2. bölüm

150 3 2
                                    

Aradan altı ay daha geçti ertesi yıl charles rouen kolejine verildi Ekimin sonuna doğru Saint Romen Panayırı zamanında Babası kendi eliyle çocuğu okula götürdü Düzenli bir çocuktu ders aralarında oynar Etütte çalışır sınıfta dinler yatakhanede iyi uyur yemekhanede de iyi yerdi velisi ganterie sokağında bir ba kırıcıydı onu ayda bir kere pazar günü dükkanın kapadıktan sonra okuldan çıkarır limanda gemilere baksın diye dolaşmaya yollar ve 7 olur olmaz Yemekten önce koleje getirirdi Charles Her perşembe akşamı kırmızı mürekkeple uzun bir mektup yazardı annesine sonra tarih defterini bir daha gözden geçirir ya da Etütte elden ele dolaşan eski bir anacharsis cildi okurdu gezinti de kendisi gibi köylü olan hademe ile konuşurdu çok çalışması sayesinde her zaman sınıfın ortalama öğrencileri arasında kaldı Hatta bir kez fen bilgisinden birinciliği kaçırdıysa da başarı ödülü kazandı Ama 3. Sınıfın sonunda büyükleri bakalorya ya kadar tek başına ilerleye bileceğini düşündüler ve Tıp okutmak için onu Koleji'nden aldılar Annesi ona eau de robec üzerinde 4. Katta tanıdık bir Boyacının yanında oda buldu Pansiyon kirası üzerinde anlaştı bir masa ile 2 sandalye satın aldı evden Kiraz ağacından yapılmış bir yatak getirtti sonra biraz odun Bir de küçük dökme soba aldı bir hafta sonra oğlunu artık kendi başına olduğunu söyledi adam gibi yaşaması için bir sürü öğütü verip gitti ilam tahtasında ders programını okuyunca başı döndü Charles in anatomi Patoloji Eczacılık kimya Botanik klinik tedavi sonra sağlık tıp bilgisi ve sonsuz karanlıklarla dolu tapınak kapılarından hiçbir farkı olmayan bir sürü isim bunlardan hiçbir şey anlamadı ne kadar dinlerse dinlesin kavrayamıyor da yine de çalışıyordu koltuğun altında Ciltli defterle bütün derslere giriyor tek bir dersi bile kaçırmıyor da en küçük bir günlük işini bile ne yaptığını bilmeden olduğu yerde dönüp Duran gözleri bağlı bir dolap beygiri gibi yapıyordu para harcamaktan kurtulması için annesi ona her hafta Postacı ile fırında pişmiş bir dana parçası Gönderiyor du o Sabahları bununla kahvaltı ediyor hastaneden dönünce de soğuktan Dönerken yine bunu yiyordu sonra derslere amfileri hastanelere koşuyor ev sahibinin verdiği hafif Yemekten sonra odasında çıkıyor kızarmış sobanın başında üzerinden Bunlar çıkan ıslak elbiseler içinde çalışmaya başlıyordu güzel yaz Akşamları Sokaklar'ın boş olduğu hizmetçi kızların kapı eşiklerinde top oynadığı saatlerde penceresini açıp dirseklerini dayayarak dışarıyı seyretmeye başlıyordu rouen Mahallesi'ne iğrenç bir Venedik görüntüsü katan Irmak aşağıda köprülerin altından akıyor kıyıya çömelmiş işçiler kollarını yıkıyorlardı karşıda çatıların üzerinde kırmızı bir güneş batıyor büyük Duru bir gökyüzü uzanıyordu Kim bilir oraları ne kadar güzel kayın ağaçlarının altı ne kadar serindi sanki kendisine kadar ulaşacak mış gibi kırların güzel kokularını içine çekmek için burun deliklerin ayırıyordu zayıfladı boyu uzadı yüzünde hüzünlü bir anlam belirdi bu anlam ona oldukça iğrenç bir görüntü verdi gevşedi gevşeyince de aldığı bütün kararlardan uzaklaştı bir gün bir derste bulunamadı ertesi gün dersi kaçırdı sonra derslerden kaçmanın tadına vardı yavaş yavaş hiç gitmez oldu meyhaneye dadandı domino ya Merak sardı kara kara noktalı küçük koyun kemiklerini her akşam mermer masasının üstünde vurmak için kirli bir kahveye kapanmak ona değerli bir özgürlük eylemi gibi geliyor kendine verdiği değeri yükseltiyor du bunlar onun için bambaşka bir dünyaya