BÖLÜM 2

113 3 0
                                    

Elimdeki kalem aniden yere düştüğünde kafamı sıramdan kaldırmayı başardım.

Bu da tarih öğretmenimin dikkatini cekmiş olacak ki bana bir  bakış fırlattı.

Sahi ne kadar zamandır yatıyordum?

Dün gece kollarimda saatlerce aglayan Claire ne yaparsam yapayım susmamıştı. O lanet herif olacak eski sevgilisi, Katherine'in kışkırtmalari sonucu  Claire'i terketmişti. Arkadaşımın o aptalı nasıl sevdigini biliyordum maalesef.

Sevdigi elinden alınan genç bir kız nasıl hisseder o hissi tadacaktı Katherine.

 

  "Bayan Blackway?"

Soyadımın beklenmedik söylenişiyle intikam düşüncelerimden sıyrıldım.

Beynim yavaş yavaş gerçek dünyaya döndü.

  Bay Carpenter neredeyse tepemde dikilmişti. Gözleri sorgulayan bir bicimde üzerimde dolaşıyordu.

  Kendi sesimin bu kadar aksi çıkmasına şaşırarak, "Evet," dedim.

  İğneleyici bakışları beni yerime çiviliyordu. Sahi bu adama ne oldu böyle?

   "Bakıyorum da baya dalmışsınız," 

   Gözleri alayla kısıldı. Bende sakince arkama yaslandım. Ben cevap vermeyince üsteledi.

  "'Yoksa bir sonra ki erkek arkadaşımı nasıl tavlarım' diye mi düşünüyordunuz Bayan Blackway?"

 

  Sınıftan kahkalarını bastırmaya çalışan erkek sesleri yükseldiğinde ben çoktan öfkeli bakışlarımı bana pis pis bakan adama yöneltmiştim.

 

  Ayağa kalktım. Ellerimi önümdeki sıraya dayayıp hocama dogru eğildim. Bir an nefesini tuttuğunu hissettim. Sadece bir an.

  O da bana yetmişti zaten. Sesimi oldukça kısık bir tonda tutmaya çalıştım.

  "Bu konularda erkekler benim düşünmeme fırsat bırakmazlar Bay Carpenter."

  Bana olan bakışlarının iyice alevlendigini ancak anladım. Daha zil çalmamıştı ama ben çantamı kaptığım gibi çıktım ve 'hocamı' sınıftan gelen coşku nidalariyla başbaşa bıraktım.

  Bu yaptığımın hoşuna gidecegini sanmıyordum. Kendi kaşındı pislik.

  Zaten bütün gece ayaktaydım ve birde bunla uğraşamazdım.

  Okulun otoparkına dogru yol almaya başladım. Doğruca eve gidecektim.

  O da ne?

Arabamın yanında bir yabancı vardı. Daha önce hic görmedigim bir yabancı. Bizim okulda mıydı?

  "Hey sen! Kelebeğimin yanında ne halt ediyorsun acaba?"

 

  Seslenişimin ardında uzun adımlarla yanına  geldim.

  Çocuk -gerci 20 yaşından büyüktü sanki-  kafasını arabamdan kaldırmadan hafifçe güldü.

  

  "Arabana kelebek adını mı koydun? "

 

  Ellerimi belime koydum. O da kafasını kaldırdı.

  "Beğenemedin mi? "

  Yeşil gözleri, gözlerime kilitlenmişken devamını getiremedim. Bu nasıl bakışlardı?

  "Beğendim. Hem de çok beğendim."

  Aklım yerine gelince adam akıllı incelemeye çalıştım.

Yüzüne kesimiyle oldukça yakışan kumral saçları vardı. Bir an o saçlara uzanmak için delice bir istek duydum.

  O da boş durmuyor beni arsızca süzüyordu. Gözlerinin bacaklarımda oyalandıgını farkettigimde dikkatini gözlerime çekmeye çalıştım.

  

  "Ee sen ne halt ediyordun burada acaba?"

Elimle arabamı işaret ettim.

Umursamaz bir tavırla omuz silkti. Gözlerini tekrar arabama dikti. Sonra yine bana.

"Huysuz bir kızın arabası oldugunu bilmiyordum ve özellikle renginin sahibine bu kadar yakışacagını tahmin etmemiştim,"

O an sanki arabamın rengini yeni farkediyormuş gibi dikkatle gözlerimi arabama diktim.

Koyu kırmızıydı.  Ben özellikle arabamı koyu gri istesemde babam bu renk konusunda ısrar etmişti.

  Ayrıca benim rengim mor.

 

  Alaycı bakışlarımı yakışıklı yüzüne diktim.

 

  "Benim rengim kırmızı degil yabancı.. "

  Kafasını geriye atıp kısık sesle erkeksi bir kahkaha attı.

 

  "Yabancı? Senin gibi bir kızdan daha yaratıcı şeyler beklerdim"

  Elini koyu renk pantolonunun cebine sokup bekledi.

  Bu güzel görüntüyü izlemeyi bırak Alyssa..

  Gözlerimi kıstım.

  "Peki benim gibi bir kız şuan arabasına atlayıp gidebilir mi?"

  Cevabını beklemeden elim kapıya gitti. Bir an öylece kaldım.

  O da elini kapının üstündeki cama dayadı.

  

  Boyunun uzun oldugunu o zaman farkettim. Bende kısa degildim ama onun ancak çenesine geliyordum.

  Bana bakmak için kafasını yüzüme dogru eğip sonra yana yatırdı.

  " Bence bu kız, -işaret parmağıyla beni gösterdi-  yabancının adını öğrenmeden değil arabasına atlamak, kapısını bile açamaz."

  Bak bakalım yapabiliyor muyum? Ukala herif.

 

  Yüzümü esir alan sırıtmaya engel olamıyordum. Kirpiklerimin arasından baktım. Hala yapamayacagımı düşüyor gibiydi. 

  Elini camdan aşagı ittirip kapıyı hiçte kibar olmayan bir tavırla açtım ama  koltuğa olağanüstü zarafetle yerleştim.

  Kapıyı kapatmadan son kez gözlerine baktım. Şaşırmış gibi bakmıyordu. Eğilip kapıyla aynı hizaya geldi.

  " O uzun bacaklarını iki saniyede oraya sığdırmayı nasıl başardın? "

  Ağzım açık bakakaldım. Daha kapatamadan eliyle çeneme hafifçe vurdu.

  Çifte şaşkınlık.

Arkasını dönüp uzaklaşmadan önce elini boşversene dercesine salladı.

  Arkasından öylece bakakaldım.

Nereye baktığımı anladığımda çok geçti ama gözlerimi bu sefer dikiz aynama dikip kendime baktım.

  Daha bir dakika önce ne olmuştu öyle?

 

 

 

 

GECE'NİN FISILTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin