Trashcan | 3

451 61 61
                                    

Tanrı vardı.
Yani en azından Komaeda Nagito'nun dünyasında vardı.
Hinata gittikten sonra Komaeda yarına kadar iyileşmek için tanrıya o kadar dua etmişti ki bu isteği tanrı tarafından kabul edilmeye layık görülmüştü.

Ya da belki de sadece şansıydı..

Tabii ya! Şans.
Başka ne olabilirdi ki? Tanrının Komaeda gibi aşağılık bir insan parçasının duasını kabul etmesine kesinlikle imkan yoktu.

Bular kafasında dönerken, okulun kapısına vardığını fark etti Komaeda. Nedense içinde kötü bir his vardı. Ancak ilerledi ve sınıfına doğru yürümeye başladı.
Sınıfın kapısına vardığında yavaşça derin bir nefes aldı, daha sonrasında aynı yavaşlıkta aldığı nefesi geri verdi ve kapıyı araladı. 
Sadece kendinin duyabileceği bir ses ile, "Günaydın." dedikten sonra sırasına yöneldi ve beklenmedik bir şey ile karşılaştı.

Sırası karalamalarla doluydu. "ÖL" "İŞE YARAMAZ" "GİT VE KENDİNİ ÖLDÜR" gibi kelimeler yazmaktaydı. 

Bu..

Bu harikaydı! Komaeda gibi aşağılık ve iğrenç bir insanın zorbalığa maruz kalacak kadar umursanması! Komaeda'nın mutluluğunu anlatabilmek mümkün değildi!

Dayanamayıp gülmeye başlayınca, sınıftaki herkes bir anda susup ona doğru meraklı bir şekilde baktı.

"Bu kesinlikle harika! Aahh, bunu hak edecek ne yaptım acaba? Haha, beni zorbalık yapacak kadar umursayacak kişi kim olabilir acabaa?"

İç çektikten sonra devam etti. "Aah ama bu biraz kötü oldu. Sırayı bu haldeyken kullanamam ve temizlemek fazla uğraştırıcı.. Sanırım yine bahçede vakit geçireceğim. Nasıl olsa dersler konusunda endişelenmeme gerek yok değil mi? Haha.."

Sırasının olduğu yerden ayrılıp sınıfın kapısına doğru yürüdü ve sınıfın kapısının önüne geldi. Bir süre bekledikten sonra kapıyı araladı. "Umarım yarın geldiğimde de sıram bu şekilde olursa kötü olur.. Değil mi?" Daha sonra sınıftan çıktı ve bahçeye doğru ilerledi.

Ses tonundaki tehditkarlık tüm sınıfı korkutmuş olacak ki, bir süre kimseden ses çıkmadı. Daha sonra Komaeda'nın sırasını bu hale getiren kişiler uzun bir süre sıradaki karalamaları çıkartmak ile uğraştılar. Korku etkili bir şey.. Değil mi?

Komaeda ise her zaman uyuduğu kiraz çiçeği ağacının altına gitti ve biraz uyudu. Rüyasında yine Hinata'yı gördü. Ne etkileyici ama!

"Komaeda, burada yine ne yapıyorsun? Ayrıca evde dinleniyor olman gerekmiyor muydu? " 

Meleksi sesi duymasıyla beraber Komaeda gözlerini açtı ve Hinata'ya cevap verdi.

"Ah, Hinata-kun seni görmek ne güzel! Evet, sanırım evde olmam gerekiyordu ancak dayanamadım." Seni görememeye... "Hala biraz kötü hissettiğimden burada dinlenmeye karar vermiştim ama.. Sanırım yine yakalandım." Kıkırdadı.

"Kendini kötü hissediyorsan lütfen revirde dinlen, burada değil!" İşte yine Hinata'nın kızgın suratı, bu şekilde korkutucu değil sadece sevimli oluyor. Kızgın bir Chihuahua.

Hinata ona kızmaya devam ederken, Komaeda yerinden kalktı ve Hinata'nın yanına yürüdü. Elini Hinata'nın omuzuna koydu ve kulağına doğru eğildi.
"Teşekkürler Hinata-kun, endişelendiğin için. Şimdi revire gidip dinleneceğim, güle güle."

Daha sonrasında gülümseyerek Hinata'ya el salladı ve oradan ayrıldı. Hinata ise bir süre orada kaldı. Yüzü bu kadar kırmızıyken öğretmenler odasına gidemezdi sonuçta.. Değil mi?

~~~~~~~~~~~~~~

Not; Aaah, bayağı uzun zaman oldu, bekleyen var mıydı bilmiyorum gerçi.. Ben de uzun bir zamandır yazmıyordum, paslanmış olmam mümkün.. Normalde devam edeceğimi zannetmiyordum ancak dün bir arkadaşımla konuşurken "Devam etsene çok fluff yazıyorsun." deyince bir miktar gaza geldim. Kendisine buradan teşekkür ediyorum. Umarım bu -sanırım kısa- bölümü beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde umarım görüşebiliriz!

Trashcan and Hope BasketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin