Araba konağın içine girer. Asya hâlâ sessizce etrafı izliyordur. Arkasını dönüp büyük bir gürültü ile kapanan demir kapılara bakar. Bu kapılar artik onun kalbine vurulmuş kilitli bir anahtar gibidir.
Arabadan inerler. Nilgün Hanim kendine doğru gelen konagin insanlarıni görünce Asya'nin elini sımsıkı tutar. Utancindan basini kaldiramayan kızı için fazlasiyla endiselidir. İçi kan agliyordur. Çünkü bi yavrusunu kazanıp bi yavrusunu kaybediyordur.
Gelen insanlardan bi kadın öne atilip elini uzatır.
"Ben Kayinvaliden Kadriye. Öp bakalım"
Asya başını yerden kaldıramaz. Çünkü o anne babasıyla her zaman yanaklarını öpecek,sımsıkı sarılacak şekilde yakin olmuştur. İstanbul da elini opecek akrabaları, büyükleri olmadığı icin o pek alışkın değildir bu duruma. Ayrıca içindeki utanma ve korku duygusu da eklenince yerinden hic kıpırdayamaz.
Kadriye Hanim sinirle bağırır"Kız ben sana elimi öp diyim!! Gelin bozuntısına bak hele sen kayınvalidesinin elini öpmeyecek kadar kendini bi şey sanar"
Sonra Asya'yi bastan aşağı süzer. Ve devam eder
"O kıyafetin ne senin öyle. İpli mipli. Aksam kayın biraderlerin,kayın babam gelecek. Utanmi misin böyle giyinmeye. Bir yerlerini göstermeye mi meraklısın sen sürtük!!"
Gozleri dolan Asya'yi goren Nilgün Hanim öne atılır
"Sen kimsin de benim kizima boyle iğrenç ithamlarda bulunursun. O buraya daha bugün geldi. Nerden bilsin bu evin usulünü. Kaynanaymışş !! Kaynana dediğin gelinine yol gösterir,yardim eder,öğreten olur. Kizima gelin bozuntusu diyen kaynana bozuntususun sen!!"
Kadriye Hanim daha fazla hakaretlere dayanamaz Nilgün hanimin üzerine doğru gelip,vurmak icin elini kaldırır. Tam o anda elinin tutulduğunu hissedir.
Emir Ağa kendisine kasları çatık bakiyordur."Oğlum !"
"Napiyosun sen anne?"
"Oğlum o kadının bana neler dediğini duydun mu sen ?"
"Duydum anne herşeyi duydum. Sen kızıni hakaret yağmuruna tutarsan, o da savunmak ister tabi! Daha ilk günden ne bu hareketler. Bu kizin anne babası evine dönünce neler yaparsın sen bu kıza !!"
"Ama oğlum "
Asya simdi hic bir şeyi duymuyor ve umursamiyordur. Yalnizca hayranlikla önündeki deniz mavisi gözlere bakiyordur. Kim bu adam? Diye içinden söylenir.
Dilan öne atılır "Emir Ağam. Ama simdi Kadriye Anamda haksiz sayılmaz. Bu kız kendini ne saniyorda elini öpmüyor kaynanasının. Filiz ablayla ben hic birimiz öyle miyiz?"
"Sen sus Dilan. Sana konuş diyen mi oldu. Neyse yürüyün eve. Birde bahçede tartışıyosunuz! İnsanlar yoldan gelmiş. Açlardır. Emine abla kahvaltı hazır mi?"
"Hazır Emir Ağam"
"Haydi geçin"
Kadriye Hanim elini sıka sıka eve doğru yürür. Oğlunun kendini tutmayisi ve o insanların önünde rezil olmak onu çok sinirlendirmiştir. Simdi kuması Sultan'in dilinden düşmeyecektir hic.
Asya annesinin elini tutup eve doğru yururken hala arkasında gelen Emir Ağa'yi düşünüyordur. Kendi kendine icinden konuşur
"İnanmıyorum bu deniz gozlerin sahibi benim kocam mi olacak? Hem de benim annemi savundu,kendi annesi karşısinda! Bense Ağa denilen kişilerin hepsini acımasız,vahşi sanirdim!"
Tam yemek odasına gireceği anda Emir onu kolundan tutup kendine doğru çekti.
"İyi misin?"
"Sayılır"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin Tutsağı İstanbullu Gelin
Ficción Generalİstanbul'un güzeli Asya ve Mardin'in en güçlü aşiretinin ağasınin oğlu Emir ve gerçekleşmek zorunda olan bir berdel ! İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde eğitim gören Asya'nın hayatı, Mardin'e tatile giden kardeşi Oğuz'un Atahan adli gü...