Keşke Melis' de yanımda olsaydı. Keşke bana yardımcı olsaydı. O benim ailem arkadaşım herşeyimdi. Tabii bana sahip çıkan, bana ailemmiş gibi davranan tek o olunca...
-"Bahadır Bey' in yakını sizmiydiniz?"
Dedi genç doktor. Kendi kendime düşünürken çok dalmışım. Beyaz önlüklü hafif kel, kısa boylu ve topallayan bir adamdı. Yemyeşil gözleri vardı.
-"Bahadır Bey içerideki adam mı?"
-"Yani tanımıyor musunuz?'
-"Mağlesef, ben onun yakını değilim ama kazara ona çarptım, şimdide acil gözlemden çıkmasını bekliyorum.
-"Anladım, o zaman hastanın durumunu size söyleyebilirim?"
-"Tabii" dedim kafamı sallayarak.
-"Hastanın durumu iyi. Çokta kötü değil sadece sağ bacağının baldır kemiğinde ve ayağının üstündeki tarak kemiğinde kırıklar var. Bunun haricinde vücudunun belirli kısımlarında doku zedelenmesi yaşamış. Adam şanslıymışki kask takıyormuş, çünkü yere ilk düştüğünde ilk darbeyi kafasına yemiş. Bu nedenle ani bir baygınlık geçirmiş bunlar haricinde, hasta yaşıyor yani şanslısınız. Eğer hastayı görmek isterseniz bir yarım saat sonra hemşirelerin işi biter bitmez rica ederseniz sizi içeri alabiliriz." Doktor konuşmasını bitirdikten sonra geçmiş olsun dedi ve gitti.
Ardından bende oturdum ve beklemeye başladım.
Bir yarım saatten az bir zaman geçti aradan hemşireler odadan çıktı ve sedyedeki adamı, Bahadır dedikleri adam olmalı ki götürmeye başladılar. Bende onları takip ettim. Bir odaya geçirdiler adamı. Bende geçiyordum ki hemşirenin biri beni durdurdu.
-"Yabancıların geçmesi yasak hanımefendi" diyerek geçişimi engellemiş oldu.
-"Ama ben onun yakını sayılırım yani yakını değilim ama, trafik kazası geçirdi beyefendi ve ona çarpan kişi de benim. Yani bu nedenle umarım beni içeri alırsınız, dimi? Yani bir bırakında adam ne halde bir bakayım" dedim hızlıca
-"Pekala ama beyefendinin yakınları geldiğinde sizi odadan çıkarmak zorunda kalabiliriz, hem yakınlarıyla sorun yaşamamanız için hemde odada hastanın sağlığı için fazla kişinin bulunmaması gerekir hanımefedi"
-"Tamam, peki şimdi girebilirmiyim?
-"Tabii buyrun" diyerek beni eliyle içeri buyur etti.
Ben içeri girdiğimden 1-2 dk sonrada hemşireler acil şifalar dileyerek çıktılar. Ve bende odada hiç tanımadığım ve gün ortasında işimi gücümü bırakıp hastanede yakınları gelene kadar onunla ilgilenmek zorunda kaldığım bir adamla baş başa kalmıştım.
Adamın hiç uyanacak gibi bir hali yoktu. Mışıl mışıl uyuyordu. Bende yanına yaklaştım yüzünün içine girecekmişçesine eğildim sanki ben bu adamı bir yerden tanıyordum. Derken adam gözlerini birden açtı. Ödüm koptu... Zombi gibi hiç haber vermeden gözlerini açtı. Haber vermeden derken, yani adamın "Nisaa canım bak ben birazdan gözlerimi açacam haberin olsun" diyecek hali yoktu tabii ki. Yani hiç olmasa insan gözünü açmadan önce biraz kıpırdar. Bu, hiç zahmete girmeden direk açtı gözlerini Maşallah.
Tabii onun gözlerini açmasıyla benimde geriye debinmem bir oldu. Kehribar renginde gözleri vardı. Sayfalarca satırlarca çooooooooook güzeldi. Göz bebeğine yakın kısımlar turuncu geri kalan kısımları ise sarıydı.
Adam doğrulmaya çalıştı. Bende
-"Durun hemen kalkmayın" diyerek elimle onu geri yatağına ittim. Tabii yavaşça ittim. Ardından da:-"Siz biraz bekleyin ben bir hemşire çağırıp geliyorum" dedim ve koşar adımlarla odadan çıktım bir hemşire bulup geri döndüm. Geri döndüğümde hemşire adamın yanına gitti, hiç bilmiyorum ne yaptı ama galiba kontrol etti iyimi diye bir baktı. Ardındanda odadan çıktı zaten. Adamla yine yalnız kalmıştım, ama bu sefer adam uyanıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Kaybolanlar
Chick-LitBelki üstün yeteneğim olmadığından dolayı muhteşem bir kitap yazamıyorumdur... Ama bu kitap sırf senin için Ashley.. Seni çok seviyorum... >♡