1.Bölüm

87 9 27
                                    

Medya da ki Nisan Akpınar (Claire Estabrook)

Bugün güne tertemiz havayı soluyarak her gün diğer günden güzel geçmesini umarak uyandım. Her şey güzel olacak diye umuyorum.

  Güzel günler kendini iyi hissettiğin zaman, kendini o güne hazır ettiğin de günün güzel olur. Daima pozitif enerjili, hayata başka bakış açısından bakarak hayatını güzelleştirmek lazım. Çünkü hayatta bizden daha kötü günler geçiren bir sürü insan var bazen de onları düşünüp oyle hareket etmeliyiz.

  Eğer öyle yapmazsak sadece kendimizi düşünürsek hayata at gozluklerini takmış gibi ilerleriz sadece önümüze bakarız. Ama bu tür davranışlar yanlış. Çünkü empati kurarak yaşantımıza devam edersek her şey iyiye gider. Ama aksini yaparsak insanlar karşısından kötü insan olarak tanınırız, hic kimse bizi ciddiye almaz, tınlamaz, ilgilenmez, baskaları tarafından
ilgi göremeyiz ve birden fazla nedenden dolayı mutsuzluğa bir adım daha yaklaşırız.

  Böyle olan insanlar da hayatta her an mutsuz olurlar ayrıca kendileri bile bazen kendilerine sorarlar "ben böyle bir insanmıyım" diye ama insan da her zaman bir özgüven, bir pozitif enerji, her yerde sosyallesmeli ki toplum içerisinde veya başka şekilde küçük görülmesin. İşte aklını kullanan bir insan bunları düşünerek hareket etmeli ki hayatta üzülen değilde hep yüzü gülen olsun.

  Sabah her zaman ki gibi erkenden uyandım. Çünkü yine klasik okul mevzuları
Yine bir gün daha geçti yine hayatta bir günü iyi veya kötü bir şekilde bitirdik ve bugün günün iyi olacağı dileğiyle yeni bir güne adım attık.

  Her zaman ki gibi yatağımdan kalkamiyorum uyumayı çok seviyorum ama kalkmaya mecburum. Çünkü şunun surasında ortaokulun bitmesine iki ay kaldı ve ortaokul bitecek, lise hayatına başlayacağız. Simdi okulu birakirsam sonradan çok pişman olurum. Çünkü sınavlar yaklaştı, dersler var, hayatta olan sıkıntılar ohoo hayat çekilmez

  İyi şeylerin olmasını istiyorsak sabredip hayatla savaşacağız ve eninde sonunda hayat kaybedecek ve kazanan biz olacağız neden kazanacak olan biz olacağız diye sorarsanız "savaşan her zaman kazanır" Bizde savaşalım ve muradimiza erelim. Uzun lafın kısası ''hayat zor''
 

  Oflaya puflaya kalktım. Günlük rutin islerimi yaptım. Bonyaya gittim yüzümü yıkadım, saclarimi topladım, dislerimi fircaladim, aynada kendime baktım ve hazırlanmak için tekrar odama girdim. Gardırobu açıp beyaz bluzumu ve siyah pantolonumu çıkardım ve giydim.

  Annemin bana Almanya'dan gonderdigi saati de takıp saçımı da düzleştirdim ve açık bıraktıktan sonra artık hazirdim, aşağıya inebilirdim. Son kez aynada kendime baktım ve Pınar yani annemin Almanya'ya giderken hizmetçi olarak yanıma koyduğu Pınar. Ben ona hep Pınar derim çünkü benden abla diyecek kadar da büyük değil hem de ben çok büyüklerine abla derim ama 2-3 yas büyük olan kişiye abla demem o yüzden pınar diyorum kapıyı açtım ve merdivenlerden inerken ona çağırdım

  Pınaaar! Yemek hazır mı? Sakın hazırlama yardım etmeye geliyorum dedim ve aşağı indim. Ama gördüğüm manzara super dı sanki sadece kuş sütü eksikmis gibi her zaman böyleydi ben o kadar erken kalkmama rağmen o benden 1-2 saat erken kalkması lazım ki bu sofrayı boyle hazırlasın.

  Yine sinirlendim ona kendisini çok fazla yoruyor bu kadar yorulmasına gerek yok çünkü evde ben, kendisi, birde üniversite ye geçen ablam adı Irmak onu çok seviyorum çünkü sadece bir ablam var ve iki kardesiz. Bazen kavgalar ediyoruz ama çok güzel oluyor o da olsun artik onlar da hayatin tuzu biberi.

  Şu anda yanımda ailemden kalan sadece o var annem ve babam Almanya dalar. Aslinda evimiz orda da ablam üniversite ye bu sene başladi, ailemde ablami yalniz gondermediler ve bazı gerekçeler sayesinde İstanbul'a geldik.

Adı Bende SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin