0.2

273 35 11
                                    

...

 Bu lafı duyduktan sonra hızlıca odadan çıkmaları için Hoseok ve korumalara emir verdim. Onlar önde, ben arkada ilerlerken odadan çıkmadan önce son bir defa arkamı döndüm ve dik dik bana bakmakta olan Soo Mine baktım. Hoseoka karşı olan bakışları korkutucuydu, ama bana hayranlıkla bakıyordu. Sanki aşık olmuş gibiydi.

Beni sadece 1 kere görmüştü ve benimn hakkında bu kanıya varmıştı. Soo Min, zeki bir kızdı. Ve deli gibi davranmıyordu. Aksine, Hoseoka verdiği cevaplar son derece mantıklıydı. Ve şu an Hong Jooyu çok merak ediyordum.

Hong Joonun da Soo Min gibi zeki biri olma olasılığı çok yüksekti. Soo Min buradaki ortama uyum sağlamış gibi gözüküyordu. Belkide biz odaya girmeden önce Hong Joo vardı ve son dakikalarda Soo Mine döndü.

Odadan çıktığımızda doktorlara yarım saat içinde toplantı odasında olmalarını ve o kız hakkında her şeyi öğrenmek istediğimi söyledim ve ayrılmadan önce kıza seslenebilmek için onun gerçek adını öğrendim ki gerçek adı da Park Soo Minmiş. Hızlı adımlarla Hoseok önde, ben arkada odamıza doğru ilerledik.

-----------------------------------------------------

Hoseokun ağzından

-----------------------------------------------------

Soo Minin Yoongi hakkında söylediği şeylerden sonra, pek de iyi gözükmüyordu. Adımlarını gittikçe daha da serileştiriyordu ve bu da ona yetişmemi zorlaştırıyordu. İlk başta ben onun önünde yürüyordum ama dakikalar önce benim önüme geçmişti. Artık adımlarını sertçe yere vura vura koşmaya başladığında bende olabildiğim kadar hızlıca koştum ve onun kolundan tutup, durdurarak kendime çevirdim.

- Yoongi, iyi misin?

- Sence Hoseok?

- Tamam, kızı söylediği şey beni de ürküttü ama sonuçta o ruh ve akıl sağlığı bozuk biri. Ve en normal şeylere bile garip tepkiler vermesi sencede çok normal değil mi?

- Tamam, haklısın. Ama bu kız üzerinde uzun bir süre inceleme yapmamız gerekli, biliyorsun değil mi?

- Bu konuda ben de sana katılıyorum. Ayrıca şu tavşan mevzusu da bir hayli ilginç görünüyor. Soo Min hakkında öğrenmek istediğim çok şey var.

Yoongi benim bu enerjik halime karşın sadece yarım bir gülümseme attı ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Soo Minin hastalığı çok hafif bir hastalıktı. Çift kişiliklilik, çok sık görülen bir vakaydı ve bu kişilerin sorunları genelde hafif bir psikolojik tedavi ile çözülebiliyordu. Bu kız, Soo Min, ne yapmış olabilirdi de bu kadar normal karşılanan bir vakayla tımarhanenin en tehlikeli hastaları arasına girmişti?

Kafamdaki bu deli sorularla ilerlerken çoktan odamıza varmıştık. Yoongiye çantamdaki sodalardan birini serinlemesi ve aslında rahatlaması için verdim. Aradan 20 dakika geçmişti. Biz toplantı odasına doğru yavaş yavaş ilerlerken, koridorlarda Yoongiye sakin olması için moral veriyordum. İşe yaramış gibi gözüküyordu ki 2 kattayken Yoongi gülümsüyordu.

-Az önce sinirden kızarmış Yoongi nereye gitti? Yonsa sende çift kişilikli falan mısın?

-Benim sinirlerimi bozma Hoseok, gülsem de hala korkum geçmedi bu kız hakkında.

- Neyse.

-------------------------------------------------------------------

Yoonginin ağzından

-------------------------------------------------------------------

Toplantı odasına vardığımızda bütün doktorkar hazır gözüküyordu. Odaya girdiğimizde tüm dikkatler üzerimize çevrildi.

Maun masanın en başına yerleştirilmiş 2 sandalyeye oturduktan sonra direk konuya girdim.

- Bu kız, Soo Min, neden ve ne kadar süredir burada?

- Buraya 17 yaşındayken yani 6 yıl önce getirildi. İlk muayenesini nezarethanede yapmıştık. Polisler, kendisinin şizofreni hastası olduğunu ve muayeneye ihtiyaç duyduğunu söyleyerek bizi çağırdılar. Fakat kendisine çift kişiliklilik tanısı koyuldu. Bir süre Daegudaki bir tedavi merkezinde kaldı. Fakat bu süre içerisinde çok fazla olay çıkarttığı için tımarhaneye yatırılmasına karar verildi. Başka bir tımarhanede yaptıklarından sonra ise buraya getirildi.

