ders müzikti. işte benim dersim!
müzik dersi için müzik odasına gittik. herkes teker teker yerlerine oturdu. Güneş köşede yanında ben benim yanımda Efe, Efe'nin yanın da Can, Can'ın yanında Savaş vardı. Efe bana elini uzattı: Merhaba ben Efe. galiba ilk tanışmamız pek iyi olmadı değil mi ?" diye sordu gülen yüzle. ben bu çocuğu sevdim. "Merhaba ben Almira aslında haklısın hiç iyi bir tanışma yaşamadık. bu arada Furkan'ın odasında yaptıkların için teşekkür ederim. " dedim gülen bir yüzle. "ben Furkan hocanın yanında teşekkür edilecek bir şey yaptığımı hatırlamıyorum aslında. " dedi o da sırıtan bir suratla. "gerçekleri söylemenden bahs ediyorum. " dedim. "e o da teşekkür edilecek birşey değil ki bak sen de söylüyorsun gerçekler" dedi 'gerçekler' e vurgu yaparak. ben de sırıttım ve o sırada içeriye hoca girdi. 30 yaşlarında gibiydi. genç ve güzel bir bayandı. Kırmızı pantolonu beyaz gömleği ile güzel gözüküyordu. kumral saçları kahverengi gözleri vardı. "merhaba çocuklar galiba bu gün aramızda iki yeni kişi var." dedi bize gülümseyerek. "merhaba ben müzik öğretmeni Canan. sizler de kendinizi ve müzikle uğraşılarınız varsa onları bize söyler misiniz?" dedi hoca. ilk Güneş kalktı. "ben Güneş Özer. Özer holdingin tek varisi. müzikle ilgili olarak; bas gitar, normal gitar, elekrto gitar, piano çalabiliyorum." dedi. " ooo ne güzel aferin sana. bizim pazartesi günleri okuldan sonra müzik kulübü olarak çalışmalar yapıyoruz ve diğer okullar ile yarışmalara katılıyoruz kabul edersen sen de gel." dedi Canan hoca. Güneş sadece kafasını sallamakla yetindi. " evet tatlım sıra sen de sen tanıt bize kendini" dedi bana gülümseyerek. " Almira, Yıldız holdingin tek varisiyim. Müzikle ilgili olarak her türlü gitarı, piano, yan flüt, keman, çello çalabiliyor ve şarkı söyleyebiliyorum." diye yanıt verdim. hoca gülümseyerek "o zaman seni de müzik kulübümüze bekliyorum canım.rica etsem bize bir şarkı söyleyebilir misin?" dedi "tabii ki" diye yanıt verdim ve mikrofonun başına geçtim.hocaya hangi şarkıyı söyleyeceğimi söyledim o da kareokesini açtı ve işte başlıyoruz;
Car is parked, bags are packed, but what kind of heart doesn't look back
At the comfortable glow from the porch, the one I will still call yours?
All those words came undone and now I'm not the only one
Facing the ghosts that decide if the fire inside still burns
Araba park halinde, eşyalar toplandı, ama nasıl bir yürek dönüp de geriye bakmaz
o verandadan gelen rahatlatıcı pırıltılı bakışları görüp, hala daha sana ait diye adlandırmışken?
Tüm o sözler tamamlanamadı ve şimdi içimizdeki alevin hala daha yandığına dair kabuslar gören tek ben değilim
All I have, all I need, he's the air I would kill to breathe
Holds my love in his hands, still I'm searching for something
Out of breath, I am left hoping someday I'll breathe again
I'll breathe again
Tek sahip olduğum, tek ihtiyacım olan, nefesini alabilmek için canımı verebileceğim tek kişi o
Aşkımı ellerinde tutuyor, yine de ben bir şeylerin arayışındayım
Nefesim kesildi, (yine de) bir gün Tekrardan nefes alabileceğim umuduyla başbaşayım Tekrardan nefes alabileceğim
Open up next to you and my secrets become your truth
And the distance between that was sheltering me comes in full view
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seçim
Teen Fictionİki çok yakın dost.Cevabı bilinmeyen sorular.Nefretler, aşklar, acılar, mutluluklar ve en önemlisi de öfke. mutluluğa açılan bir kapı ve tutulmayacak sözler...Bir genç tüm bunlara nasıl katlanacak? Mutlu son varmıdır? Bu hikaye onun hikayesi Almir...