girmenin o öğrenmenin yasak zevkleri Fatma'nın başlangıcıydı içeri girerken kapının tokmağını neredeyse şehvetli denilebilecek bir sevinçle tutuyordu bir süre sonra içine sıkışıp kalan birçok şeyi açıldı genişledi şarkıları ezberleyip söyledi berangerden hoşlanmaya başladı punch yapmasını öğrendi ve aşkı tatlı en sonunda bu hazırlık çalışmalarının sayesinde e kimlik belgesi almak için girdiği sınavda tam bir başarısızlığa uğradı aynı akşam başarısını kutlamak için evde kendisini bekliyorlardı Yürüyerek gitti köye yaklaşınca durdu annesini çağırttı her şeyi anlattı annesi de başarısızlığını sınav üyelerinin haksızlığına yükledi onu affetti işleri düzeltmeyi kendi üzerine alarak biraz güç verdi Ona mösyö bovary ne gerçeği ancak 5 yıl sonra öğrendi eskimiş bir şey de kabul etti kendi soyundan gelen bir kimsenin Budala olabileceğini hiç düşünmüyor da öte yandan Charles yeniden çalışmaya başladı Sınavları hiç ara vermeden Hazırlandı bütün dersleri ezberledi oldukça iyi bir notla geçti Annesi için ne güzel bir gündü o büyük akşam yemeği verildi şimdi mesleğin nerede yapacaktı burada yaşlı bir hakim vardı yalnızca Madame bovary onun ölümünü bekliyordu uzun zamandır ancak Charles onun yerine geçmek için karşısına yerleştiği zaman Adamcağız hala Mezarlığı ve olamamıştı ama Madame bovary oğlunu kendi istekleri doğrultusunda yetiştirmesi ona Tıp eğitimi aldatması doktorluğunu yapması için de tostes te bulunması yetmedi bir kadın istedi ona gecikmeden de buldu bir mübaşir den dul kalmış bir kadındı 45 yaşındaydı 1.250 lira geliri vardı Madame dubuk çirkindi çalılar gibi kuruydu yüzünde Bahar tomurcukları gibi sivilcelerle doluydu ve istekleri az değildi Madame bovary bunların hepsini savuşturmak zorunda kaldı Hatta amacına ulaşmak için papazların desteklediği bir domuzunun çevirdiği dolapları da boşa çıkardı ustalıkla Charles onunla Evlenince daha serbest olacağını kadında parasını da istediği gibi kullanabileceğini düşünerek daha iyi bir hayata başlayacağını sanmıştım ama dizginleri karısıyla aldı şunu söylemeli şunu söyleyen demeliydi Her cuma perhiz yapmalıydı onun istediği gibi giyinmeli para vermeyen müşterileri onun buyurduğu gibi hırpalama mıydı mektupları açıyor davranışlarını gözünde bulunduruyor muayene odasına bir kadın girdi mi ölmenin ardından konuşmalarını dinliyordu her sabah çikolatası hazır olsun durmadan üstüne Titresin isterdi hep sinirlerinden göğsünden sıkıntılarından dert yanıp dururdu ayak seslerinden rahatsız oldu kocası gittiği zaman da Yalnızlığa dayanamadı yanına gelince de öldü mü ölmedi mi diye bakmaya geliyordu herhalde Gece Charles döndümü zayıf uzun kollarını çarşafların altından çıkarıp boynuna doluyor Charlesi yatağın kenarına oturduktan sonra dertlerini anlatmaya başlıyordu Charles onu unutuyor du bir başkasını seviyordu zaten böyle dertli olacağını söylemişlerdi en sonunda sağlığını düzeltmek için aşkına biraz da arttıracak bir şurup istiyordu bir gece saat 11'e doğru kapının önünde duran bir atın gürültüsüyle uyandılar hizmetçi çatı katının penceresini açtı aşağıda sokakta duran bir adamla konuştu bir süre doktoru görmeye gelmişti adam bir mektup getirmişti adam nastasya basamakları Titreye titreye indi idip birbiri ardına kilitleri sürgüleri açtı adam Atını bıraktı hizmetçinin arkasından birdenbire içeriye girdi Boz püsküllü yün başlığının İçinden bir paçavra ya sarılmış bir mektup çıkarıp Charles kibarca uzattı oda dirseğini yastığa dayayıp okumaya başladım yatağın yanında nastasya Işık tutuyordu hanımefendi utanmış duvardan yanına