Hoseok, korkmuş gözüküyordu ve benden önce benim soracağım soruyu sordu.

- Peki, neden hapishaneye düştü, tımarhanelerde ne olaylarıne sebep oldu ve şu "tavşan" mevzusu nedir?

...

Ortalık sessizleşmişti. Belliki bu konuyu açmak istemiyorlardı ama bizim bunu öğrenmemiz gerekiyordu. Uzun süren sessizlkten sonra kendimi tutamadım.

- Biri doktor Hoseokun sorusuna cevap verecek mi artık?

Doktorlar birbirlerine bakıp durdular. Etrafa öfkeli bakışlarr atmaya başladığımda doktorlardan biri - sanırım adı Kim Joongdu - konuşmaya başladı.

- "Hapishaneye girdi, çünkü Hong Joo sevgilisini öldürdü. İfadesi alınırken, sevgilisinin hastalıklı olduğunu ve öldürülmezse hastalığın kendisine de bulaşacağını söyledi. Yaklaşık 2 saat sonra başka bir polis görüşmeye onun yanına gitti ve verdiği tutarsız cevaplar sonucunda doktorları çağırdı. Tanı konulduktan sonra yatırıldığı tedavi merkezinde 3 hasta ve 1 doktorun ölümüne sebep oldu. Doktoru ve hastalardan 1ini ,bıçakladı, diğer ikisinede psikolojik baskı uygulayarak intihar etmelerini sağladı.

Yatırıldığı ilk tımarhanede ölümlerin sayısı arttı. 6 ayda 2 doktor ve 5 hasta öldürdü. Son çare olarak buraya yatırıldı. Buraya geldiği ilk 2 yılda 4 doktor, 13 hasta yani toplamda 17 kişi öldürdü. Son öldürdüğü adama yaptıklarından sonra ayrı bir yerde, özel korunaklı bir hücrede tutulması gerekildiğine karar verildi."

Doktorun bu anlattıkları beni daha da çok korkutmuştu. Bu kadar korunaklı bir yerde bile nasıl 17 kişiyi öldürebilmişti. Ayrıca bunların yarısını psikolojik baskı uygulayıp intihar ettirerek öldürmüştü. Bu şekilde hastaları öldürebilmesi az da olsa normal karşılanabilirdi. Sonuçta buradaki kişilerin çoğu travmatik olaylar geçirmiş kişilerdi ve bu travmalar en ufak şekilde bile olsa tetiklenince yapacakları şeyler çok tehlikeli olabiliyordu. Peki ya doktorlar? Onların hem bu şekilde sorunları yoktu, hem de böyle şeylere karşı normal kalabilmeleri için eğitim alıyorlardı. Bu kız ne yapmıştı da onlar intihar etmişilerdi?

-Peki ya bu "tavşan?"

Hoseok korkmuş gözüküyordu ve ben tavşan dediğim anda bakışları doktordan bana çevrilmişti. Aynı doktor tekrar konuşmaya başladı.

- Sevgilisini öldürdüğü günden 2 hafta önce, sevgilisi kendi evine siyah bir tavşan almış. İfadesinde hastalığın tavşandan bulaştığını söylüyordu. Ona birisi tavşanlarla ilgili herhangi birşey söylediğinde, Soo Min de Hong Joo da çıldırıyor. Hatta bir keresinde yemekte tavşan eti vardı ve bunu anlayan Soo Min, göğsüne bıçak saplamaya çalışmıştı.

Bu kız gerçekten beni korkutuyordu.

- Peki korkusu özellikle siyah tavşanlar üzerine mi yoksa bütün tavşanlardan mı korkuyor? Ayrıca ona ne hastalığı olduğu sorulmamış mı?

Hoseokun bu sorusu üzerine bütün doktorlar önlerindeki dosyaları karıştırmaya başladılar. Doktorlardan biri ayağa kalktı ve elindekini okumaya başladı. Sanırım elindeki kağıt, Soo Minin ifadesiydi.

- Soo Mine bu soru sorulduğunda şu cevabı vermiş: "Bunun ne hastalığı olduğunu bilmiyorum ama tavşanın gözlerinde hastalığı gördüm. Sonra aynı bakışları onda da görünce, onun da hastalıklı olduğunu anladım ve onu öldürdüm. Ama tavşanı öldüremedim. Bu yüzden hastalık hala yayılıyor olabilir. Tehlikedeyim, tehlikedeyiz. Ve en iyisi de siz tavşanı öldürmeme izin vermeyenler: Tehlikedesiniz." Hastaneye ilk geldiğinde bize de aynı şeyleri söylemişti.           "Tehlikedesiniz" Ve siz odadan çıktığınızda, biz onu odasına götürmek için içeriye girdiğimizde de sizin için aynı şeyleri söyledi: " Onlar da tehlikedeler."

freak-sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin