son zamanlarda adamın yumuşak huyluluğundan sürekli başına gelen şeydi şu anki durumu. dükkanın kirasını karşılamak için geceleri de çalışıyordu ve sonuç; birkaç ayyaş hesabı ödemiyor ve kendisi hesabı istemekte diretince de dövülüp dükkânından dışarı; sokağa atılıyordu. sonrasında kendisi kalkacak gücü bulana kadar onlar içeride birkaç şişe daha deviriyor, ardından gülerek savsak adımlarıyla uzaklaşıyorlardı.
polise haber vermeyi şu zamana kadar elbette düşünmüştü adam. ancak dükkânının bu saatte çalışması kamuyu bağlamıyordu. polis sadece akşam dokuza kadar olan olaylarla ilgileniyordu. yasalar böyleydi, her şey kendi sorumluluğundaydı.
çok da kötü değilim aslında, diye içinden geçirdi. ayağa kalkmaya çalıştı fakat karın bölgesinde hissettiği derin sızı biraz kaldırabildiği bedenini yere bırakıp acıyla inletti. sesi gecenin sessizliğiyle dar ve boş olan sokakta yankılanırken daha da berbat hissetti. üç dört kişiye karşı güçsüz duruma düştüğü için. sonuçlarını bilmesine rağmen her seferinde bu durumlara düştüğü için.
elbette kavga etmesini biliyordu. fakat hayatı boyunca asla kavga dövüş taraftarı olmamıştı. bundan dolayı kendini savunma konusundaki deneyimsizliği yüzünden kendinden güçlü birkaç kişi tarafindan ezilip duruyordu.
onlardan farklıydı adam.
acıdan sımsıkı yumduğu gözleri ara sokağın çakıl taşlı yolunda duyduğu adım sesleriyle gevşedi, kahve gözlerini araladı.
sadece sokağın başında ve sonunda bulunan iki sokak lambası vardı. ve girişteki lambanın altında, geçen gün çarpıştığı delikanlıyı gördü. ışığın altında teni bir ay gibi parlıyor, güzelliği gözlerini alıyordu. ihtiyaçla ve büyük bir çaresizlikle baktı ona.
delikanlı sokağın sonundaki evinin yolunda bulunan karaltıya doğru yaklaştı. yaklaştıkça onun 'o adam' olduğunu fark etti. sonrasında ise bir çöp gibi duvarın köşesine yığılmış bedeninin iyi durumda olmadığını...
ilk karşılaştıklarında delikanlının dikkatini çeken güzel gözlerin altında şimdi kızarıklık ve biraz ıslaklık vardı. Bu delikanlının hiç hoşuna gitmezken adamın hizasına çöktü, elini nazikçe birkaç gün önce çarptığı omzuna koydu. iyi misiniz?
-bölüm 2 sonu- yara versen de asla unutmuyor, elbet bir gün geri iyileştiriyordun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
haru 春 | vmon
Short Story⎾tamamlandı⏌ o delikanlı restauranta geldiğinde, nisan ayının ortalarında serin bir sabahtı, saat on buçuk civarıydı, ve HARU'da başka müşteri yoktu. for @kyotowave