4.bölüm

76 21 16
                                    

Karşıma iki yol çıktı çok kararsız kalmıştım geri doğru baktığımda adamların geleceğini düşünerek sağ koridora saptım.
Karşımda duran duvarı görünce kapana sıkıştığımı anladım ve etrafa bakınırken biraz ileride kapının olduğunu fark ettim. Hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledim ama korkudan elim ayağım birbirine girmiş ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Odaya girdikten sonra kapıyı hızla kapatıp odaya bi göz gezdirdim
"Sen kimsin?"
Kafamı sesin geldiği tarafa doğru çevirdiğimde benim yaşlarımda siyah saçlı,siyah gözlü ve beyaz tenli bir erkek cocuğu gördüm elindeki telefonu koltuğun üzerine bıraktı ve sorusunu yeniledi.
"Sen kimsin diyorum ,duymuyomusun?"
"Şey ,ben"
Kelimeler ağızımdan zorla cıkıyordu ,konuşnayamecalim bile kalmamışken bide karşıma bu çocuk çıktı. Çocuk dediğimede bakmayın büyük adam gibi maşallah illa ağızımdan zorla laf alcak.
"Evet, sen"
Bize doğru gelen ayak seslerini duyar duymaz panikledim
"Adamlar peşimde yardım et nolur. "
Çocuk gözlerimin içine uzunca bir süre baktıkta sonra bulundugumuz durumun ciddiyetinin farkına varınca telala,
"Şuraya geç!"
Kolumdan tutup beni köşedeki koltuğun yanındaki boşluğa bıraktı.
Üzerime koyduğu bir kaç yastıkla neye uğradiğımı şaşırsamda ses edemedim. Çünkü adamların beni bulmasındansa şu an içinde bulunduğum durumu tercih ederim.
"Sakın ses çıkartma. "
Diyen çocuğa yastıkların arasından kafa salladım aniden açılan kapı heyecanımı iki kat daha arttırdı.
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz benim odama bu şekilde giremezsiniz!"
Çocuk resmen koca koca adamlara kafa tutuyodu hayret ederek konuşmaları dinlemeye devam ettim
"Özür dilerim kücük bey ,bi daha olmaz."
"Zaten bir yanlışınızı daha görürsem hiç acımam gider babama söylerim.
O size ne yapacağını İyi bilir. "
Adam mahcup bir vaziyette dışarı çıktıktan sonra ben hala ne olduğunu anlaya bilir. "
Adam mahcup bir şekillde dışarıya çıktıktan sonra ben hala ne olduğunu anlayamamıştım çocuk resmen kendinin beş katı adama azar çekti üstüne üsluk adamda ondan özür diledi. Vay be.
Ben üzerimdeki yastıklardan kurtulup yavaşça ayağa kalktım. Tam ayağımı burkup düşecekken o çocuk yanıma gelip beni kollarının arasına alıp düşmemi engelledi. O gözlerimin içine bakmaya devam ederken bende belli belirsiz bir teşekkür ettim.
"Teşekkür ederim. "
Çocuk benim ettiğim teşekkürü duymazdan gelerek ;
"Neden senin peşindeydiler."
"Ben, şey bilmiyorum. "
"Ne demek bilmiyorum bir sebrbi varki senin peşindeler. "
Göz yaşlarımı daha fazla tutamadım ve ağlamaya başkadım.
"Ağlama ,dur!
Neden ağlıyorsun?
Ağlamasana!"
Zar zor çıkan sesimle
"Ne olur beni burdan kurlar,lutfen. "
Gözlerimin içine acıyarak bakıyordu bense hala ağlamaya devam ediyordum.
"Tamam, sana yardım edicem ama ağlamayı kesersen. "
O öyle dedikten sonra birden ağlamam kesiliverdi.
"Benim adım rüzgar. "
" ..."
"Senin adın yokmu?"
Kekeleyerek adımı söylemeye çalıştım.
"De-de-niz"
"Tamam,eviniz nerde peki?"
Hafiften buruk çıkan sesimle
"Evim yok."
Dedim
"Nasıl yani , nerde yaşiyosun ?"
"Yeter !benim evim falan seni ilgilendirmez. Sadece bu iğrenç yersen bir an önce kurtulmak istiyorum o kadar. "
Biraz fazla ileri gitmiş olabilirim ama bir insanıda bu kadar soru yağmuruna tutulmazki hemde bu kişi iki günde bu kadar ağır şeyler yaşadıysa.
"Tamam, sana yardım edicem ama seni bu evden ancak yarın çıkartabilirim. "
"Ne? Yarın mı? Yarına kadar burdamı kalcam?"
"Evet"
"Ya beni görürlerse"
"Bişey olmaz ben seni korurum"
Hıh ,beni korutayakmış bacak kadar boyu var türlü türlü huyu var sen önce kendini koyuda.
"Senmi?"
"Ne dedin"
"Hiiiiiiç, yok bisey. "
Çocuk uzerimdeki kirli kıyafrtleri farketmiş olacakki elinde bir pantolon ve birde tisört le bana doğru geldi.
Erkek kıyafetleriydi ama şu durumda bunyçu düşünecek değildim.
Kıyafetleri bana yavaşça uzatıp arkasını dönüp kapıdan dışarı çıktı.
Bense lavaboya doğru yoneldim elimi yüzümü bir güzel yıkadıktan sonra kıyafetlerimi çıkartıp rüzgarın bana verdiği kıyafetleri giydim.
Kendimi boy aynasında gmrünce gülmemi tutamadım. Bildiğin erkek cocuğuna dönmüşüm.
Kendimle dalga geçmem bittikten sonra istemsizce gözlerim kapanmaya başladı. Bende daha fazla direnmeyerek uykunun kollarına bıraktım kendimi.
   Sabah gözlerimi yavaşça araladıktan sonra etrafa göz gezdirdim. Üzerimdeki battaniyeyi fark edince yatarken üzerimin örtülü olmadığı aklıma geldi. Kapının açılmasıyla içeri elleri dolu giren rüzgar ,elindeki tepsiyi bana uzattı.
"Elime ne geçtiyse tepsiye koydum ,az kalsın emine ablaya yakalanuyordum. 
O yuzden çabuk yemelisin.
Tepside üç ,beş dilim ekmek , bi tane yumurta ,biraz reçel ,prieynir,zeytin vede börek vardı. Rüzgara memnun kalmış bir tavırla teşekkür ettim.
"Teşekkür ederim."
"Çabuk ye birazdan babam gelir ,o gelmeden seni arabaya götürmem lazım. "
Beni belli belirsiz bir kaç lokmadan sonra kolumdan tutup sürükleyen rüzgar yüzüme bakıp pis pis sırıttı.
Hala o canım kahvaltının tadını çıkartamamanın üzüntüsünü yaşıyorum.
Rüzgar bir yandan beni kolumdan tutup suruklüyor ,bir yandanda sessiz olmsmı soylüyordu.  Bense yakalanıcam diye elim ayağım titriyor, rüzgar ne diyorsa yapıyor,nereye götürüyorsa gidiyordum.


Yolun SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin