Posioned With Love

3.Bölüm: Can we dance?

Sabah uyandığımda birisinin göğsünde uyuyordum ama pek umursamadım, çünkü genelde Emily'nin üstüne çıkarak uyurdum. Zihnim yerine yavaş yavaş gelmeye başladığında düşündüm, Emily'nin göğsü mü küçülmüştü bana mı öyle geliyordu? Kafamı kaldırdığımda kollarımı sardığım bedenin sahibine baktım, ve iki adet kahverengi gözle karşılaştım. Gülümsedi "Uyandın mı uykucu şirin?" Kafam şu durumdayken bana çok ağır geldiği için kafamı göğsüne yeniden yasladım. "Hayır." sesim boğuk çıkıyordu.Uyandığımda sesimi duysanız beni tanıyamazdınız. "Uykucu şirin kalkmamız gerekiyor." devam etti. "Çok açım ve seni yiyebilirim." gözlerimi yeniden kapattım."Yersen ye." Bunun üzerine bir kahkaha daha attı. Dün çok içtiğim için başım ağrıyordu. Tanrım!!!!  "Aman Tanrım, Liam saat kaç?" diye hızlıca üzerinden kalkıp yanına geçtim. Bacaklarımızı da kenetlediğimiz için biraz geç olmuştu ama halletmiştim. "9.37" diyerek bana garip garip baktığında hızla ayağa kalktım "Liam beni yarım saat içinde işe bırakman gerekiyor." dediğimde o da anlamış ve telaşlanmıştı. "Eğer geç kalırsam kesin kovulurum, bay moron bana dün kızmıştı zaten." dediğimde şortumu arıyordum. En sonunda yatağın altında bulduğunda oradaki herşeyi aldım ve banyo olduğunu düşündüğüm yeri açtım ama üstüme birçok t-shirt ve eşofman hatta bezbol sopası bile düştüğünde Liam geç kaldığı şeyi söyledi. "Mia orası değildi." dedi ve gülerek yanıma gelip düştüğüm yere düz çöktü. Hala gülüyordu. "Ne gülüyorsun be, hem hangi insan herşeyini bu dolaba sığdırabilir ki... Bir dakika bu da ne?" dedim kafamdan sarkan şeye." O..o bir muz kabuğu şirine." dedi bana kafamdakini alıp diğer köşeye fırlatırken.Ona tutunarak yukarı kalktığımda o arkaya  düşmüştü bunun üzerine bir kahkaha attığımda o da beni taklit etti. "Ne gülüyorsun be?" Ona dil çıkararak yandaki kapıyı gösterdim. "Lütfen buradan bir köpekbalığının falan çıkacağını söyleme." Kafasını ciddiyetle salladı. "Tabiki öyle, ben banyomda 2 köpekbalığı ve bir de balina besliyorum." Gözlerimi kısarak ona baktım ve içeriye geçip hemen eşyalarımı çıkardım ve dışarı çıktım.

Liam ise hala yerdeydi ve elindeki bezbol sopasıyla oynuyrdu. "Geç kalıyorum Lee! O güzel poponu kaldır ve beni işe götür." Ne ara bu kadar samimi olduğumuzu bilmiyordum, ama umrumda da değildi açıkçası. Harika bir arkadaş bulmuştum. Elindeki telefonumu salladı "Bunu yerde buldum şirine." devam etti. "Numaramı da yazdım." dedi ve göz kırptı. Saate baktığımda 9.48'di Bunu anlayan Liam hemen kalktı ve beni kolumdan tutarak dışarı çıkardı. Merdivenlerden hızlıca indik ve arabaya atladık. "Siktir." Liam'ın sesiyle gülmemek için dudaklarımı dişlememe rağmen durduramamıştım ve kocaman bir kahkaha patlattım. "Ne var be ben küfredemez miyim?" bana ters ters baktı ve unuttuğu anahtarı hızlıca alıp geldi. Hala ara sıra kıkırdamalarımı kaçırıyordum ağzımdan. Geldiğimizde saate baktım 9.02 iyi "Çook teşekkür ederim Liam." O ise arabayı durdurdu ve hızlıaca kapımı açtı. Ona garip garip bakarken eğildi "Şirine hazretlerini işe kadar götüreceğim." Ona güldüm ve açtığı kapıdan çıktım. İşe geldiğimde bay moron her zamanki iğrençliğiyle bir sandalyeye oturmuştu. 

"Geç kaldın." Morona garip garip baktım "Sadece 2 dakika." bana umursamazca baktı. "Umrumda değil, kovuldun." bunu dediğinde resmen parlamıştım "Herneyse." diye mırıldandım arkamı dönüp giderken yine mırıldandım "Domuz.." "Ne dedin sen?" arkamdan bay domuzun sesini duyduğumda hışımla döndüm. "Dedim ki-" Liam'ın kıkırdayarak ağzıma koyduğu elleri yüzünden birşey söyleyemedim. Lanet olsun. Liam beni o şekildeyken arabasına sürükledi. Arabaya hışımla bindim. "Lanet olsun, Liam bıraksaydın da içimdekileri söyleseydim morona." Liam uzun süredir kıkırdamalarla bastırdığı kahkahasını attı. Resmen bütün sinirim geçmişti. Bende gülümsemeye başlamıştım. Kahkahası bitince gülümseyerek bana baktı ve kollarını direksiyona yasladı. Tanrım, çok havalı."O adam senin orada çalışmanı haketmiyordu Mia" dedi. Harika şimdi işsizdim de. "Değilsin." dedi.