+
Luke Carmen'e herşeyden daha çok hayrandı ve bunu inkar edemezsiniz. Onu her zaman sevdi ve insanların o farklı olduğu için üstüne bu kadar gidip baskı yaratmasından nefret ediyordu.
Luke Carmen'i tamamen kendi için istedi. Sadece ikisinin yaşamasını istedi bu şekilde kimse onu eleştiremeyecekti. Sadece onu çok sevdi. Fazlasıyla çok.
Carmen arkadaşlarının gidebileceği yeri bilmiyordu. Eskiden birkaç arkadaşı vardı fakat onlar sadece, ortadan kayboldular. Tabi eğer bu bir anlam ifade ettiyse.
Fakat bu gerçek, kayboldular. Sadece bir anda yok oldular, sanki ölmüş ya da başka birşey gibi.
Ama Carmen aniden yok olan arkadaşlarını umursamadı çünkü Luke asla kaybolmayacaktı. Her zaman onun için burada olacaktı çünkü hep öyle olmuştu.
Onun tarafını asla bırakmadı.
"Luke, annen ve baban nerede?" Carmen sordu. Bu onun aklını sürekli kurcalayan soruydu.
Luke birkaç dakika sessiz kaldı sonra Carmen'e baktı. "bilmiyorum,Carmen."
Carmen ne diyeceğini bilemedi, bu yüzden her zaman yaptığı şeyi yaparak omuz silkti.
"Ailemin eskiden nasıl olduğunu merak ediyorum." tavana bakarak konuştu Carmen.
"Hayır, öyle deme. Sana kötü davrandılar. Adil değildi." Carmen'in abanoz renkli saçlarıyla oynarken dedi Luke.
Birkaç yıl önce, Luke Carmen'in anne ve babasının ona asla ilgili olmadıklarını fark etmişti. Hastalığının onu salak yaptığını düşündüler ve Luke bu yüzden onlardan nefret etti.
Onlar Carmen için asla yanında olmayacaklardı. Fakat neyse ki kendi oradaydı.
Carmen'in anne ve babasından herşeyden daha çok nefret etti. Sadece ölmüş olmalarını istedi.
İstediğini aldı ve hala daha fazlasını istiyor.
+
ŞİMDİ OKUDUĞUN
schizophrenia | luke hemmings | türkçe çeviri
Fanfiction"luke, gerçekten buradasın, değil mi?" "elbette buradayım, neden olmayayım?" ©parahmore