Senin bu ellerindeki sıcaklık benim içimi ısıtan
Senin gözlerin benim üstümde oldukça,
Kara kış bana etki etmez, yatağım, montum, döşeğim, olur.
Şömine başındaki mutluluğumuz bu ocak,
Burada ısınacak,burada yaşlanacak,burada solacağız.
Taş bir plak dönerken eski bir gramafon da
Tiz bir ses içimizde dansa davet edercesine kaldıracak bizi
Senin ellerin avuçlarımda, gözlerin gözlerimde
Salondaki zigon sehpalar,tozlu raflar bizi izleyecek
Dünyanın merkezi o ahşap salon olacak.
Sen eskilerden bahsedecekken sözünü keseceğim
Patavatsızlıktan değil ben bu anın tadını,dans ahenginde çıkaracağım
Sen anlayacaksın adam huzurumsun dercesine sarılacaksın
Saat bilmem kaçı vuracak,mumlar biter gibi tökezlemeye başlayacak
Eski gramafon susacak...
Ve bu ocak bir başlangıç olacak.
Tozlu raftan bir kitap çekip şu dizileri mırıldanacağım
İlk bahar gibi rengarenk düştün içime
Tatlı su balığı masumiyeti kopardın içimde.
Dertlerimi unutturdun kadın,
Hoş geldin soluma.
Biraz dağınığım toparla beni...
Çekingen bir tavırla dinlerken kelimelerimi
Büyüsünü hiç bozmak istemezcesine bakarken
Şubat kapıyı çalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabrı Tükenmiş Adam
PoetryEğer köşe başında yalnız bir adama denk gelirseniz oturun konuşun onunla orada birikmiş anılar,üstü tozlu ayrılıklar,içinde fırtınalar kopan bir adamdır o. Zira bunu yapmazsanız bir gün oradaki siz olabilirsiniz.Sevgilerimle...