dönmüştü sırtı görünüyordu mösyö bovary den kırık bir bacağı sarması isteniyordu mavi mumla mühürlenmiş olan bir mektup bertaux ile tostes arası olan 30 km den gelmişti longueville ve sabit Victor dan geciktirdi gece karanlıktı kocasının başına bir şey geli diye korkuyordu Madame bovary bunun için yolla 3 saat sonra ay doğunca çıkacaktı Çiftliği yolu göstersin önündeki çitleri açsın diye de önden bir çocuk yollayacaktı Charles sabah saat dörde doğru paltosuna iyice sarıldı bertaux ya gitmek üzere yola çıktı uykunu sıcaklığından kurtulamamış da hala kendini hayvanın sakin gidişine bırakmış sallanıyordu hayvan bahçenin kıyısında dikenliler ile çevrili çukurların önünde kendiliğinden durdu mu Charles sıçrayarak uyanıyor da hemen aklına kırılmış bacak geliyor bildiği bütün kırıkları gözümün önüne getirmeye çalışıyor da artık Yağmur yağmıyor da gün ağrımaya başlamıştı Kuşlar yapraksız elma ağaçlarının dallarında kımıldamadan duruyor sabahın soğuk yerinde tüylerini kabartıyor da Düzova göz alabildiğine uzanıyordu çiftliklerin çevresindeki ağaç kümeleri uzak aralarla ufukta gökyüzünün donuk renginde silinen bu büyük Boz yüzeyin üzerinde Kararmış mor lekeler meydana getiriyordu Charles Arada sırada gözlerini açıyor da sonra kafası yoruluyor uyku kendiliğinden geliyor hemen bir çeşit uyuşukluk başlıyordu uyuşukluk da anılarla karışıyordu yeni duygular kendini çift Görüyor da hem öğrenci hem evliydi yatağında ayda Az önceki ameliyatlılar odasından eskiden olduğu gibi çıkıyordu sıcak yer arabalarının kokusu kafasında yeşil kokusuna karışıyordu yasaklarını Demir halkalarının çubukları üzerine kayışını karısının uyuyuşunu duyuyordu vasconcelos den geçerken bir hendeğin kıyısında okullar üzerinde oturmuş bir çocuk gördüm Doktor musunuz diye sordu çocuk sonra Charles Onun karşılığı üzerine postalarını eline alarak önünde koşmaya başladı köy doktoru yolda giderken rehberinin sözlerine bakarak mösyö rouault un Hali vakti yerinde çiftçilerden olması gerektiğini düşündüm geçen akşam bir komşuda eğlenceden dönerken bacağını kırmıştı 2 yıl oluyordu karı Söyle yanında hanım kızı vardı ve evin işlerini de yardım ediyordu tekerlek izleri derinleşti bertaux  a yaklasiyorlardi oğlan Çit'in bir oyundan geçip kayboldu sonra bir avlunun ucuna gelip tahta perdeyi açtı at ıslak otların üzerinde kayıyordu Charles dalların altından geçmek için deniliyordu bekçi köpekleri Zincirlerini zorlayarak kulübelerinde havlıyorlardı bertaux a girince at ürkerek sıçradı Burası iyi bir çiftliğe benziyordu ahırların açık kapılarından yeni yemeklerle sakin sakin yemlerini yiyen koca çift atları görünüyordu geniş bir gübre yığını yapılar boyunca uzun almaktaydı üzerlerinden Bunlar çıkıyordu tavuklar ve hindiler arasında caux kümeslerinin süsü tavus kuşları vardı ağır uzun Ambar yüksek ve düz duvarlıydı hangi Karın altında 2 büyük araba ile 4 saban vardı kamçıları hamutları Mavi yün  tiftikleri ambardan düşen ince toz altından görünen eksiksiz takımları yanlarında duruyordu gittikçe yükseliyor du Avlu çevresine düzgün aralıklarla ağaçlar dikmişler de bir su birikintisinin yanındaki kaz sürüsünün Şen sesleri duyuluyordu üç volanlı mavi Merinos elbiseli genç bir kadın mösyö bovary yi karşılamak için kapının önüne çıktı onu alarak 1 Ocak ateşi yanan mutfağa götürdü çevresinde büyüklü küçüklü çömlekler içinde adamların yemeği kaynıyordu şöminenin içinde ıslak elbiseler kuruyordu duvarlar boyunca Pencereden içeriye giren günün ilk ışıkları ile birleşen alevlerin yansıdığı bir sürü kap kacak sıralanıyor du