4.Gün

67 7 3
                                    

Hiçbir şey sebepsiz değildir bu hayatta. Gitmek için bahanesi olanı zor da olsa tutamıyormuşsun. Hayatımda herkesi kaybetmiş biri olarak söylüyorum, hayat boktan bir yer. Sözler bazen her şeyi bitirebiliyormuş, bakışlar artık istenmediğini anlatabiliyormuş. Birçok şey öğrendim. Bu acı kaybedişlerden olsun istemezdim ama öğrendim.

Acım ilk günkü gibi taze değildi, yaram artık kanamıyordu, şimdi yeni yeni kabuk bağlamaya başlamıştım. En zoru da o kabuğun düşme evresidir, kaşınır, yeniden kanar, bazen giydiğin bir şeye takılır ve sızlar ama düştüğünde de her şey geçer, sadece izi kalır.

Daha iyi hissediyordum kendimi. Çaldığım her kapı suratıma kapanmış olsa da bugün biraz daha iyiydim sanki. Başımda hala ağrı olsa da dayanamayacağım şekilde değildi. Evden çıktığımda farkında olmasam da yaz gelmeye başlamıştı. Benim aksime her yer cıvıl cıvıldı. Sevgilileriyle gezenler, gülüşen çiftler,

Her zamanki buluşma noktasına geldiğimde dostum beni bekliyordu. Yanına oturdum ve ilk defa gülümsedim.

"İnsanların hayatlarını etkileyecek kararlar alıyorum galiba, benim yüzümden hayatı bok gibi olan insanlar var," diye pat konuya girdim. Uzun uzun düşünüp konuşmalık cümleler kuracak havamda değildim.

"Neden böyle düşünüyorsun?"

"Çünkü gerçekten yanlış kararlar alıyorum, sürekli birilerini üzüyorum, sürekli birilerin kalbini kırıyorum, gittikçe kötü bir insan olmaya başladım. Hatta gittikçe değil ben hep böyleymişim sanırım."

"Geçmişini arkada bırakamıyorsun, omuzlarındaki bu yükü atsan uçmaya hazır olacaksın," dediğinde ona ilk kez hak verdim. Bugün dediği hiçbir şeye kulak asmamazlık yapmayacaktım. Kurduğu her bir cümle benim için önemli olabilirdi, tavsiye almaktan nefret ederdim ama bundan sonra tavsiyeleri dinleyecektim. "Bana tanışma hikayenizi anlatıyordun, devam et hadi," dediğinde buruk bir gülümseme belirdi yüzümde. Ölmüş bir insanı anıyormuşum gibiydi, günah çıkarma ayini düzenliyordum bir nevi.

"Beni seven insanlar genel olarak çok kısa bir süre sonra beni bırakır, bende bundan dolayı insanlarla kısa süreli eğlenebildiğim kadar eğlenmeye bakmaya başlamıştım. Onunla tanıştığımda da dediğim gibi böyle uzun vadeli bir şeye dönüşeceğini planlamadığım için eğlenmek istedim ama bu dalga geçmek anlamında değildi, üç beş gün yaz aşkı olarak takılmaktı. Sonra neden bilmiyorum ama kendimi geri çekmek istedim çünkü bana kendini çok kaptırmış gibi hissettim. Bir sabah kalktım ve her yerden engelledim, bana artık ulaşmasını istemedim, sonra birkaç ay sonra geri döndüğümde beni hala bekliyordu, neden geri döndüğümü sakın sorma onu bırakma kararını ani şekilde aldığım gibi aniden karar veriyordum, sanırım beni koşulsuz şartsız sevmesi hoşuma gitmişti. Her geri döndüğümde beni beklerden bulmak tuhaf ve bir o kadar da güzeldi. Kendimi özel ve ulaşılmaz gibi hissediyordum. Bu çok bencilce biliyorum ama o duyguyu inan tarif edemem."

"Her insan sevilmeyi sever, bunda senin bir suçun yok," dediğinde başımı iki yana salladım.

