Darling hold me in your arms the way you did last night
And the lie inside for a little while he wrote
I could look into your eyes until the sun comes up
And we’re wrapped in light, in life, in love.Şarkıma devam ederken içeri yaklaşık 7 kişilik bir grup girdi. Onları bir yerden tanıyordum, ama birtürlü kim olduklarını çıkaramadım. Sonra boşverip şarkıma devam ettim,
Put your open lips on mine and slowly let them shut
For they’re designed to be together oh
With your body next to mine our hearts will beat as one
And we’re set alight, we’re afire love, love, love ohŞarkım daha çok slow bir ortam yaratıyordu, genelde insanlar daha hızlı parçaların çalındığı barlara gidiyorlardı. Dans edip kafa dağıtmak için. Burayaysa daha çok aşk acısı çeken veya kafasını dinlemek isteyen tipler geliyordu.En azından ben öyle biliyordum. Yani onların yaş ortalamasının 20 olduğunu hesaba katarsak, burada olmalarını garipsedim.Yanlarında 2 tane kız vardı ve görünüşlerine bakılırsa zenginlerdi de. Bir türlü onları çıkaramıyordum ve bu his beni rahatsız etmeye başlamıştı.
hings were all good yesterday
Then the devil took your breath away
And now we’re left here in the pain
Black suit, black tie standin' in the rainO sırada onları süzüyordum, ilk dikkatimi çeken kişi sürekli kahkaha atan sarışın çocuktu. Mavi gözleri ve rahat bir stili vardı.Çok tatlı gülüyordu. Daha sonra kıvırcık saçlı ve gamzeleri olan diğer çocuğa yöneldim. Yeşil ve keskin gözleri vardı, kesinlikle çekiciydi. Daha sonra yanındaki esmere kaydı gözlerim, gözlerinin rengini pek seçemiyordum ama koyuydu. Gayet havalı bir tipti, yakışıklıydı.Yanında sevgilisi olduğunu tahmin ettiğim sarışın ve mavi gözleri olan kızı gördüm, güzel bir kzıdı. Daha sonra saçları uzun ve yana yatırılmış çocuğa baktım, o ise mavi gözlü biriydi. Yanında kolunu sardığı kızınsa uzun kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı. Gayet tatlı görünüyorlardı.
And now my family is one again
Stapled together but the stranger’s never friend.
Came to my mind I should paint it with a pen
Six years old I remember when.Ve sonra ona kaydı gözlerim, kahverengi ve kısa saçları vardı, yukarı kaldırmıştı. Kahverengi gözleri ve kalın dudakları vardı, tatlı diye düşündüm, tatlı ve yakışıklı. Fakat bütün grubun gülmesi ve sahbet etmesine karşın yüzünde hiçbir mimik yoktu. Sadece ara sıra gülümsüyordu. Belli etmemek için, diye düşündüm.Onlardan gizliyordu.Üzgün ve düşünceli görünüyordu.
Daha sonra sipariş ettikleri içecekler geldi. Kendi içeceğini aldı ve teşekkür etti. Nazik biriydi. O grupta birçok kişi olmasına rağmen acayip bir şekilde ilgimi çekmişti. Gözlerimi ondan alamıyordum. Sonra gözlerini kaldırıp benimkilere baktı, benimse kahverengi uzun saçlarım ve yine kahverengi gözlerim vardı. Ona şarkı söylerken gülümsedim. O da bana bakarak gülümsedi ve elindeki bardağı bana doğru kaldırıp bir yudum aldı. Bu kesinlikle tatlı bir hareketti. Yüzünde hiç kötü niyet yoktu. Masum Görünüyordu. Gülümsediğinde yanaklarının yanında çukurlar oluşuyordu, ama miniklerdi. Tatlı, nazik, yakışıklı ve çekici diye düşündüm. Etkilenmiştim. Sonra arkadaşlarına döndü ama pek de umursamayarak benim şarkıma odaklandı.
And my father told me, “Son,
It’s not his fault he doesn’t know your face,
And you’re not the only one.
Although my grandma used to say, he used to say…Darling hold me in your arms the way you did last night
And the lie inside for a little while he wrote
I could look into your eyes until the sun comes up
And we’re wrapped in light, in life, in love.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Posioned With Love
FanficÇok yakınımdaydı. Nefesini hissedebiliyordum. Kokusunu da , dediğim gibi harika kokuyordu. O benimle ilgileniyordu. Bunun üzerine bir hıçkırık çıktı ağzımdan. Sarhoşluğumun da sayesinde ona itiraf ettim. "Boşuna değil Liam." dedim. O yeni gelen gözy...