"Ben de seni Yoongi."
Yüzünde her zamanki o büyük gülümsemesi belirdi. Çünkü anlamamıştı.
"Öyle değil, öyle değil, öYLE DEĞİL!"
Sinirle masayı ellerimle ittirdim ama masa yerine sandalye ve küçük bedenim hareket etti. Sandalyemin arkaya gitmesiyle sinirlenip ayağa kalktım ve odada depar atmaya başladım. Hoseok müdahale etmemişti, sadece izliyordu beni. 2-3 turdan sonra geri yerime geri oturdum.
Dirseklerimi masaya yaslayıp kafamı kollarımın arasına koydum. Gözlüğümü çıkarttım, saçlarımı karıştırdım.
"Hoseok, o sevmek o sevmek değil. Ben sa-"
"Biliyorum."
"Ne?"
"Biliyorum, biliyorum. Nasıl anlamam? Yıllardır beraberiz Yoongi. Attığın adımdan bile ne hissettiğini anlıyorum ben. Bunun da farkındaydım. Gerçekten anlamadığımı mı düşündün?"
"Ama be-"
"Bu kadar saf olamazsın Yoongi. Bu kadar saf olmamalısın."
"Biliyordun yani. Farkındaydın."
"Evet."
"Ne kadar süredir peki?"
"Uzun süredir."
"Peki madem bunu biliyordun, anlamıştın, neden bana Soo Min'i sevdiğini söyledin? Tepki ölçümü falan mıydı?"
"İşte şimdi gerçek Min Yoongi konuşmaya başladı. Kendini kaybetmiştin, farkındasın değil mi? Bu sen değilsin. Aşk, sevgi seni çok değiştirdi. Kendine gelmen gerekli artık."
"Nasıl anladın?"
"Seni gördüm."
"Ne?"
"Gece yarısı, beni izlerken gördüm. Uyandım, sana baktığımda beni izliyordun. Karanlıktı, fark etmedin uyandığımı. Belki 5, belki 10 dakika uyuyor numarası yaptım. Seni gözledim. Sonra uyudun. Sen uyuyunca, ben kalktım. Düşündüm. En mantıklı kanı buydu. Ben de bu kanıya inandım."
"Peki...sen?"
"Ben ne?"
"Hislerin?"
"Seni sevdim Yoongi. Hep benim için bir kardeştin, kardeşten de öteydin. Bir yerde ben de senden hoşlandığımı düşündüm, hatta belki de hoşlandım. Ama doğru değildi Yoongi. Bizim gibi iki kardeşin çıkması, doğru değildi."
Konuşamadım. Beni seveceğine inanmıştım ama sevmemişti. Ve bunun tek sebebi beni kardeşi olarak görmesiydi.
"Sadece bundan dolayı mı? Kardeşin olduğum için mi yani? Daha iyi anlaşmaz mıydık ki? Birbirimizi en iyi biz tanıyoruz, zaten çok yakınız, yani şu andan tek farkımız adımız sevgili olacak, arkadaş değil."
"Peki psikolojik açıdan hiç düşündün mü?"
"Nasıl?"
