four.

277 28 10
                                    

 "Anladın mı?" 

Taehyung'un kendine gelmeden önce duyduğu son cümle bu olmuştu. Daha sonra, çenesine değen bir kaç parmak hissetti. Pek fazla çabalamasına gerek kalmadan kendini Kim Namjoon'un bakışlarının arasında buldu. 

"Anladım." dedi tek bir çırpıda. Kelimeler ağzından titrek bir biçimde çıkmış, Namjoon'un çenesinde olan elleri bunu istemeyerek de  olsa fark etmişti. 

Taehyung bir saniyeliğine gözlerini kapadı ve içinden küfür etti. Bir korkak gibi gözüküyordu şimdi. Onun hünerli varlığı karşısında, yeni doğmuş bir kedi yavrusu gibiydi. Her şeyi anlamıştı. Zor olan bir şey yoktu. Tek yapması gereken, yanlış bir harekete bulunmamak ve çantayı vereceği lider ile fazladan göz temasında bulunmamaktı. 

Eğer her şey yanlış giderse, her şey yanlış gidecekti ve Taehyung bir diğer sabaha gözlerini açamayacaktı. 

Namjoon, Taehyung'un çenesinde asılı duran parmaklarını çekti ve ayağa kalktı. 

Taehyung ondan uzaklaşan bedene bakarken, içine dolan korkunun bir tık daha fazlalaştığını hissetti. Tanrım, mantıklı düşünemiyordu ve beyninde kalan son bir iki hücrede kendi bağımsızlığını ilan etmiş gibiydi. Şu anda vücudunda ona ait olan tek bir organ bile bulunmuyordu. 

"Hyungwon," dedi liderleri. 

"Adamı arayıp, işin bugün olmayacağını söyle." 

Tüm odayı etkisi altına alan sessizlik, Seokjin'in alışagelmiş çığlıklarından biriyle sekteye uğradı. 

"Bu aptal çocuk korkuyor diye, koskoca bir planı çöpe atamayız Namjoon." 

Taehyung nereden anladığını bilmiyordu ama anlamıştı. Belki de bu odadaki herkes anlamıştı. Öyle ya, apartmanın dışında gezen savrulmuş insan parçacıkları bile sezinlemişti Taehyung'un korkusunu. 

"Neden en başında bu veledi önerdin o zaman?" 

Hyungwon'un suratında ki çok bilmiş alaycı ifade, Taehyung'un midesini bulandırmıştı. Ama onun haklı olduğunu da biliyordu. Taehyung bir şey demek istedi, tek bir kelime. Kendisinin burada olduğunu belirten küçük bir işaret. 

 "Sorun değil." 

Bir anda ona dönen bakışlar utanmasına ve kafasını eğmesine sebep olmuştu. Ne sorun değildi? Ölmesi mi? İşkence görmesi mi? Evet, kesinlikle sorun değildi. 

"Sizler yanımda olacak mısınız?" 

Taehyung bu soruyu odada bulunan herkese yöneltmek istemişti ama gözleri sadece Namjoon'a bakıyordu. Çünkü onun için endişelenen, tüm planı durdurmayı göze alan oydu. Ve her şeye rağmen, Taehyung değerli hissetmişti. Saç tellerinden, ayak ucuna kadar değerli hissetmişti. Bu uzun zamandır şahit olamadığı bir duygu bütünüydü. 

"Ne?" dedi Hyungwon yüzü daha da küçük gören bir ifadeye bürünürken. Taehyung bunun mümkün olduğunu bilmiyordu. 

"Kaç yaşındasın sen? Beş mi?" 

Taehyung yok olan öz güveniyle beraber elleriyle oynamaya geri dönmüştü. Ah, kafası çok karışıktı ve titreyen vücudunu durduramıyordu. Beklemediği bir anda aklına yaşlı ve çirkin matematik öğretmeni geldi. Midesi daha berbat bir biçimde kasılırken, bu düşünceyi gece için bekleyen kabuslarına iteledi. 

 "Ben orada olacağım." 

Omuzunda hissettiği el ile kafasını kaldırdı ve bir kaç santim öteden onun gözlerinin içine baktı. 

°robbers° [ vmon. ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin