Akşam sıcağının verdiği ter,yorgunluk,bıkkınlık ve etrafımdaki salak dostumun bulduğu salak insanların verdikleri sinirle,
"Neziriye Çıkmazı" yazan tabelaya doğru yürüdüm. Bu çıkmaz,2.5 Yıl önce benim hayatımdaki tüm basitliği,sadeliği ve masumluğu almıştı.
"Buradan başka yol yok Mira,çıkmaz sokak!" diye arkamdan bir salak bağırdı ve gülümsedim. Bu sokağa,o gece girdiğimde bir çıkışın olmadığını sanıp yerime sinerek ağlarken,hayallerin bittiği ve şehvetin başladığı o kapı açılmış,ve beni de karanlık arzusuna çekmeyi başarmıştı.
"Evet gerizekalı,bu yüzden bar buraya yapıldı zaten!" diyerek başımı iki yana salladım ve karanlıkta belirlenemeyecek kadar iyi saklanmış kapıya 4 kere vurdum. Geriden gelen sert ve gür ses beni ilk gün gibi irkiltti.
"Şifre!" bu kadardı. Adamı hiç görmemiştim,başka bir kelime ettiğini duymamıştım,gür sesi her zaman tek kelimeyle cehenneme açılan kapının zebanisi kılıyordu onu gözümde. Kel miydi? Yoksa uzun saçlı? Gözleri ne renkti? Yeşil,mavi? Yoksa sıradan bir insan gibi kahverengi? Bir ailesi var mıydı? Yoksa buradaki herkes gibi ruhsuz muydu o da? En önemlisi,o da bizler gibi köle miydi;yoksa kapıların arkasından bizleri izleyen bir efendi mi?
"Kir!" Dedim,sesimin soğuk ve ölümcül çıkmasına özen göstermeme dahi gerek kalmadan. Buydum ben,soğuk,sert,acımasız ve katı. Etrafımda olursan,ya benim gibi olursun,ya da boğulursun.
Kapı gürültülü bir şekilde açıldı ve sonunda bana yetişmeyi başarabilen 3 ahmakla birlikte karanlığa yürüdüm. Doğrusu,ben yürüdüm,çünkü hepsi salaklar gibi bana bakıyorlardı. Sonunda biri sessizliklerini bozdu ve
"Mira,şey,burası tamamen karanlık. Doğru yer olduğuna emin misin?" dedi. Sonunda sinirlerimi tepeme attırmayı başarabilen çocuğa baktım ve sıcak havayı buz gibi kesen bir sesle bağırdım:
"Evet,bay çok bilmiş! Neredeyse 2 yıldır her gece buradayım,ama maalesef hep yanlış yere geliyormuşum!"
"Özür dilerim,sinirlenmeni istemedim..." mahçup sesiyle özür dilerken kesin bir dille onu susturdum
"Sen,ve yanındaki 2 sik kafalı,buraya gelmeyi,buraya girmeyi siz istediniz. Buraya girerseniz,sonuçları için beni suçlamayacaksınız. Ya şimdi girin,ya da buradan derhal def olun!"
3 Salak,birbirleriyle bakıştılar ve sonunda adının Gürkan olduğunu sandığım salak konuştu.
"İyi geceler Mira.."
Üçü de arkalarına bile bakmadan hızla uzaklaşırken kapı kapandı. Umursamadım,kapının nasıl kapandığı,kimin kapattığı. artık umurumda bile değildi. Döndüm,ve sonsuz gibi görünen karanlığa bağırdım.
"Kir,sizi ahmaklar,kir!"
Bu kadar fazla önlem bazen canımı sıkıyordu. Emindim,hepsi beni adları gibi tanıyorlardı. Ama yine de Ogün emreder,onlar yapardı ve güvenlik protokolu buydu.
Sonunda,Işıklar açıldı ve upuzun yolda yürümeye başladım. Yolun sonuna geldiğimde,10 santimlik cehennem kapısının önünde durdum.
'İşte,masumluğum yine bitiyor.' diye düşündüm ve şifreyi girdim. 16905034. Bu şifreydi bana o gece karanlıktan gelen sesin söylediği. Bu şifreydi,karanlık alevlerin bedenimi kapladığı zamanın armağanı... Bu şifre benim cennetimdi,kurtuluşuma giden anahtardı. Ve bu yol bdnim cehennemimdi. Karanlıktan aydınlığa bir yol,ama ne gariptir ki bu yol kirli bir yoldu. Aydınlığım iki yıldır seks,ölüm ve uyuşturucuydu. Ve ben aydınlığın kuluydum,kölesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM NEFRET
Romance"Korkmam mı gerekiyor?" dedim alaycı bir şekilde gülümseyip,elimdeki kokteyl'den bir yudum daha aldım ve gözlerine baktım. "Korkman gerekiyor." gözlerindeki şehvet ve alay gitmişti,az önce bile soğuk bir duvar gibi görünen okyanus mavisi gözleri,şi...