Sanırsam uzun bir zaman sonra kendime gelebilmiştim. Kendime geldiğimde ise başım felaket bir şekilde ağrıyordu. Bir hastane odasında yatmaktaydım. Birden aklıma telefonuma gelen mesaj yüzünden bayıldığım geldi. Hemen telefonumu kontrol ettim ama o mesajdan eser yoktu. Tam ben bu olayı ve geçmişimi düşünürken odaya ablam Beste ve tanımadığım genç bir adam girdi. Ablam yanıma geldi ve bana sarılarak "ağlamaya başladı. Gerçekten bazen ciddi ciddi onun nasıl bu kadar duygusal olduğunu anlamaya çalışıyorum. Ben de aynı şekilde anlama sarıldım ve "ağlamana gerek yok" dedim. Ablam usulca içini çekerek acı bir şekilde gülümsedi ve dışarı çıktı. O dışarı çıkınca tanımadığım o adam ile başbaşa kalmıştık. Açıkçası yeni insanlarla tanışmaktan pek mutlu olmazdım. Ama bu adam bana çok tanıdık geliyordu. Ben her zamanki gibi hayal dünyasına dalmış bir şekildeyken adamın sesi ile irkildim. "Sahra baban yaşıyor." Bunu duyar duymaz sanki başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Babam hayattaydı. Ve bunca yıldır beni bulmaya bile çalışmamıştı. Birden bire içimde bir yerde bir sızı oluştu. Bu sırada adam konuşmasına devam etti. "Ben Arın Yücesoy babanız beni sizinle iletişime geçmek için buraya yolladı." Babam benimle konuşmak için buraya gelmeye bile tenezzül etmiyordu demek. Şimdiden içimde bir nefret duygusu kabarmıştı. "Babam niye buraya bile gelmedi ki?" dedim. Sesim nedensizce çok cılız ve güçsüz çıkmıştı. Ben bunu sorunca Arın birden tebessüm etti ve "Babanız birazdan gelicek. Sahra hanım ben sizinle sadece bir ön konuşma yapmak için buradayım" dediğinde artık daha fazla dayanamadım ve olduğum yere tekrar yığıldım.