Tam dudaklarımız birbirine değiyordu ki...
Birden korkunç bir silah sesiyle etraf karmaşaya dönmüştü. Ellerinde silah dolu adamlar kapılardan giriyor, insanlara gaz ve iğne batırıyorlardı. Buda neydi böyle. Birden herkesin dişleri uzamıştı. Zachary beni korumaya çalışırken iki kişi birden gelince birisi iğneyi boynuna batırdı.
Dişleri uzamıştı ve gözleri kıpkırmızı olmuştu. Bu görüntü karşısında kanım donmuştu resmen. Bana 'kaç! burdan uzaklaş çabuk ol! ' diye bağırdı. Sanırım beni dönüştürdüğü şeyin etkisiyle, anormal bir şekilde hızlıca koştum.
Tanrım! Neler oluyordu burda böyle ? İnsanlar teker teker kaçmaya çalışıyor ve bu rahip kılıklı polisler insanları bayıltıyorlardı. Arka taraftaki kapıya doğru koştum. Buraya polisler daha gelmemişti. Dışarı çıktığımda havanın iyice kararmış olduğunu gördüm.
Nereye gideceğimi bilmeden arkama bakmadan koştum koştum... Nefes nefese kalmıştım. O açlık yine başıma vurmuştu. Ailemin yanına nasıl gidecektim, bu olanları nasıl anlatacaktım. Ah! Zachary! Benim yanımda olacağına söz vermişti. Anlayamadığım bu iğrenç dünyamda bana yardım edecekti oysa.
O kargaşada birçok şey duymuştum. Polislerden biri hırçın ve kaba sesiyle 'Bu iğrenç yaratıkları toplayın, onlara bir süprizim var. ' demişti. Bu ne demekti! Bunun iyi bişey olmadığı anlaşılıyordu. Zachary 'e ne olmuştu öyle. O yoksa ölmüş müydü. Bu düşünceye inanamadım. Her ne kadar o adamdan nefret ediyor olsamda hayatta kalmam için onun yardımına ihtiyacım vardı.
Yol kenarında yürümeye devam ediyordum. Bu BALO kıyafetiyle çok dikkat çekiyordum ama başka bir seçeneğim yoktu. Ben içimdeki dayanılmaz açlık duygusuyla savaşırken bir araba yanıma yanaştı ve içinden oldukça tatlı bir teyze 'Yardıma ihtiyacın var mı güzel kızım ' dedi. O an o kadar mutlu olmuştum ki Nina teyzeyi asla unutamayacağım. Beni arabasına bindirdi. Ben ise kendimle savaş veriyordum , kan içmeme konusunda.
Bu kadını incitirsem kendimi sonsuza kadar affetmeyecektim. Nina bana birkaç soru sordu ben de yanıtladım. Bir saat sonra uyandım herşeyin bir kabus olmasını dileyerek. Ama büyük bir düş kırıklığı yaşamıştım. Bana evimde kalabilirsin dedi. Gidecek başka bir yerimin olmadığını söyledim.
Akşam evine geldiğimizde ölen kızının kıyafetlerini giydirdi bana. Onun odasında uyumamın sorun olmayacağını söyledi. O kadar nazikti ki. Belki de annemden bile bu kadar ilgi görmemiştim.
Gece uyumaya çalışırken dışarıda bir ses duydum. Ayağa kalkıp ne olduğuna bakmak için odadan çıktım. Nina nın odası kapalıydı, uyuyor olduğunu düşünmüştüm. Ayak uçlarımda merdivenleri indim. Burada kimse yoktu. Hayır! Karnım o kadar açtı ki. Buzdolabındaki kanlı ciğeri gördüğüm anda kalp atışlarım hızlanmıştı. Ellerim kendi kendine hareket ediyordu artık. Yavaşça poşetiyle elime aldım. Eskiden buna dokunmaya tiksinirken şimdi onun için ölecektim neredeyse.
Poşetini yavaşça sıyırdım. Ses çıkarmamaya çalışarak sadece buzdolabının ışığıyla ciğerin içine parmaklarımı dokundurdum. 'Harika ' diye düşündüm kendimden tiksinerek. Dokundurduğum parmaklarımı ağzıma götürdüm. Tanrım!!. Bu his asla anlatılamazdı asla! Bulutların üstündeymişim gibi sanki uçuyordum. O kadar huzur vericiydi ki o saniyeler Nina''nın sesinin o korku dolu bağırışını zor duymuştum.
Üst kattan sesler geliyordu. Elimdeki susuz ciğeri yere atarak koşmuştum son hızımla. Odaya girdiğimde bir adam onun boğazını kesmişti ben gelene kadar. Neden!? Bu zavallı kadından ne istemişti o adam? Adam beni görünce bıçağını bana doğru salladı fakat benim o anki görüntümden korkmuş olacak ki benden merhamet dilendi. Acımadan boynundan tutmuştum adamın. Nefes alamıyordu. Dişlerimin uzadığını hissediyordum. İçimdeki tüm korkularıma, nefretime, haksızlıklarıma, üzüntülerime sığınarak yaşadığım onca kötü şeylerin sebebi bu adam mış gibi iki dişimi boynuna geçirmiştim acımasızca.
Muhteşemdi! Kanının kokusu, tadı. İçindeki bütün kanı içmiştim sanırım, adamın yüzü bembeyaz olmuştu. Bu haz o kadar güzeldi ki hayatımdaki en iyi histi.
Dudaklarımdaki kanı yavaşça yaladım. Yaptığım kesinlikle iğrenç ötesiydi. Ama karnımın açlığı geçmişti. Ve işte Nina! Ah Nina! Bunu haketmediği halde öldürülmüştü. Yere eğildim, Ninanın başını dizime koyup okşadım. Bunların hepsi Zachary nin suçuydu. Beni yalnız bırakmıştı. Beni bu yabancı dünyada nasıl da yalnız bırakmıştı. Kimseye acımayacaktım artık. Kimseye güvenmeyecektim. Artık tek başımaydım. TEK BAŞIMA!!
Arkadaşlar bu bölüm nasıl oldu yorum yaparsanız sevinirim . İnşallah beğenirsiniz. Görüşmek üzere.
