Bir lokantaya geldik. Salak kafam bende o kadar merak ettim. Beni en fazla nereye getirebilirdi ki?
İçeri girdik kimse yoktu sadece garsonlar vardı. Böyle lüks bir yere kimsenin gelmemesi imkansız olduğu için muhtemelen Kuzey kapattırmıştı. İyi olmuş aslında insanların bize bakmasına sinir oluyordum çünkü.
Masaya oturduk. Deniz Bengünün yanına Kuzeyde benim yanıma oturdu. Yemekleri Kuzey sipariş etti. Bende kendimi tutamadım tabi:
- Zevkine çok güveniyorsun heralde.
- Ee
- Hepimizin yemeğini söylediğine göre çok zevkli olmalısın diyorum
- Karaca bence abinin zevkine güven
- Yemekleri benim restoranımda yediğimize göre yemekleride seçebilirim!
- Senin restoranınmı?
- Evet benim.
Şimdi restoranı nasıl bu kadar kolay kapattırdığını anladım.
Yemeklerimiz geldi. Tabağımda et gibi bir şey vardı anlamadım. Yemeden önce Bengü'ye baktım bu ne lan dercesine bir ifade vardı yüzünde. Korkarak bir lokma aldım ve midem bulanmaya başladı. Et pişmemiş gibi duruyordu.Fısıltı gibi bir sesle" lokantam var diye övünüyor bir eti bile pişirmeden getiriyorlar"
- Et pişti sen ağzının tadını bilmiyorsun.
- Benim ağzımın tadı gayet güzel. Hem bunun içinde ne var?
- Boğa bağırsağı.
Neye uğradığımı şaşırdım. Hemen koşarak kendimi tuvalete attım ve midemden boğazıma doğru çıkan acı sıvıyı lavaboya boşalttım.
Arkamdan Bengü geldi:
- Canım iyimisin?
- Evet sadece midem bulandı.
- Benimde, başka organ bulamamışlardamı bağırsağını almışlar hayvanın!
- Aynen, bu Türk mutfağına büyük bir hakaret.
Bengüyle söylenerek tuvaletten çıktık. Masaya geldiğimizde Deniz gene o müthiş (!) esprilerinden birini yaptı.
- Aşk olsun Karaca bu yaptığın İspanyol mutfağına bir hakarettir. Mezarında ters dönmüştür zavallı İspanyollar.
-Deniz kapa çeneni görmüyomusun kız sizin o harika bağırsağınızdan sonra ne hale geldi!
- Türklerin mantıları sarmaları dururken gavurların bağırsağını yiyoruz asıl Türkler bunu görüp mezarında ters dönücek.
- Kesin kavgayı. Yürüyün gidiyoruz bir kişi daha ağzını açarsa kafasına sıkarım!
Ve tam ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki Deniz parmağını dudağına götürüp sus işareti yaptı. Bir daha düşündüm de haklı çünkü Kuzey çok ciddiydi.
Sessizce arabaya bindik. Kuzey bana döndü:
- Pekala madem çok biliyorsun söyle nereye gidiyoruz birimiz bile sevmezsek eve aç dönüyorsun.
Biraz durdum sonra aklıma dünyanın en güzel yeri geldi:
- Dönerci Hasan'a gidiyoruz.
Deniz gülünce sinirlendim ve arkamı döndüm:
- Oradaki etler pişmiş oluyor ve içinde bağırsak olmuyor. Bence gülmeyi kes yoksa Kuzeyden önce ben sıkarım kafana!
- Tamam be abla kızma,ben ettim sen etme acı bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROMANTİK MAFYAM
RomanceGenç ve güzel kızımız Karaca ve Karaca'nın babasının borcu sayesinde Karacayı tanıyan genç mafya Kuzey . Aşkın derin sularında yüzen iki genç aşığa eşlik etmek istermisin?❤️❤️