"Öyle değil işte, ben bunu yaparken onu kırdığımı bilmiyordum. Onda ne derece yaralar açtığımı bilmiyordum. Ben sadece kendimi korumaya çalışıyordum çünkü birine kendimi kaptırdığımda sonu hayal kırıklığı oluyordu ve ben uzun süre toparlanamıyordum."

Bir süre bana baktığını hissettim. Beni uzun uzun inceledi. Çekinerek ona baktığımda yüz ifadesinde bilgeçlik vardı. Kendinden aşırı emindi. Onu uzun uzun incelemediğimi fark ettim ama ona çekinerek bakmaya devam ediyordum.

"Sonra ne oldu?"

Tekrar önüme döndüm, "Birkaç gün daha takıldık ve bizim artık dönmemiz gerekiyordu, sonra bu kaldırımın kenarına oturmuş benim gidişini izledi. Birkaç hafta daha konuştuk ve ben yeniden onu engelledim, hayatıma dönüyordum, arkadaşlarımla eğleniyor, dışarı çıkıyordum ama bir yanım hep neden diye soruyordu. Neden kestirip atmak yerine ona küçük oyunlar oynuyordum? Bunun cevabını kendi zihnimde hiçbir zaman veremedim. Hatta böyle bir şeyi neden yaptığımı kendime dahi açıklayamadım." Gözlerim dolmaya başladığında kendimi iğrenç hissediyordum. Bir başkasının bana böyle davranmasını asla istemezdim ama ben bir başkasına hemde beni deli gibi seven birine böyle yapmıştım. Kendimi asla affetmeyecektim.

"Uzun süre sonra sevilmek güzel hissettirmiş olmalı."

"Yalan değil çok güzel hissettirdi ama böyle de olmamalıydı."

Kendimi sıkarak ağlamamaya çalıştım.

"Bazı acıları yaşayarak deneyimlen gerekiyor ve sende bunu yaşadın, ders çıkar, her şeyi geride bırak ve artık önüne bak, önünde çok güzel bir gelecek seni bekliyor, görebiliyorum," dediğinde güldüm.

"Benim önümde karanlık bir tünel var, ben kendi hayatını bok eden bir insanım, ben sadece kendimi değil başkalarınında hayatını bok ediyorum! İğrenç bir insanım!"

Soluğumun kesildiğini hissederek ayağa kalktım. Ellerimi bir ağaca yaslayarak derin derin nefes almaya çalıştım, yüzüm karıncalanıyordu, ellerim uyuşuyordu, sesler duymaya başladığımda gözlerimi sımsıkı kapattım, zihnimin karanlık kutusu açılmıştı ve kapattığım o sesler şimdi her yerdeydi. Kötüsün diye bana bağırıyorlardı. Bir el omzuma dokunduğunda gözlerimi açtım.

"Panik atak mı geçiyorsun?" diye sorduğunda başımı salladım. Sesler kaybolmuştu ama hala nefes almakta zorlanıyordum. Sakinleşiye kadar yanımda durdu, ellerimi tuttu. Kendime geldiğimde bana tatlı bir gülümsemeyle gülüyordu. "Daha iyi misin?" diye sordu. Başımı sallamakla yetindim. "Bugünlük bu kadar yetsin, sen eve git ve dinlen," dediğinde başımı sadece sallamakla yetindim. Ayağa kalkıp bir süre yürüdüm ve sonra dönüp ona baktım, yerinden kıpırdamadan bana bakıyordu. Gülümsedim ve "teşekkür ederim, gerçekten," diyerek önüme dönüp yürümeye devam ettim.

Birinin sana yardım etmesi iyi geliyordu, dertlerini dinlemesi, en az senin kadar üzülüp bir şeyler anlatarak bu zor günleri beraber atlatmaya çalışmak güzel bir histi. Belki kısa süreliğine bir arkadaştı benim için ama olsun, zaten hayatımdaki herkes kısa süreliğine yok muydu?

Kendimi biraz yorgun ama daha da iyi hissediyordum. Yaram artık kanamıyordu, yaram artık kabuk bağlama evresine geçebilirdi. İyi olacaktım, her şey geçerdi. Her şey bir şekilde yoluna girerdi.

Kırlangıç AğladığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin