Kırık dökük aynanın karşısında dikilmişti genç adam; kendisi de ayna gibiydi; paramparçaydı... Darmadağındı... Hem de baştan sona, ruhundan gözlerine kadar dağılmıştı. Buğulanmış ayna sadece boğuk mavi gözlerinden taşan solgun bakışlarını ve birbirine karışmış koyu kahve saçlarının iç karartıcı hâlini yansıtabiliyordu belki; ancak hissettiği bambaşkaydı..
Ruhunun bedeninin içine sığamadığını hissedebiliyordu mesela; kendine olan kırgınlığı, hayalleri ve hedefleri uğruna onlarca insanı feda etmesinin pişmanlığı... Ve bu uğurda taşımak zorunda kaldığı pişmanlığın, düşünceleri arasında nasıl büyük bir yer edindiğini hissetmek zorundaydı ne yazık ki.
Ama en çokta o insanların seslerindeki tını yavaşlatıyordu kalbinin ritmini. Suçlayıcılık vardı, umutsuzluk vardı, türlü lanetler vardı...
Yakasına yapışmış o adamın görüntüsü, zihninin bir köşesinden gün yüzüne savruldu birdenbire.
Ah, yine gözleri doluyordu işte!
O kadar çok ağlamıştı ki günler boyu, gözyaşlarını hissettiğinde, ağlama hissi geldiğinde bile canı yanıyordu artık. Canı yanmalıydı da zaten. Canı yanmadığı zaman hatalarını telafi etme şansı bulamazdı ama, değil mi?
4. gün... Öldürülmüş 38 bin insan... İşgal edilmiş 26 ülke... Esir alınmış 57 bakan, cumhurbaşkanı, elçi... 79 milyar zarar... Ağlayan çocuklar, kaçan vatandaşlar, direnmeye çalışan ordular ve ruhunu kasıp kavuran pişmanlıkla pes etmiş bir adam:
Martin...
Sanki tüm gezegenler Dünya'nın yörüngesine girmiş ve birer birer infilak etmiş gibi bir kargaşa hakimdi yeryüzünde. Her yer talan edilmişti. Dünya'nın herhangi bir yerindeki herhangi bir sokağa girdiğinizde dört bir yanınızı kaplayan ağır duman kokusu genzinizi yakardı hiç şüphesiz. Dakikalar içinde yüzlerce defa patlayan füzeler, bombalar ve daha önce hiçbir insanın görmediğine yemin edebileceğim silahlar; akıl sağlığınızın tek bir saniye bile dayanamayacağı gürültüler ile sarsılan yeryüzü, sanki toprak parçalarının hepsi havada uçuşuyormuş gibi kahverengiye boyanan gökyüzü... Onların ayak basmadığı tek bir yer bile kalmamıştı. Yoksa yerle bir etmediği mi demeliydim?!
* * *
●DÜZENLENMİŞTİR!●
Herkese merhaba! İlk hikâyeye iki yazar olarak başlamaya karar verdik. Bilim-kurgu kategorisinde olacak hikâyemiz. Yaklaşık 2-2,5 yıldır üzerinde uğraştığımız bir çalışma Karanlık Gezegen: GRANOYA. Kurgusunu hiçbir hikâyeye benzemeyeceği konusunda oldukça iddialıyız. Destekleriniz için şimdiden teşekkür ederiz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK GEZEGEN: GRANOYA
Science Fiction4. gün... Öldürülmüş 38 bin insan... İşgal edilmiş 26 ülke... Esir alınmış 57 bakan, cumhurbaşkanı, elçi... 79 milyar zarar... Ağlayan çocuklar, kaçan vatandaşlar, direnmeye çalışan ordular ve ruhunu kasıp kavuran pişmanlıkla pes etmiş bir adam: ...