O güzel adamdan duyduğum kelimeleri idrak edemiyordum. Şu an yaptığım tek şey suratına boş boş bakmaktı.
Hayatım boyunca biri bana böyle şeyler dememişti çünkü. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki kalbimin sesini duyacak diye ödüm patlamıştı. Eğer duysaydı rezillik üstüne rezillik.
"Her neyse ufaklık. Ben kaçar. Bu arada kusura bakma. Her şey benim hatam. Hayvan gibi çarpmamalıydım. "
"So-orun değil."
Lan ben senin özür dileyen ağzını yerim. Neyse sakinim ben. Sonuçta sıradan biri niye böyle düşünüyorsam hakkında.
"Bu arada adım Tae Hyung. İşin falan düşerse sana en iyi şekilde yardımcı olurum."
Göz kırpıp uzaklaşmıştı. Yürüyüşü bile o kadar güzeldi ki...
Jungkook kendine gel. Bir adam seni bu hale getiremez. Onun hakkında böyle düşünemezsin diyordum kendime ama nafile.
Akşam bir bölüm daha gelecek. Biraz kısa kestim çünkü canım yazmak istemiyor hiç. Akşam belki yazarım. Belki kitabı tamamen bırakabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Please , Don't Leave Me. |TAEKOOK🌼
AcciónO minik gözlerle karşılaştığım her an ; gözlerindeki ateş , yangından farksızdı. O yangın büyüyordu ve ortaya saçtığı kıvılcımlar bedenime ve ruhuma ciddi zararlar veriyordu. Ve sonra bu kıvılcımlar kalbimin üzerine damlıyordu ve oraya izlerini bıra...