Sabah daha annem bile uyanmadan kalktıgımda kafam öylesine doluydu ki rahatlamam gerekiyordu.
Koşuya çıkmak için daha uygun bir zaman yoktu heralde.
Dolabımdan siyah kısa şortumu ve mor yüzücü atletimi alıp giydim.
Aynaya bakmak istemiyordum çünkü görecegim manzarayı biliyordum: şişmiş bir göz ve mor gözaltlarım.
Kaç gecedir uyuyamamamın bedeli bunlardı işte.
Masamdan pudramı alıp gelişi güzel göz çevreme sürdüm.
Saçlarımı da gevşek atkuyruğu yapıp odamdan çıkabildim.
Sessizce merdivenleri atlayıp sokak kapısından olaysız cıkmayı başardım.
Evimiz neredeyse ormanın içindeydi bu yüzden oldukça sakin bir havası vardı. Dışardan iki katlı perili ev gibi görünsede bakımlı bir dış cephesi vardı.
Etrafıma bakındım. Benim gibi sabahın köründe kalkıp etrafta koşturan birkaç insan gördüğümde gülümsedim.
Tabi gülümsemem karşımda gevrek gevrek sırıtan Christian'ı görünce soldu.
Lanet olsun.
Bıkkın bir nefes verdim. Yine nerden çıktı bu herif.Okulda sürekli karşıma dikilmesi yetmiyordu birde hafta sonu yüzünü görüyordum.
Hiçbir şey demeden aksi yönde koşmaya başladım. Sabah sabah onunla ugraşmak mı? Yok istemem.
"Hey güzellik!"
Daha hızlı koşmaya başladım. Ama o koca bacaklarıyla bana yetişti. Nefes nefese kalmıştım ve artık durmak zorundaydım.
Durup ellerimi dizlerime koydum. Chris tam karşımdaydı hala sırıtıyordu. Atletimin yakasının aşagıda oldugunu anlamamla dogrulmam bir oldu.
Ellerimi bu sefer belime koyup gözlerimi kıstım.
"Manyak kızkardeşin seni evden mi kovdu? Yazık." dedim dudaklarımı bükerek.
Sırıtması bütün yüzüne yayıldı. "Ah, Kathy kimin umrunda? İkinizin anlaşamadığını biliyorum ama bence bir ara bize uğramalısın. Sana gösterebileceğim ilgi çekici şeyler olabilir güzelim. "
Yanaklarımı şişirerek ofladım. Bu herif fazla oluyordu artık. Hep aynı yılışık, sapıkça tavırlar.
"Birincisi Chris, beyinsiz kardeşinle 'anlaşamamak' lafı fazla hafif kaçar. Biz birbirimizden nefret ediyoruz. İkincisi, seninle ilgilenmiyorum tamam mı? Dikkatimi çekmiyorsun."
Dediklerim karşısında birazda olsa alınmasını bekliyordum ama en ufak bir kırılma belirtisi bile göstermedi. Onun yerine omuz silkip bir adım daha yaklaştı.
"Biliyorum Alyssa biliyorum ama kendimi senden uzak tutamıyorum işte. Bunu sen çok iyi biliyorsun. Bir gün anlayacaksın ve o zamana kadar seninleyim. Beyinsiz Katherine ise umrumda bile değil. İnsan kardeşini seçemiyor maalesef."
Ne yapacağımı şaşırmış halde ona öylece bakarken Chris uzaklaşmaya başlamıştı bile. Son kez bana dönüp gülümsedi.
Ben bu çocukla ne yapacağım?
Hemde aklımdan yeşil gözler geçerken. İster istemez bir daha onu görebilecek miyim diye düşünmedim degil. Hàla da düşünüyorum.
Parmaklarımla alnıma vurdum.
"Çık aklımdan çık artık."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE'NİN FISILTISI
General FictionOnlar, bir rengin en koyu tonunu seçtiler. Aşkları da koyuydu kendileri de. Bir renk kadar bağlıydılar en derinlerinde Farkında olmasalarda renklerinden; 'SİYAH' biliyordu onları ve aşklarını..