+
Carmen birden kendini değişik hissetti. Bu günlerde sürekli çok düşünüyordu, aşırı derecede çok.
Genelde Carmen aklında bir şeyler olduğunda her zaman Luke'a söylerdi. Birbirlerine ne var ne yok herşeyi söylerlerdi, bir şey ifade etmese bile.
Luke, Carmen'ı her morali bozuk olduğunda anlardı. Ve son zamanlardaki ruh halini fark etmişti. Bunu beğenmedi. Luke Carmen'in sadece mutluluğu hissetmesini istiyordu, başka bir şeyi değil. Hiçbir zaman üzüntü ve kızgınlıkla uğraşmasını istemedi.
"Carmen, herşey yolunda mı?" diye sordu Luke. Carmen'in, Luke'un "iyi misin?" demesini sevmediğini biliyordu. "Herşey yolunda mı?" demesini daha çok seviyordu.
Luke'un ona baktığını fark ettiğinde başını ona doğru hareket ettirdi, böylece ikisi de birbirlerine bakıyorlardı.
Carmen yutkundu, "Evet, iyiyim. "
Ama Luke onun yalan söylediğini biliyordu, bu çok barizdi, o Carmen'i çok iyi tanıyordu.
"Carmen bana yalan söyleme." Luke iç çekti. Carmen hiçbir söylemeden, öylece durdu. Söylenecek doğru kelimeleri düşünüyordu
"Luke bence beni birkaç saatliğine yalnız bırakmalısın, belki bir günlüğüne." diye fısıldadı, Luke'un gözlerinin açılmasına sebep olarak.
"Ne? Hayır, Carmen. Ben daima seninleyim. Seni bırakamam. " dedi yerinde doğrularak. Carmen ifadesizce, paniklemeye başlayan Luke'a baktı. Kıkırdadı.
"Luke, bu sadece bir günlüğüne. İyi olacağım. "
Luke başını pek çok kez sallamaya başladı. "Hayır! Seni bırakmıyorum! bir günlüğüne ya da bir saatliğine bile olması umrumda değil, seni terk etmiyorum!"
Dürüst olmak gerekirse, onun kelimeleri Carmen'i ürkütmüştü.
Luke asla Carmen'in görüş alanından çıkmak istemiyordu, çünkü yapamazdı. Yapamayacağını biliyordu. Ne zaman bırakacağını o seçemezdi, Bunu Carmen yapabilirdi.
Luke bunu itiraf etmekten nefret ediyordu, ama bu tek gerçekti. Luke Carmen'i yalnız bırakmayı asla sevmemişti, her hâlükarda Carmen onundu, bir başkasının değil.
Carmen'in ona ihtiyacı vardı, o sadece bunu biliyordu. Carmen onsuz hiçbir şekilde hayatta kalamazdı. Herkesin ona zarar vereceğini biliyordu, bu yüzden onun için orada olmalıydı.
Carmen arkadaşlarının neden ortadan kaybolduğunu asla bilememişti, ama Luke biliyordu.
Çünkü o ondan sorumluydu.
Örneğin, Caden Ryder. O, Carmen'le arkadaştı, ama Luke onu asla sevmemişti. Carmen'le arkadaş olan hiç kimseyi asla sevmemişti, çünkü onlar, onu bir şekilde inciteceklerdi.
Sonuç olarak, Luke Caden'ın Carmen'i sadece kullandığından emindi.
Böylece, Caden'ın çok sık gelmeye başlamasından birkaç gece sonra, Luke onunla ilgilendi. Caden, karnınında ve sırtında on beş geniş yara ve gözleri iğneyle dikilerek kalıcı olarak kapatılmış bir şekilde bulundu.
Ve Carmen, bir elinde kanlı bir iğne, diğer elinde bir bıçakla, Caden'ın kanından oluşmuş bir havuzun yanında bulundu.
Ama unutmayın, Caden'la ilgilenen Carmen değildi, Luke'tu.
+
Şimdi ben demin not yayınlamıştım Schizophrenia geç gelcek die ama sorun ortadan kalktı. Bitek 'impulse control disorder' geç gelcek sanırım sdncdfn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
schizophrenia | luke hemmings | türkçe çeviri
Fanfiction"luke, gerçekten buradasın, değil mi?" "elbette buradayım, neden olmayayım?" ©parahmore