Charles birinci kata hastayı görmeye çıktı yatağında yorganlar altında terler içinde yatıyordu takkesini ta uzaklara fırlatmışti 50 yaşlarında Ak tenli mavi gözlü başının ön tarafı Dazlak kulağı küpeli ufak tefek Şişman bir adamdı yanında bir sandalyenin Üzerinde büyük bir sürahi dolusu Frenk rakısı vardı doktoru görür görmez taşkınları geçti 12 saattir ettiği bırakarak halsiz inlemeye başladı kırık basitti Charles bundan kolayını Ümit edemezdi o zaman aklına yaralıların yatağı başında hocalarının takındığı tavırlar geldi Çeşitli tatlı sözlerle Cerrah bıçaklarını sürülen yağlar gibi yumuşak Cerrah okşama larıyla hastaya güç verdi kırık tahtası yapmak için bir deste lata getirmeye gittiler Charles bunlardan birini seçti ve kesip parçalara ayırdı sonra bunları bir camla düzeltti hizmetçi sargı yapmak için bez yırtarken matmazel Emma da küçük yastıklar dikmeye çalışıyordu dikiş kutusunu bulmakta gecikince babası sinirlendi O hiç karşılık vermeden dikişine devam etti yine ara sıra parmaklarına batıyor o da parmağını ağzına götürerek emiyordu Charles onun beyaz ve Parlak tırnaklarına şaşkınlıkla bakıyordu incecik uçları fil dişlerinden daha temiz de tıpkı bir badem şeklinde kesilmiş lerde yine de eli güzel sayılamaz da asıl güzel yeri kirpiklerinin siyah gösterdiği ancak gerçekte kestane rengi olan gözleriyle bakışları Saf ve Korkusuz du Doktor sargı işini bitirdi mösyö roualt onu gitmeden önce bir şeyler yemeğe davet etti Charles alt katta salona indi türküleri gösteren bir cibinlik ile örtülü kubbeli bir Yatağının yanında küçük bir masanın üzerinde iki sofra takımı vardı su tasları gümüşten di süsen çiçeği kokusuyla pencerenin karşısında duran büyük meşe dolaptan çıkan ıslak çamaşır kokuları birbirine karışıyor du yerde köşelerde sıra sıra buğday çuvalları Dikili'de Bunlar Ambar aşığım ayıp artan çuvallarda evi süslemek için yeşil boyası güherçile altında pul pul olmuş duvarın üzerinde bir çiviye kara kalemle yazılmış yaldız çerçeveli bir Mine Vera başı asılmıştı alt tarafında Gotik harflerle yazılmış sevgili babama kelimeleri okunuyordu hasta ile ilgili konuşmalardan sonra konu Zorlu soğuklara geceleri Tarlalarda dolaşan kurtlara geldi O da oldukça serin de Charles yemeğini yerken titriyordu matmazel Emma Özellikle de şimdi çiftliğini neredeyse tüm işlerini üzerine yüklenince kırda eğlenmeye fırsat bulamıyordu beyaz devrik yakadan boynu gözüküyordu 2 siyah Başsavcısının her biri tek bir parçalanmış gibi gözüküyordu saçları başının gidişine göre hafiften derinleşen ince çizgi ile ayrılmış dümdüz de Kulaklarını da örten bir Düzlük şakaklara doğru hareket eder gibiydi ve arkadaki Gül topuzla birleşiyor da köy doktoru böyle bir anzarayı İlk kez görüyor orada Elmacık kemiklerinin üzeri pembeydi bir erkek gibi gözlüğünün 2 düğmesi arasından geçirilmiş Sedef çerçeveli bir kelebek gözlük taşıyordu Charles rouault babaya veda etmek için Yukarı çıktı Sonra yeniden salona döndü kıza ayakta Anlı Pencereye dayalı bahçeye bakar halde buldu döndü bir şey mi arıyorsunuz diye sordum kırbacım lütfen dedi Charles sonra Yatağın üzerine kapıların arkasını sandalyenin altına araştırmaya başladı kırbaç yere çuvallara duvarın arasında düşmüştü Matmazel ama onu gördü ve buğday çuvallarının üzerine eğildi şansını çapkınlığa tuttu ileri atıldı O da koluna aynı şekilde uzattığı için göğsünün altında eğilen genç kızın sırtına surtundugunu duydu Emma doğruldu kıpkırmızıydı kırbacını uzatırken omzunun üstünden ona baktı...

MADAM BOVARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin