için sakla emi? Bu kese senin olsun ama hepsini yeme."

Çok aptaldım, ama birkaç gün kanıp dolu dolu elma yemiştim.

Yugyeom ise elmaları çok severdi, zevksiz pezevengin tekiydi işte.

-10/11- [Yaklaşık 6 buçuk yıl önce ]

"Kimsiniz siz ajusshi?"

Yugyeom'ı salonda oturmuş okuldan gelmesini beklerken, kapı çalmıştı. Annesi banyoda olduğu için kapıyı ben açmıştım.

30'lu yaşlarındaki adam, elinde kalın siyah bir palto tutuyordu. Sol gözünde bir bandaj vardı, dik bir şekilde bakıyordu bana.

"Sunmin evde mi?" Banyoda olduğunu söyleyecektim ama istemsizce rahatsız hissettim.

"Ajusshi, kimsin sen?"

"Yugyeom'ı tanıyor musun?" Bana uzun gelen Yugyeom'ın eşofmanının paçalarını biraz yukarı çekmiştim ve merakla onaylamıştım.

"Ben Yugyeom'ın babasıyım."

SaudadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin